Koronavirüslü iki yıl patronların ikiyüzlülüğünü bir kez daha gösterdi
Koronavirüs’ün hayatımıza girişinin ikinci yılını Mart ayında geride bıraktık. Bundan iki yıl önce bütün dünyaya panik hakimken bugün virüs hayatımızın bir parçası haline gelmiş durumda. Fabrikalarda, işyerlerinde önlemler neredeyse tamamen terk edildi. Pandeminin ilk dönemlerinde devlet tarafından getirilen zorunlu uygulamalar işçilere doğru düzgün hiçbir bilgilendirme yapılmadan, gerekli eğitimler verilmeden zorla uygulatılmış, dahası patronlar bu zorunlulukları işçilere karşı birer baskı (mobbing) unsuru haline getirmişlerdi. Bugün ise devlet zorunlu uygulamaları kaldırınca patronlar da bütün bu uygulamalar aynı zamanda maliyet anlamına geldiği için anında bu uygulamaları terk ettiler.
Sağlığınızı düşünüyoruz dediler, mobbing yaptılar, işten attılar
Bu iki yıllık süreç birçok başka şeyin yanında patronların ikiyüzlülüğünü ve ellerine geçen her türlü bahaneyi işçilere nasıl baskı uygulamak için kullandıklarını gösterdi. Bütün bu uygulamaları “Sizin sağlığınızı düşünüyoruz.” diyerek yaptılar. Fakat örneğin maske takma zorunluluğu ilk geldiği zamanlarda birçok işçi maske takmıyor diye işten atıldı. Fabrikalarda özellikle yaz aylarında birkaç dakikalığına nefes almak için maskesini indiren işçilere bile uyarı cezaları verildiğine şahit olduk. O gün sözde sağlığımızı düşünenler bugün devlet önlemleri gevşettiği gibi maliyetten kısmak için birçok fabrikada maske dağıtımı uygulamasına son verdiler. Aşı konusu da benzer bir şekilde fabrikalarda işçileri baskı altına almak için bir araç haline getirildi. Aynı maske kullanımında olduğu gibi “sağlığınız için” bahanesiyle yapılan bu baskı uygulamalarına, aşı ile ilgili bilgilendirici bir eğitim programı eşlik etmedi. İşçileri bilgilendirerek aşıya teşvik etmek gerekirken patronlar ellerine geçen bu fırsatı da baskı aracı olarak kullandılar.
Pandeminin başlarında işçiler yaygın bir şekilde test olmak isterken testin bir çözüm olmadığını söyleyen patronlar, daha sonraki dönemde aşı olmayan işçilere PCR testini bir ceza unsuru olarak zorunlu yapıp her hafta PCR testi istediler. Bunu yapmayan işçileri ise ekmekleriyle tehdit ettiler. Önlemlerin kaldırıldığı bugünlerde ise hasta olan işçilere PCR testi yaptırmaması ve kısa sürede işe dönmeleri için baskı yapılıyor.
Kapitalist düzende işçinin canının da sağlığının da kıymeti yok!
Pandemi süreci boyunca devlet patronlara bir sürü fırsat tanıdı. Bunların başında ücretsiz izin uygulaması geliyor. Bir buçuk yıl boyunca ücretsiz izin uygulaması denetimsiz bir şekilde patronlar tarafından kullanıldı. Birçok iş yerinde sendikalaşma mücadelelerini kırmak için hukuksuz bir şekilde işçiler ücretsiz izne çıkarıldılar. Kapitalist sömürü düzeninde işçilerin canının bir kıymeti olmadığını her yıl sadece Türkiye’de binlerce işçinin iş cinayetlerinde can vermesinden biliyoruz. Koronavirüs ile geçen iki yıl ise patronların ne kadar ikiyüzlü olabileceğini herkese bir kez daha göstermiş oldu.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2022 tarihli 151. sayısında yayınlanmıştır.