Sungur Savran: Sol iltihak projesinin içinde

Devrimci İşçi Partisi Genel Başkanı Sungur Savran, Birgün gazetesinde yayınlanan "Sol Ne Yapmalı" isimli yazı dizisi kapsamında değerlendirmelerde bulundu. Birgün gazetesinde 29 Eylül tarihinde yayınlanan metni okuyucularımızla paylaşıyoruz. 

Devrimci İşçi Partisi(DİP) Genel Başkanı Sungur Savran, uzun yıllardır Kürt hareketi ile ortak mücadeleyi savunduklarını ancak kurulmakta olan “Kongre/Parti”ye katılmamaya karar verdiklerini ifade etti.  Savran, solda kurulmaya çalışılan Kongre/Parti’ye karşı çıkan yapıların nedenlerini ve kendi karşı çıktıkları noktaları şöyle açıkladı: “Bazı akımlar, Kürt halkının mücadelesine bir ölçüde karşı oldukları için yeni partiye uzak duruyorlar. Bu, Türk milliyetçisi bir tavırdır ve çok yanlıştır.”  Genel Başkan Savran, Kürt halkının mücadelesine hep destek verdiklerini ifade ederek, kurulmakta olan somut birliğin yanlış temellere dayandığını düşündüklerini açıkladı. Savran, yirmi yıla yakın süredir “Emek ve Özgürlük” cephesinin kurulması gerekliliğini savunduklarını anlattı. Oysa kurulmakta olan partide ‘emek’ boyutunun bir kenara bırakıldığını söyleyen Savran, Kongre/Parti’nin kendine ‘Demokrasi ve Özgürlük’ adını vermesi gerektiğini savundu. Savran, “Yani Türkiye’ye demokrasi, Kürtlere özgürlük. Ya da tam da aynı anlama gelmek üzere, “Demokratik Ulus” olmalı partinin adı,” diye konuştu.

“Emek sorununa taraf olunmalı”
DİP Genel Başkanı Sungur Savran, emek boyutunun bir kenara bırakıldığını söylerken, partinin burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki sınıf mücadelesinde tutarlı olarak bir taraf olmayı gündemine almamasını kast ettiğini belirtti. Blok’un seçim bildirgesinin oluşturulmaya çalışılan Kongre/Parti için çok önemli olduğunu vurgulayan Savran, “Gerek bu bildirgede, gerekse seçim propagandasında işçi sınıfı ve emekçilerin sorunları insan hakları düzeyinde ele alındı, sınıf mücadelesi temelinde değil. Bakın, en son BDP kongresine sunulan ‘Demokratik Çözüm Protokolü’nde bile, işçi-emekçi sorunları ‘İLO sözleşmeleri’ doğrultusunda ele alınıyor. Bu tür şeyleri her parti söyler. Bunları işçi sınıfı ile Kürt halkı arasında bir bağ kurmak için yeterli saymak mümkün değil,” dedi.

‘Anayasa abartılmamalı”

 Genel Başkan Savran, DİP olarak kurulmakta olan ‘Kongre/Parti”ye ikinci eleştirilerinin anayasacı çizgi olduğunu ifade etti. Savran, AKP’nin ve TÜSİAD’ın amaçları uğruna gündeme getirdiği ‘sivil ve demokratik anayasa’ tartışmasına bir muhatap olarak katılmanın, Kürt hareketi, sendikal hareket ve sol için bir çıkmaz yol olduğu kanaatinde olduklarını anlattı. Savran, “Kürt hareketinin haklarını tescil ettirmesi için anayasa tartışmasıyla oyalanmasına ve sırf Kürtlere bazı haklar alacağım diye burjuvaziye bir sürü hediyeler vermesine hiç gerek yok. İlgili maddeler değişir, olur biter. Anayasacı çizgi, reddedilmesi gereken bir yoldur,”dedi.


Sol Marksizm reddiyesine geliyor

DİP Genel Başkanı Savran, Kongre/Parti’ye üçüncü eleştirilerinin, Türkiye sosyalist hareketinin epeyce önemli kesimlerinin Marksizm’in reddine dayalı bir program ve ideolojiye intisap etmesini içerdiğini söyledi. Savran, “Bugün sürekli olarak referans yapılan Blok seçim bildirgesi bu konuda açık. Amaç ‘demokratik ekolojik cinsiyet özgürlükçü paradigma’ya dayalı bir toplum kurmak. Bu paradigma Marksizm ve Leninizm’in reddine ve ‘aşılmasına’ dayandığı gizlenmeyen bir çerçeve. Yani Türkiye solunun birçok örgütü, ideolojik teslimiyet içinde, Marksizm dışı bir ‘paradigma’ya geçiyor bu vesileyle,” dedi.  Bu paradigmadan türeyen ‘katılımcı ekonomi’ programının ise küçük birimler üzerine yerleştiğini ve devletin ekonomiye müdahalesini (bu neoliberal çağda!) sınırladığını belirtti. Sosyalist solun, programında sosyalizme yer olmayan bir parti kurduğunu öne süren Savran, “Biz bunun Kürt hareketi ile ittifak olmadığını, solun ona iltihak etmesi olduğunu düşünüyoruz. Birlikte mücadeleye evet, bayrakların karıştırılmasına hayır!” dedi. DİP Genel Başkanı Sungur Savran değerlendirmesini şu sözlerle bitirdi: Kongre/Parti’nin işçi sınıfına da, Kürt halkına da faydası yok. İşçi sınıfına yok, çünkü sınıfın ihtiyacı anayasa tartışması değil, sendikaları hükümetin elinden kurtarmak, kıdem tazminatını savunmak, ‘ulusal istihdam stratejisi’nden gelecek köleleşmeyi engellemek. Kürt halkına faydası yok, çünkü bugünkü zayıf sosyalist hareket Kürt halkının dev mücadelesine ancak marjinal bir katkı yapabilir. İşçi kitlelerinin yüzünü Kürt halkı ile bir ittifaka çevirmesinin dışında Türkiye’de dengeler değişmez. Ama bunun için önce kurulacak partinin işçi sınıfını ciddiye alması gerek. DİP olarak biz, işçi sınıfının bugünkü ihtiyacının sınıfın öncüsünün mücadele aracı olacak bir devrimci partinin inşası olduğunu düşünüyoruz.