Metal fabrikalarından haberler – Kasım 2025
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
Merhaba Dostlar,
Esitaş fabrikasında çalışan kadın bir işçiyim. Şubemize bağlı Smart Solar işçileri 22 Ekim’de greve çıktı. Görüşmeleri Haziran ayından beri devam ediyordu. Grevdeki arkadaşlar patronun başka çare bırakmadığını söyledi. Verdiği teklif 3 bin lira zam. Evimizin market alışverişini bile 3 bin liraya yapamadığımız bu dönemde Smart patronu dalga geçer gibi bu zammı öneriyor.
Her şeyin pahalandığı, enflasyonun sürekli yükseldiği ve hükümetin Orta Vadeli Program’ıyla bizleri daha da sömürmeyi planladığı bu düzende, Smart Solar işçileri bizlere bir kez daha grev iradesini hatırlattı. Haziran’dan beri işçilerin azmini kırmak için elinden geleni yapan patrona, Smart işçileri grev günü meydanı düğün yerine çevirerek gösterdi iradesini. Özellikle de MESS görüşmelerinin başladığı bu dönemde Smart grevi bizlere işçi sınıfının yöntemini tekrar göstermiş oldu. Bizim tek yolumuz örgütlü mücadele.
Yaşanılan iş cinayetleri, kadın cinayetleri, gasp edilen her hakkımız, çocuğunun ihtiyaçlarını alamıyor diye yoksulluktan canına kıyan insanlarımız; bunların sorumlusu düzenin kendisi ve servetlerine servet katıp utanmadan hâlâ ağlayan sermayedarlar. Sistem bunların hepsinin şahsi derdimiz olduğu, yalnız olduğumuz algısını dayatıyor bizlere. Bu algıyı yıkıp birlikte mücadele etmeliyiz. Smart patronu yenildiğinde nasıl ki tüm patronlara dokunacaksa bu yenilgi, grev kazandığında da tüm işçi sınıfının kazanımı olacak. Bizim parolamız işgal, grev, direnişse en büyük gücümüz de birlik olup şalteri indirmemizde yatıyor. İşçi sınıfının örgütlü gücü sermayeyi yenecek. Yaşasın işçilerin birliği!
Dilovası Esitaş’tan bir işçi kadın
İnsanca yaşamak için mücadele ekmek kadar su kadar gerekli!
Merhaba yoldaşlar, İzmir’den tüm emekçi kardeşlere, dostlara selamlar. Patronların sıklıkla kullandığı “kriz” bahanesi bizim fabrikamızı da vurdu. Kasım ayının başında çeşitli bahanelerle 20’ye yakın işçi çıkarıldı. Makineler durmazken, siparişler eksilmezken bu çıkışların sebebini anlayamadık. Herhalde çıkardıkları insanların yaptığı işleri kalanlara yaptırıp bir de buradan kâr etmeyi düşünüyorlar. Çünkü patronlarda veya yöneticilerinde kriz belirtisinin zerresi bile yok. Patronlar özel yapım Mercedeslere, yöneticileri de son model arabalara binmeye devam ediyor. Fakat biz maaş gününde yatsın dediğimizde ağızlarda tek bir cümle: “durumları biliyorsunuz!”
Fabrikada çalışmış herkes bilir ki daralma bahanesiyle işten çıkış yapılan bir yerde, işçinin yemeğinden, suyundan, çayından bile kısmaya başlarlar. Sırtımızdaki asalak keneler olan patronların en çok bu dönemde iştahları kabarır, bize küçülme palavraları atarlarken aslında en çok bu dönemlerde kârlarını arttırır patronlar.
Fakat gerçek şu ki bizim artık verebileceğimiz bir şey yok. Hani denir ya bir canımız kaldı diye, gerçekten öyle. Sesimizi kesip, mücadeleyi bırakırsak elimizde hak namına ne var ne yok alacaklar. İşimizden, aşımızdan daha fazla kayıp vermeden, bulunduğumuz yerden daha geriye düşmeden mücadelenin yollarını aramalı, mutlaka fabrikaya sendika sokmalıyız. Biliyorum ki fabrikada yaşananlar tekil bir örnek değil, hepimizin yaşadığı sorunlar. Ve bu sorunlar çözümsüz değil, haklarımız ve geleceğimiz için söz sahibi olmak istiyorsak, bütün yaşantımız patronun iki dudağı arasında sürüp gitmesin istiyorsak içerisinde mücadele edebileceğimiz sendikaları fabrikalarımıza sokmalıyız.
İzmir’den bir metal işçisi kadın
Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2025 tarihli 194. sayısında yayınlanmıştır.






