İşçi sınıfı kıdem tazminatına sahip çıkmalıdır!
Merhaba arkadaşlar, ben İstanbul’da metal fabrikasında çalışan bir işçiyim. Hepimizin bildiği üzere ülkemizde bir işsizlik gerçeği var. Bu sayede patronlar istedikleri gibi işçiye mobbing yapabiliyor, işten atmalarla tehdit edebiliyor, keyfi gerekçelerle işten çıkartabiliyor. Patronları bu noktada durdurabilen iki şey var; örgütlülüğü yüksek, sendikalı işçiler ve işçinin biriken kıdem tazminatı. Ülkemizdeki sendikalaşma oranı yaklaşık %15. Böyle bir durumda biz işçiler için kıdem tazminatının ne kadar hayati olduğu ortada.
Ülkemizde on yıllardır gelen her iktidar gözünü kıdem tazminatına dikti. Onlar için kıdem tazminatı “büyümenin” önünde bir engel. Şimdi de kendi yarattıkları ekonomik krizi gerekçe göstererek bu hakkımıza göz diktiler. Krizden çıkış programları adı altında esnek ve güvencesiz çalışmayı dayatıyorlar. Bir de bunu “ikinci emekli maaşı” diyerek süslüyorlar.
Amaçlanan kıdem tazminatını fona devretmek. Fon için işçiden, patrondan ve devletten ödeme alınacak diyorlar. Ama biz biliyoruz ki, bir süre sonra patronlar bunu da devletin üzerine yıkacak yani para yine bizim cebimizden çıkacak. İşin içinde bir fon varsa oradan işçi sınıfına hayır gelmez. İşsizlik fonu patronların yedek banka hesabı gibi çalışıyor. İşsiz kaldığımızda işsizlik maaşı alabilmemiz için türlü türlü kriterleri karşılamamız gerekirken; bu yıl milyonlarca işçi arasından işsizlik fonundan yaralanabilen işçi sayısı sadece 362 bin. Bu yılın ilk beş ayında ise bu fondan işçilere ödenen para 8 milyar iken patronlara 16 milyar lira ödenmiş. Kıdem fonunun akıbetinin de farklı olacağını düşünmek iyi niyetlilik olur.
Kıdem tazminatı işçinin iş güvencesidir, kırmızı çizgisidir. Çalıştığımız işyerinde, gerekirse alanlarda kıdem tazminatını savunmak için elimizden geleni ardımıza koymayalım. Ayrı gayrı demeden emeğimize, geleceğimize sahip çıkalım!
İstanbul’dan bir metal işçisi