Münferit değil sistematik erkek şiddetine karşı İstanbul’da kadınlar sokaklardaydı!
Kadına Yönelik Şiddete Hayır Günü’nde, İstanbul’da her yıl olduğu gibi bu yıl da İstiklal Caddesi’nde bir yürüyüş düzenlenerek, erkek egemen sistemin şiddetine karşı kadınların talepleri haykırıldı.
25 Kasım 2010 Kadın Platformu’nun düzenlediği eyleme bine yakın kadın katıldı. Tünel Meydanı’ndan başlayan yürüyüş boyunca, kadınların maruz kaldıkları ev içi şiddetten tacize, tecavüze, devlet şiddetine karşı tepkilerini dile getiren, medyanın cinsiyetçi yaklaşımını lanetleyen ve savaşta şiddetin en ağır yüzüyle karşılaşan Kürt kadınlarının taleplerini vurgulayan birçok slogan haykırıldı. Eylem, Taksim tramvay durağında Türkçe ve Kürtçe okunan basın açıklamasıyla son buldu.
25 Kasım 2010 Kadın Platformu’nun düzenlediği eylemin yanı sıra, İstanbul sokakları gün boyunca farklı zamanlarda ‘Kadına Yönelik Şiddete Hayır Günü’ çerçevesinde başka eylemlere de sahne oldu. Bunlar arasında BDP’li kadınlar, düzenledikleri eylemde Kürt kadınlarının barış ve anadil taleplerini de öne çıkardıkları eylemde kendi talepleriyle sokaklara çıktılar.
Hangisi kadınların sesi?
Düzen partileri de 25 Kasım’da boş durmadı. İktidar oldukları dönem boyunca kadına yönelik şiddetin bizzat sürdürücüsü olan AKP’nin il kadın kolları ve CHP kadın kolları da bu sene 25 Kasım’da İstanbul’da zayıf da olsa eylemler düzenlediler. Bu tabloya geçtiğimiz sene kadına yönelik şiddeti durduramadığı için AKP’ye “muhalefet” eden MHP’yi de eklemek mümkün. Düzen partileri, kadın haklarını sahiplenmek, korumak, daha demokrat görünmek veya iktidar partisini sıkıştırmak gibi saiklerle, ancak birbirleriyle olan rekabet çerçevesinde ve bunun sınırlarında 25 Kasım’ı sahipleniyor. Bu partiler, kadınlar için birer kurtuluş adresi olmaktan uzak olduklarını, kadına yönelik şiddetin son bulması gerektiğine dair saptamalar yapmanın ötesine geçmeyen eylemleriyle ve demeçleriyle bile tekrar ispat ediyorlar. Zaten bundan fazlasını da beklemediğimiz bu düzen partilerinin temsil ettiği burjuvazinin sesinin sokak eylemlerine sıçraması ise dikkat çekicidir. Kadın hareketi, bu eğilimi mutlaka değerlendirilmeli ve burjuvazinin kadın mücadelesini ehlileştirme çabalarına karşı uyanık olmalıdır.
Katledilişleri tarihte bir mihenk taşı olan Mirabel kardeşlerden bugüne, devletin, erkeğin sistematik şiddetine maruz kalan, namus cinayetlerine, nefret cinayetlerine kurban edilenlerin, Kürt kadınlarının, emekçi kadınların gerçek sesi olmaya, daha büyük kalabalıklarla sokağa! Kadınların kurtuluşu için nice mücadelelere, nice 25 Kasım’lara!