İsrail’in soykırımı bir yılı dolduruyor
Ne kadar acıdır ki gazetemizin Ağustos sayısında Filistin halkının uğradığı zulme dair yazdıklarımızdan bugüne değişen, Filistin halkının uğradığı zulmü bir nebze hafifletecek hiçbir şey olmadı. İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırımı neredeyse bir yıldır devam ediyor. Katlettikleri Filistinlilerin sayısı 40.000’i, yaraladıklarınınki 94.000’i aştı. Açılan davalar da diplomatik kınamalar da İsrail’i durdurmuyor. Filistin direniş örgütlerinin mücadelesi ve Direniş Ekseni’nin desteği olmasa, Siyonist yerleşimciler belki de çoktan Gazze sahilinde inşası biten villalarına yerleşiyor olacaklardı.
Gerici Arap rejimlerinden de istibdaddan da Filistin’e fayda yok
İsrail’in müttefiki haline gelmiş Arap devletleri İsrail’i ve onun emperyalist hamisi ABD’yi Direniş Ekseni güçlerine karşı korurken, Filistin’in sözde dostu Katar ile memleketimizdeki istibdad rejimi oturmuş İsrail’in zulmünün bir hava olayı gibi kendiliğinden durmasını bekliyorlar. Durursa, biraz bekleyip yine “normalleşme” için kapısını çalacaklar Siyonistlerin!
Bu süreçte Erdoğan ve AKP’nin yaldızı iyice kazınmış bulunuyor. Ticaretin kesilmesine dair alınan kararın arkasından dolanıldığını ve bunun ilgili makamlarca bir mesele edilmediğini görüyoruz. Ticaretin sürdüğüne dair güçlü iddialar mevcut. Dahası Azerbaycan’dan gelen petrol; hâlâ, evet utanmadan hâlen Türkiye üzerinden İsrail’e sevk ediliyor. Kürecik ve İncirlik üsleri hâlâ İsrail’e ve soykırımda onun ortağı olan ABD’ye çalışıyor.
Gazze’ye yardım götürmek için yola çıkan Özgürlük Filosu’nun gemilerine İstanbul limanından yola çıkış izni yine istibdad tarafından verilmiyor. Ama aynı günlerde ABD emperyalizminin İsrail’i korumak üzere bölgeye yollanan gemisi USS Wasp İzmir limanına gelip güzelce ikmal yapıyor, içindeki katiller kenti kirletirken tepki gösterenler önce gözaltına alınıyor, ardından yetmemiş olacak ki tutuklanıyor.
İstibdad Filistin’e ihanet etmeye devam ediyor. Filistin halkı mazlum bir halktır, biz Türkiyeli işçi ve emekçilerin dostudur, düşmanlarımız birdir. Filistin’e dost görünüp İsrail’e çalışan AKP-MHP istibdadından sadece Filistin halkına değil, bize de yarar yok.
Oysa İsrail daha büyük saldırılara hazır
25 Ağustos gününün ilk saatlerinde Siyonist İsrail, Lübnan’ı savaş uçakları ile bombaladı. Siyonist ordunun sözcüsü Daniel Hagari, yaptığı açıklamada, Hizbullah’ın sabah 5’te Tel Aviv’i vurmak için büyük çaplı bir füze saldırısı hazırlığı içinde olduğunu ve bunu engellemek için “önleyici” bir saldırıda bulunduğunu söyledi. Ardından da ABD emperyalizminden destek açıklaması geldi. Hizbullah; İsrail’e şu ana kadar gerçekleştirdiği en büyük füze ve dron saldırısı ile karşılık verdi, 320 füzenin yanı sıra bir dizi dron kullandığı saldırıda Tel Aviv yakınlarında bulunan ve Mossad’ın karargahının da yer aldığı Glilot üssünü hedef aldı. Yoğun füze saldırısının Demir Kubbe savunma sistemini bloke etmek için kullanıldığı, bu esnada dronların üssü hedef aldığı aktarılanlar arasında.
İsrail savaşın ve soykırımın genelinde olduğu gibi Hizbullah ile savaşında da haksız. Aldığı istihbarata yanıt vermiş de olsa, aksi de olsa İsrail’in Hizbullah’a saldırısı gayrimeşrudur. Dahası, İsrail’in Hizbullah komutanı Fuad Şükür’ü Beyrut’ta hedef alarak öldürmesi sonrası; misillemede bulunmak Hizbullah’ın hakkıdır.
İsrail’in kuzeydeki bu saldırıları, savaşı belirli bir tempoda 48 topraklarının kuzeyinden Lübnan’a ve belki de İran’a kaydırma planının bir parçasıdır. Bu plan mutlaka uygulamaya geçmeyebilir. Ama ABD seçimlerinin sonucu belli olana kadar bunu net olarak görmemiz olanaklı olmayabilir de. Bu saldırılara açıkça karşı çıkmak gerekir.
Bu arada “Hizbullah ateşkes görüşmelerini baltalıyor”, “Filistin için savaşmıyor” ya da daha sık duyduğumuz “İran’ın Filistin davasına faydası yok” türünden, Türkiye İslamcılarının önemli bir kesiminin ağzına sakız ettiği mezhepçi çıkışların ve İran’ın, ABD ya da İsrail fark etmeksizin düşmanları karşısında mağlup olmasına dair arzularının vardığı yer, İsrail yandaşlığıdır. Bizden uzak olsun!
Batı Şeria da hedefte
Öte yandan, İsrail’in soykırımın başından bu yana Batı Şeria’da yürüttüğü nokta operasyonları, yerini daha büyük harekâtlara bırakmaya başladı. Cenin, Nablus ve Kalkilya gibi noktalara düzenlediği geniş çaplı saldırılarda Siyonistler, Gazze türü kitlesel kırımların bir provasını yapıyor olabilir. Zira bu yönde çağrı yapan İsrail hükümeti bakanları mevcut ve 2 Eylül günü İsrail kanallarına çıkan Netanyahu, Gazze’yi kalıcı olarak nasıl işgal edeceğini anlatırken, ekrana yansıttığı haritada Batı Şeria tamamen İsrail tarafından işgal edilmiş olarak gösteriliyordu. Bu kadarını göze alamaz diyenleri uyarmak ve Siyonizmin yerleşimci sömürgeciliğinin devamı için bir üçüncü dünya savaşını dahi göze alacağını tekrarlamak gerekir. Daha önce Sina’yı işgal etti, Golan Tepeleri ve Güney Lübnan’a ait bazı araziler halen elinde. Zaten İsrail denen oluşum da külliyen tarihsel Filistin’deki bir işgalden ibaret. Bu tabloya Batı Şeria’nın eklenmesini neden denemesinler?
Soykırım durdurulmalı!
Soykırımın durması, emperyalizmin bölgedeki bu ileri karakolunun yenilmesi, en azından savaşı bölgeye yaymasının engellenmesi için herkes elinden geleni yapmalı. Bize düşen, öncelikle Türkiye’deki istibdad rejimini Kürecik’i kapatmaya, İsrail’e yönelik petrol sevkini engellemeye, İsrail ile tüm ilişkilerini kesin bir biçimde kesmeye zorlamak. Ayrıca, Zorlu gibi İsrail’de utanmadan yatırımlar yapmış sermaye gruplarını yatırımlarını geri çekmeye zorlamak. İsrail ile güçlü ilişkileri olan Zorlu Holding, ilk boykot sinyalleri gelir gelmez yatırımlarını çekeceğini ima etti örneğin, ama yeterli değil. Gerçek bir adım atması için sıkıştırılmalı, sıkıştırılacak da. Onu diğer sermaye gruplarına yönelik kampanyalar izlemeli. Safları sıklaştıralım, soykırım birinci yılını doldurmadan dostumuz Filistin halkına olan desteğimizi arttıralım. Hep dediğimiz gibi, onlar kazanırsa, biz de kazanacağız.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2024 tarihli 180. sayısında yayınlanmıştır.