Faşizm, Arjantin işçi sınıfına savaş ilân etti!
Kasım’da seçilen ve 10 Aralık’ta görev başına geçen Arjantin Cumhurbaşkanı Javier Milei, devletin olanaklarını işçi sınıfını ezmek için kullanıyor. Neoliberalizmin artık klişeleşmiş “bireye hürriyetini iade etmek” ve “ekonomiyi devletin boğazlamasından kurtarmak” şiarıyla başlattığı sınıf saldırısının ilk adımı, koltuğa oturmasının üzerinden daha bir hafta geçmemişken Arjantin’in ünlü işsizler hareketi piqueteros’u ezmeye çalışmak oldu. Geleneksel olarak eylemlerinde yol keserek trafiği tıkayan piqueteros, bu eylem biçimini tamamen yasadışı kılan bir kararnameyle karşı karşıya. Milei, daha sonra 2023 yılı boyunca işe alınmış 5.000 devlet memurunu işten attı, diğer memurların ise performansının değerlendirileceğini duyurdu. İMF’ye yaranmak için, ulusal para birimi peso’nun %50 değersizleştirilmesi de gündemde.
Arjantin’in emekçi halkının tüm bunlara cevabı ise 20 Aralık’ta başkent Buenos Aires’te yol kesmek de dahil büyük gösteriler düzenlemek oldu. Polis eylemcileri tek tek yürümeye zorlayarak eylemi etkisizleştirmeye çalıştı, ancak şehrin merkezindeki Plaza de Mayo meydanında on binlerin toplanmasını önleyemedi.
Polis baskısıyla kitleleri sindiremeyen Milei, bu kez hukukî ve ekonomik yöntemlere başvurdu. 26 Aralık’ta bizdeki KHK’ları andıran bir “mega-kararname” ile ekonomiyi büyük sermaye lehine dönüştürmeye girişti. 4.000 devlet çalışanının daha işten atılmasını, kira bedelleri üzerindeki kontrollerin kaldırılmasını, başlıca sübvansiyonların ilgasını da içeren kararname, sınıf savaşının en çıplak biçimi niteliğinde. Parlamentoya danışılmadan çıkarılmış bu kararname, burjuva devleti içinde bir siyasi kriz yarattı. Daha önce hükümette bulunan Peronistler kararnameyi anayasaya aykırı ilan etti, onlardan önce iktidarda bulunan ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Milei’ye destek olan sağcı Mauricio Macri ve partisi ise Milei’yi destekledi. Burjuvazinin belli başlı örgütleri ise kararnamenin arkasında durmakta söz birliği içinde.
Emekçi halk, bu kararnameye 27 Aralık’ta yine dev gösterilerle karşılık vererek mücadele etmekte kararlı olduğunu gösterdi. Ancak halkın tepkisi büyük çeşitlilik arz ediyor. Genelde Peronistlerin elinde olan sendika bürokrasisi, kararnamenin anti-demokratik biçimine vurgu yaparak meseleyi bir demokrasi sorunu sınırlarına hapsediyor. Daha militan kesimlerden genel grev çağrıları yükseliyor, “yaşasın işçilerin birliği” sloganları atılıyor. Yıllardır süregiden enflasyon ve işsizlik belasına karşı Milei’ye büyük umutlarla oy vermiş kesimlerde ise hayal kırıklığı temelli, ne yöne gideceği belirsiz bir öfke hakim.
Bu durumda Arjantin’in güçlü ve devrimcilik iddiasındaki partilerinden oluşan Solun ve İşçilerin Cephesi – Birlik’e (FIT-U) çok iş düşüyor. Belli ki büyük gösteriler düzenlemek, Milei’yi yolundan döndürmek için yeterli değil. Ancak seçimlerde ortak listeden aday göstermek haricinde bir birlik gösteremeyen FIT-U, polis terörüne karşı mahallelerde, işyerlerinde ise işgal ve grevlerde birleşik bir işçi odağı olmayı başarabilirse, Milei’nin (kendi tabiriyle) elektrikli testere operasyonu önlenebilir. Yapılması gereken, Milei’ye oy vermiş olsa da daha bir ayı geçmeden ikrah etmiş işçiyi de bu yönde politize ederek hep birlikte ekonomiyi felç etmektir. O zaman değil kararname, Milei’nin kendi dahi ortada kalmayabilir.