İlaç şirketlerinin kârı için milyonlar ölüme terk ediliyor! Patent hakkı kaldırılsın!
Pandeminin ilk günlerinden itibaren tüm ülkelerde tartışılan en önemli konulardan biri aşının ne zaman geliştirilebileceği, bu sayede “normal” hayata ne zaman dönülebileceği idi. 5 ay önce Koronavirüse karşı geliştirilen aşılar birer birer onay almaya başladı ve aşılamaya geçildi. Aşıların bulunmasıyla bilimin virüse karşı zafer kazandığı, eski günlere ise çok yakında geri dönüleceği ilan edildi. Ancak geçen 5 ay, aşıyı bulmanın tek başına yeterli olmadığını, virüsü yeneceksek karşımıza dikilen kapitalizmi de aşmamız gerektiğini bizlere çok açık bir şekilde gösterdi. Çünkü aşıyı geliştiren ilaç şirketleri, emperyalist devletlerin desteği ile aşının yaygın olarak üretilmesine “patent hakkı”nı öne sürerek izin vermiyor. Üretim kapasitesi ve teknolojisi yeterli olan ülkeler ile aşıların formülü paylaşılmıyor. Dolayısıyla milyonlarca insanın aşıya erişimi engelleniyor, milyonlarca insan ilaç şirketlerinin kârları uğruna ölüme terk ediliyor.
Zengin ülkeler hızlıca aşılanırken diğer ülkelerin payına beklemek düştü
Nisan ayının ortasına kadar 154 ülkede 797 milyon doz aşı yapıldı. Bu aşıların %84’ü gelir düzeyi yüksek ülkelerdeki insanlara yapılırken sadece %0,2’si yani binde ikisi düşük gelirli ülkelerde uygulandı. Zengin ülkeler yoksul ülkelere göre 25 kat daha hızlı aşılanıyor. Örneğin ABD dünya nüfusunun sadece %4,5’unu oluştururken yapılan tüm aşıların %24’ü yani 797 milyon dozun 190 milyonu ABD’de yapıldı! Britanya’da ise her 100 kişiden 60’ı aşılanmış durumda. Bu sayı Afrika ülkelerine geldiğinde binde 6’lara kadar düşüyor, aşıya ulaşamayan ülkelere uluslararası yardım programlarından aşı beklemeleri telkin ediliyor.
Salgında tek bir ülkenin paçayı kurtarması diye bir şey yok. Ya tüm ülkeler aşılanacak ve kurtulacak ya da kimse kurtulamayacak. Kaba bir hesaplamayla dünyanın sürü bağışıklığına ulaşması için dünya nüfusunun %70’nin iki doz aşılanması gerekiyor diyebiliriz. Bu da yaklaşık 11 milyar doz aşı demek. Şu ana kadar ilaç şirketleri 8 milyar doz aşı siparişi aldı. Ancak bu 8 milyar dozun 6,4 milyar dozu bir avuç zengin ülkeye gidecek. Bilim insanları aşı paylaşımının bu şekilde devam etmesi halinde yoksul ülkelerin aşıya iki hatta üç yıl sonra ulaşabileceğini belirtiyor. Bu, dünyada her gün ortalama on bin insanın virüsten hayatını kaybettiği bir durumda milyonlarca insanın hayatını kaybetmesi anlamına geliyor. Bir de virüsün mutasyona uğradığını, salgın yayıldıkça mutasyon hızının da arttığını ve salgının önüne hemen geçilmezse aşıların mutasyonların hızına yetişemediği bir sürecin arifesinde olduğumuzu gözden kaçırmamak gerek. Daha şimdiden Sinovac ve Pfizer şirketleri geliştirdikleri aşıların mutasyona uğramış virüse etki etmeyebileceğini açıklamış durumda. Bu halde aşıda beş aydır sürdürülen politika devam ederse salgın yenilemeyecek.
İlaç şirketleri patentlerinden vazgeçmiyor
Yukarıda gördüğümüz ülkeler arası eşitsizliğin en büyük sebebi aşının geniş çapta üretilmemesi ve parayla satılması. Aşıyı geliştiren şirketler ürettikleri aşı ile ilgili tüm inisiyatifi ellerinde tutuyorlar. Aşının formülü gizli, kamuoyuyla paylaşılmıyor. Aşının ne kadar ve nerede üretileceğinden nereye satılacağına kadar tüm kararları şirketler kendileri veriyor. Bu işin hukuki kılıfı ise “fikri mülkiyet” hakkı, yani aşının patent haklarının şirketlerin elinde tutulması. İlaç tekelleri tabii ki salgını fırsata çeviriyor ve parayı kim veriyorsa aşıyı ona satıyor. Üretme kapasiteleri düşük olduğundan siparişler için sıraya giriliyor, çünkü yeterli üretim teknolojisine sahip ve üretime hazır ülkelere bilgileri gizledikleri için aşı üretme şansı vermiyorlar. Tabii bunun karşılığını da alıyorlar. BioNTech şirketinin patronu Uğur Şahin dolar milyarderleri listesine 4 milyar dolarıyla ilk defa giriş yaptı. Dergi kapaklarında boy boy fotoğrafları sergilenen, insanlığın kurtarıcısı ilan edilen, Merkel’in makamında ağırladığı Uğur Şahin, patent hakkından vazgeçmediği için her gün binlerce insan, aşısı olan bir hastalıktan dolayı hayatını kaybediyor.
Bu tabloyu ise emperyalist devletler tamamlıyor. Koronavirüs aşılarında patentin kaldırılması yoksul ülkeler arasında epeydir tartışılan bir konu. Güney Afrika, Hindistan ve Kenya arkasına 99 ülkenin de desteğini alarak sürü bağışıklığına ulaşılana kadar patentlerin geçici olarak kaldırılması için Ekim ayında Dünya Ticaret Örgütü’ne başvurdu. Aşı üreten şirketlerin, aşı ile ilgili bilgilerini paylaşarak daha kapsamlı bir üretimin yapılmasına izin vermeleri gerektiğini söylüyorlar. Bu teklif, karşısında ABD, AB ülkeleri, Japonya ve Avustralya’yı bulduğu için hâlâ kabul edilmiş değil. En son Mart’ta görüşülen teklif Nisan ayında bir kez daha görüşülecek.
Milyonlarca insanın canı söz konusuyken patent hakkından bahsedilemez
Patent hakkını savunan ülkeler, eğer patenti kaldırırsanız yeni buluşlar geliştiren şirketlerin “isteğini” kırarsınız diyor. Bu cümle şu anlama geliyor: “Ben bir ilaç şirketi olarak kâr için buluş yaparım, kâr için üretim yaparım, kârıma dokunursanız üretim yapmam.” Bunu bu şekilde küstahça söyleyen şirketler aşıları geliştirirken devletlerden aldıkları milyonlarca dolar hibelerden, ön siparişlerle kazandıkları milyarlarca dolardan bahsetmiyorlar. Onlar gizliyorlar, biz söyleyelim. ABD, devlet kasasından onlarca ilaç şirketine aşıları hızlıca geliştirmeleri için 10 milyar doları aşan bir miktar para akıttı. Pfizer BioNTech geçtiğimiz Eylül ayında Almanya devletinden 445 milyon dolar destek aldı. Güney Kore yerel aşı programları için en az 237 milyon doları gözden çıkardı. Yine Kanada 96 aşı projesi için milyarlarca dolar hibe etti. Britanya devleti aşı sürecinin başından sona içinde ve Oxford’a 44 milyon pound verdi. Aşı programlarının neredeyse hepsi devlet destekleriyle ilerliyor. Ama halkın vergileriyle geliştirilen aşıların üretimi ilaç şirketlerinin tekelinde tutuluyor. Bu sayede ilaç şirketleri kârlarına kâr katmaya devam ediyor. Daha 2020 yılından Pfizer BioNTech 975 milyon doları cebine koydu, 2021 yılında bu miktarın 19 milyar dolar olması bekleniyor. Bir diğer şirket Moderna ise 2021 yılında 10 milyar dolar kazanacak.
İnsan hayatı için kapitalizmin vurduğu prangalardan kurtulalım
Bugüne kadar 3 milyon kişi Koronavirüsten hayatını kaybetti, her gün yaklaşık 10.000 insan ölmeye devam ediyor. Bilim aşıyı buldu ancak salgın yenilemiyor. Aşı sadece birkaç ülke için ayrıcalık, geri kalan ülkeler için ise lüks olduğu sürece de yenilemeyecek. Dünya Bankası aşı almaya gücü yetmeyen ülkelere kredi teklif ediyor. Aşı şirketleri aşı fiyatlarında zamma gidiyor. Kapitalistler her koşulda kârlarını düşünüyor, fırsatçılık yapıyor. Bugün bunu kapitalisti koruyan “kutsal” patent hakkı sayesinde rahatlıkla yapabiliyor. Patent kaldırılmadığı sürece de kârını öncelemeye milyonları öldürme pahasına devam edecek. Bize düşen görev insanlığın salgını yenmesine engel olan, ayaklarımıza pranga vuran kapitalizmden kurtulmak ve insan hayatına sahip çıkmak için mücadele etmektir.