Çipras Almanya’ya dilekçe verdi!
Bir sosyalistin liberal olmasının, reformist olmasının, parlamentarist olmasının kendi sağlığına çok zararları vardır. Bunlardan biri de bütün hayatını ikiyüzlülük içinde yaşamak zorunda oluşudur. Yunanistan’da geçen yılın Haziran ayında yapılan seçimlerde az kaldı birinci parti haline gelecek olan SYRİZA’nın başkanı ve simge ismi Aleksis Çipras’ın son günlerde yaptıkları bunu bir kez daha ortaya koyuyor.
Almanya’da sosyalist sol her yıl 15 Ocak tarihine yakın bir Pazar günü, 1918-1919 Alman devriminin büyük önderleri, karşı devrim güçlerince katledilmiş olan Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’i anmak için Berlin’de bir gösteri düzenler. Bu gösteriye Avrupa’nın her yerinden sosyalistler de katılır. Avrupa solunun son yıllarda yaptığı ender iyi işlerden biridir bu. SYRİZA’nın başkanı Çipras da bu yıl yapılan gösteriye katılmak için Almanya’ya gelmiş. Durun, bunun için mi gelmiş birazdan karar verelim. Ama geçtiğimiz Pazar günü yapılan gösteriye katılmış. Buraya kadar güzel. Çipras Yunan halkına ve Avrupa soluna “ben solcuyum” diyor.
Sonra sevgili sosyalistimiz, “hazır Berlin’e gelmişken, bir de gidip bizim Wolfgang’ı göreyim” diyor anlaşılan. Wolfgang öyle sıradan biri değil. Çipras Haziran’da aldığı yüzde 30’a yakın oyu nakte çeviriyor. “Hazır gelmişken” görüşmek istediği Wolfgang, Almanya’nın Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble!
Şimdi herkes biliyor ki, Almanya iki yıldır Yunanistan’a Memorandumlar (muhtıralar) vererek Yunanistan işçi sınıfını ve emekçilerini bir sosyal yamyamlık programına tâbi tutan emperyalist Troyka’nın (yani Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve İMF üçlüsü) ardındaki esas güç. Her şey Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in iki dudağının arasından çıkacak söze bakıyor son tahlilde. Bu yüzden, Yunan halkı Almanya’ya düşman oldu, Merkel’i Nazi kılığında çizen karikatüristlerin sayısının hesabını tutmak zor.
Sevgili sosyalistimiz işte “hazır gelmişken” bu Merkel’in Maliye Bakanı ile görüşmek istiyor! Peki ne görüşmek istiyor? Kendisi, Yunan halkından yüzde 30’a yakın oyu, Memorandum’u iptal edeceği vaadi ile almıştı. Şimdi ise Schaeuble’ye Memorandum yoluyla uygulanan politikaların “bütünüyle başarısız” olduğunu anlatmak istiyor. Bir de ekliyor: “reformlar”ın gecikmesi kırtasiyeciliğe ve hükümetin iş çevreleriyle iç içe olmasına bağlıdır. Çipras, Memorandum’a karşı olmayı bırakmış, neden başarı kazanamadığını tartışıyor emperyalist dayatmanın mimarlarıyla!
En güzeli de Luxemburg ve Liebknecht’i anma törenine katıldığı gün Deutsche Welle (Almanya’’nın Sesi) radyosunun Yunanca servisinde yayınlanan demecinde söyledikleri: görüşmenin amacını Alman hükümetini Memorandum’un içeriğini “gözden geçirme”ye ikna etmek olarak açıklıyor. Bu kadar açık: dün Memorandum’u reddeden Çipras, bugün içeriği konusunda pazarlığa başlıyor. Çipras’ın amacını da biz açıklayalım: Almanya’yı ve AB’yi, Yunanistan’da yarın durum güçleştiğinde, Memorandum’da bazı göz boyama önlemlerine yer verilirse, kendisinin ülkeyi sermaye adına selamete çıkarabileceği konusunda güvence vermek. Alman devletine dilekçe veriyor: gelecek defa seçimleri kazanırsam beni engellemeyin.
Belli, Çipras Almanya’ya güvence vermek istemiş, bunun için de Almanya’ya gelmenin bir yolunu bulmuş, devrimci Luxemburg ve Liebknecht’i vesile yapmış! Siz Pazar günü bu büyük devrimcileri ziyaret edin. Pazartesi günü de onları katlederek korunmuş olan devlete dilekçe verin. Bütün hayatını ikiyüzlülük temelinde yaşamak, insan sağlığına hiç de iyi değildir.
Selam olsun halka söyledikleri uğruna hayatlarını veren Luxemburg ve Liebknecht’e!