“Tek vatan, tek bayrak, tek dil, tek millet” şiarına karşı Şiar!
Özel Yetkili Mahkemeler, kendine yeni bir hedef buldu. Yoldaşımız, Devrimci İşçi Partisi’nin kurucularından ve parti sözcülerinden, Gerçek gazetesinin ve Devrimci Marksizm dergisinin sorumlu yazı işleri müdürü, yazar, 2002 genel seçimlerinde Adana milletvekili adayı, 2009 yerel seçimlerinde Adana Büyükşehir Belediye Başkanı adayı avukat Şiar Rişvanoğlu, Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “yayın yoluyla örgüt propagandası” suçundan 2 yıl 4 ay 3 gün hapis cezasına çarptırıldı. Bu karar Şiar Rişvanoğlu’nu ve partimizi ezilen Kürt halkıyla dayanışmadan, onun haklarını ve özgürlüğünü savunmaktan uzak tutmayı amaçlıyor. Bu tehdide ne Şiar Rişvanoğlu boyun eğecektir, ne de Devrimci İşçi Partisi!
Devrimci İşçi Partisi (DİP), bu topraklarda bütün sömürülen ve ezilenlerinin kurtuluşunun, işçi sınıfının bütün ezilen kesimleri etrafında toplayarak burjuva iktidarına son vermesi ve yerine bütün emekçi ve ezilenleri kucaklayan bir proleter iktidarı kurması sayesinde gerçekleşeceği iddiasını yürüyüşünün temeli haline getirmiş bir partidir. Bu mücadelede işçi sınıfının en büyük ve en değerli müttefiki hiç kuşkusuz ezilen Kürt halkıdır. DİP Kürt halkıyla dayanışmanın işçi sınıfının enternasyonalist doğrultusunun da asli bir gereği olduğu kanısındadır. Kısacası, DİP varolan Türk milliyetçiliğine temenna ederek devletlûnun sadık muhalefeti olmak üzere yola çıkmış bir parti değildir. Türkiye topraklarında işçi sınıfı iktidarı için mücadele eden bir parti, Kürt sorunu konusunda susamaz!Şiar Rişvanoğlu, DİP’in Kürt halkı ile dayanışması çabasında en önlerde yer almış bir devrimcidir. Çukurova bölgesinde, Kürt illerinde ve Türkiye’nin her yerinde, bir devrimci olarak, bir avukat olarak, bir devrimci avukat olarak Kürt halkının özgürleşme mücadelesi içinde yer almış insanları daima savunmuştur. Bir enternasyonalist sosyalist olarak hem 2002’de hem 2009’da dönemin Kürt partileri ile kurulan ittifaklar temelinde seçimlerde aday olmuş, işçi sınıfı ve emekçilerle Kürt halkının mücadele birliğini sonuna kadar savunmuştur. Devrimci Marksizm dergisinde ve Gerçek gazetesinde Kürt halkının ezilmesi ve kurtuluş mücadelesi üzerine cesur yazılar yazmıştır. Şiar Rişvanoğlu devlete temenna ederek ikbal kapılarının açılmasını bekleyen bir solcu aydın değildir. Hakikat neyse onu söylemiştir, çünkü yalnızca hakikatin devrimci olduğunu bilir.
Bu verdiğiniz ceza ile ne Devrimci İşçi Partisi’ni susturabileceksiniz, ne de Şiar Rişvanoğlu’nu!
Devrimci İşçi Partisi’nin propagandasını yasaklayamazsınız
Mahkemenin verdiği kararın gerekçesi henüz açıklanmış değil. Ama suçun genel vasfının “yayın yoluyla örgüt propagandası” olarak nitelendiği biliniyor. Verilen karar bu haliyle bırakın olayın somut gerçeklerini, genel bir mantıkla bile tutarlı görülemez. Şiar yoldaşımız Roj TV’ye konuk olduğunda Kürt sorunu konusunda her zaman ne söylediyse aynısını söylemiştir. Özel Yetkili Mahkeme savcılığı kendisine bu suçu isnat ettikten sonra ise, her aşamada, bu görüşlerin kurucusu ve sözcüsü olduğu partinin görüşleri olduğunu belirtmiştir. Öyleyse sorun şudur: Bir partinin, Devrimci İşçi Partisi’nin üyesi, üyesi ne demek sözcüsü, nasıl olur da başka bir partinin/örgütün propagandasını yapar? Bir partinin sözcüsü, olsa olsa kendi partisinin propagandasını yapar. Bu görüşleri savcı veya mahkeme heyeti beğenmek zorunda değil. Ama başka bir örgütün propagandası olduğunu iddia edemezler, bu yolda karar veremezler!
Üstelik, Şiar Rişvanoğlu, aynen partisi Devrimci İşçi Partisi gibi, Kürt hareketinin çeşitli bileşenlerine çeşitli politikaları dolayısıyla eleştiriler yönelten, bu bileşenlerin bazı politikalarının uluslararası düzeyde veya ülke çapında hâkim güçlerle fazlasıyla uzlaşmaya yatkın olduğunu ileri süren, bu yüzden de zaman zaman solda yalnız kalan bir aydındır. Propagandasını yaptığı ileri sürülen örgütü eleştirmeyi de bilen bu aydının görüşlerinin böylesine indirgemeci biçimde ele alınması kabul edilemez.
Düzen Şiar yoldaşı susturmaya çalışıyor
Şimdilerde bir sürü demokratik eğilimli parti ve aydın “yargının bağımsızlığı” meselesiyle uğraşadursunlar, en azından bugün bu ülkede yargının büyük ölçüde hükümetin ve onun polisinin belirlediği doğrultuda karar verdiği sır değil. Şiar yoldaşımız hakkında verilen karar da bu gerçekliğin yeni bir örneğidir. Şiar yoldaşımız, uzun yıllardır Kürt hareketine ve genel olarak Kürt halkına verdiği destek ve gösterdiği dayanışma dolayısıyla Çukurova’da düzen güçlerinin zaten mimlediği bir devrimci, bir enternasyonalistti. Ama 2009 yılında yerel seçimlerde, o dönemde henüz kapatılmamış olan DTP ile sosyalist hareket arasında kurulan bir ittifak sonucunda Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak gösterileli beri kara listeye alınmıştır!
Çukurova’nın bereketli toprakları üzerine bir de sanayi dikmiş olan tarım-ticaret-sanayi karışımı bölge burjuvazisi, bölgedeki hâkimiyetine esas meydan okuyacak şeyin, Adana’nın ve bölgenin güçlü işçi sınıfının uyanması ve Kürt halkı ile el ele vermesi olduğunu biliyor. Şiar yoldaşımızın 2009 seçim kampanyası tam da böyle bir tehdidin somut olarak hissedildiği bir dönüm noktası olmuştur. Şiar yoldaş, görüşlerinden hiç taviz vermeyen bir kampanya ile % 10’un üzerinde oy alınca, alarm zilleri çalmaya başlamıştır. Yoldaşımızın yakın dönemde Adana’nın siyasi tablosundan dışlanmaması halinde yerel burjuvazinin iktidar yapıları bakımından büyük bir tehlike oluşturacağı burjuvazinin temsilcilerinin bilincinde yer etmiştir.
İşte bugün verilen hükmün arka planında bu siyasi gerçeklik yatıyor.
Çok millet, çok dil, çok bayrak, çok vatan
Şiar yoldaşımız için uygun görülen hüküm, enternasyonalizme verilmiş bir hapis cezasıdır. Şiar yoldaş, bu topraklarda emekçiler ve ezilenler için en ileri program olan olan proletarya emternasyonalizmini tavizsiz biçimde savunuyor. Başbakanının her şeyi teke indirgeyip bir tekerleme olarak tekrar ettiği, “tek millet, tek dil, tek bayrak, tek vatan” şiarına, Şiar yoldaşımız cevap veriyor: “Çok millet, çok dil, çok bayrak, çok vatan”!
Böyle bir insanı ne dışarıda ne de içeride susturamazsınız! Onu ne polisiniz, ne savcılarınız ve hâkimleriniz, ne cezaevleriniz susturabilir. O, kocaman yüreği attıkça, devrimci enternasyonalizmin sesi olmaya, Türk halkı ile Kürt halkı arasında, gerçek bir eşitliğe dayalı bir kardeşliği savunmaya devam edecektir.