Başyazı: İktidar korku yayıyor çünkü halktan ödü kopuyor!
İşçi sınıfının en önemli sloganlarındandır: Hak verilmez alınır! Haklar gibi hürriyetler de verilmez alınır. Hürriyet, onun uğruna mücadele eden halk tarafından söke söke kazanılmak zorundadır.
İktidarın “dezenformasyonla mücadele” adı altında getirdiği sansür yasası sosyal medyada baskı ve korku yaratmayı, halkı ve basını susturmayı amaçlıyor. Düşüncesini ifade ettiği için hapse atılan tabipler birliği başkanı, konserleri yasaklanan şarkıcılar, işinden atılan TRT spikeri ve daha pek çok olayla birlikte halk arasında yayılan bir tweet yüzünden sabaha karşı kapıma gelirler mi korkusu… İşte baskıcı ve keyfî istibdad rejiminin istediği tam da bu!
Ancak korkutmaya çalışanlar aslında esas korkanlar. Büyüdükçe büyüyor istibdadın hürriyet korkusu! O halde neden korkalım, neden susalım? Tam tersine korkunun da istibdadın da üstüne üstüne yürümeliyiz. Ama tek tek değil. Bireysel değil. Örgütlenerek ve örgütlü davranarak!
Örneğin sendikaya üye olanı işten atıyorlar ama ne kadar çok sendikalaşan işçi var! Sendika hakkını işgal, grev, direnişle söke söke alıyorlar. Patronlar işçileri tek tek yakaladığında asla acımıyor. Ama işçi bir disiplin içinde sendikalaşıp patronun karşısına birlik olup çıktığında diz çöken değil, diz çöktüren oluyor! Örgütsüz olan yıl sonunda asgari ücret ne olacak diye beklerken örgütlü olan sözleşme masasına zam, ikramiye, sosyal haklar ve çalışma koşulları ile ilgili taleplerini koyup bunları alabiliyor.
Sansür yasasıyla, baskılarla, keyfi soruşturmalarla korku ve terör havası estirmeye çalışanlara da aynı şekilde cevap verilmeli. Emekçi halk tek tek değil toplu ve örgütlü şekilde sesini yükseltmeli! Düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü gasbetmeye çalışanlara daha çok konuşarak, itiraz ederek ama en çok da örgütlenerek cevap vermeli! Tweet de atmalı ama esas kol kola girip, omuz omuza verip adım atmalı! Meydanlar işçilerle emekçilerle dolmalı! Emekçi halk, retweet yapar gibi bir yanda Cumhur diğer yanda Millet ittifaklarının düzen siyasetinin laflarını birbirine söyleyip bölünmek yerine ekmek ve hürriyet çatısı altında birleşmeli, emperyalizmden, sermayeden ve devletten bağımsız kendi sözünü ve siyasetini yükseltmeli!
Bunu yaptığımızda düzen siyasetinin önümüze getirdiği, gündem saptırmaktan, halkın kapitalist düzene öfkesini başka alanlara yöneltmekten başka bir amacı olmayan kılık kıyafet meseleleriyle oyalanmak yerine halkın gerçek hürriyet talebi gündeme hâkim olacaktır. Aynı örgütlü işçinin asgari ücreti elinin tersiyle itip masaya kendi taleplerini koyması gibi… Düzen partilerinin içinden istibdad rejimine başkan, zincirli meclise figüran milletvekili seçmek değil zincirsiz bir Kurucu Meclis'le ilk adımı atarak düzeni değiştirmek! Hürriyeti kazanmak!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2022 tarihli 158. sayısının başyazısı olarak yayınlanmıştır. Bu yazıyı Gerçek'in podcast hesaplarından sesli olarak dinlemek için aşağıdaki resmin üzerine tıklayın.