Bel Karper direnişinden işçi mektupları: "Biz bu yola baş koyduk"
Tekirdağ Çorlu'daki Bel Karper fabrikası işçileri sendika ve toplu sözleşme haklarının Fransız patronları tarafından gasp edilmesi karşısında 2 Mart'tan beri direniyor. Gerçek gazetesi olarak Bel Karper işçilerinden aldığımız iki mektubu siz okurlarımızla paylaşıyoruz.
Biz bu yola baş koyduk
2 Mart 2021 tarihinde direnişimize başladık. Patronun baş temsilcimizi işten çıkarma ve sendikalı işçileri ücretsiz izne çıkartması ile birlikte bu yola baş koyduk. İlk gün Aytaç başkan direnişimizde yanımızdaydı, hava şartları çok çetindi, fakat bizlere hiçbir şey engel değildi. İkinci gün Yunus başkan bizimle birlikteydi. Yavaş yavaş sesimizi duyurmaya başlamıştık. Dünya kadınlar gününde sadece üyelerimiz değil, milletvekillerimiz, yerel gazeteciler, başkanlarımız ve bizi gören bütün halkımız maddi manevi yanımızdaydı. 12 Mart günü bütün üyelerimiz ve yerel gazeteciler ile birlikte kahvaltı düzenledik. Bunun yanı sıra halaylarla şarkılarla eğlendik, fakat işverenin bu durum hiç hoşuna gitmedi. Bize verilen ücretsiz izin süresi dolmuştu, fakat bu sürenin uzatılmış olması bize bildirildi. Birçok partiden milletvekili tekrar yanımızda oldular sendikamızın genel sekreteri ve başkanları bize destek verdiler. Başta Tek Gıda-İş sendikası kurucusuna daha sonra bizimle her şartta birlikte olan Aytaç ve Yunus başkana minnettarız.
Bel Karper direnişinden bir işçi
Biz bu ülkenin evlatları değil miyiz?
Aslında her şey gün ışığı gibi ortada emekçilere ekmek için savaşan insanlara yapılanlar. Yıl 2005 Bel/Karper ortaklığı başladı. Güya biz de çalışanlar olarak sevindik cahil aklımızla yok efendim euro ile maaş alacak mıyız diye. Oysa o günkü yöneticimiz bizi odasına çağırıp ta ki Fransızların neler yapabileceklerini anlatana kadar. Sonra zaten süreç başladı, var olma süreci çalışan için. Yıl 2007, resmi şekilde fabrikaya bir Bel fabrika müdürü geldi. Hem de ne geliş. Kara bir kıyım, sorup sorgulayanı direk işten çıkarıyorlar, var olan ikramiye haklarını 12 eşit takside bölüyoruz deyip ortadan kaldırıyorlar ve bunun gibi daha nicesi tam bir kaos ortamı. Neyse o da bu Fransız işverenine yetmeyince yerine gerçek bir Fransız müdür atandı. Tabii bu arada çalışanlara yapılan zam oranı yok denilecek kadar az. İşine gelen çalışsın gelmeyen çalışmasın tavrı her geçen gün artıyor. Yavaş yavaş çalışanların bütün hakları gasp edilmeye başlandı, yüksek maaş alanlar, yıl olarak çok yıllı olanlar bir şekilde işten çıkarılmaya, iş akdi feshedilmeye kadar. Hatta böyle parçala yönet mantığı ile fabrika çok çeşitli bölümlere ayrılıp başlarına da yönetimin istediği insanları getirip yönetmeye başlandı. Fransız işverenin istediği herkesi asgari ücrete tabi tutup en fazla verimi almaktı. Lakin bu böyle sürmedi. Bizler içerde bir avuç insan bu duruma dur demek için anayasal hak olan sendika hakkımızı kullanmak istedik. Yıl 2008, tabi o günkü sendika başka isimli bir sendikaydı. Olmadı. İşveren vekili olan müdür, finans müdürü buna izin vermedi. İnsanları tekrar kandırdılar türlü yollarla, herkes sustu. Bir süre sonra yıl 2014 tekrar yeni işe başlayan arkadaşlarla örgütlenme yoluna gittik. Biz işverenin neden bu ülkeye yatırım yaptığını, yaşam mantalitesini biliyoruz, bunda da yanılmadık. Çoğunluğu sağlayıp yetki başvurusunda bulunduk Tek Gıda-İş sendikası olarak ve 6 yıl süren hukuk mücadelesinde işveren çalışanına vermediği parayı avukat ve danışmanlara vermek kaydıyla, sürekli itiraz etme girişimlerinde bulundu. Son çare olarak insanları sindirme, susturma, işten çıkarma yoluna gitti. Fakat biz çalışanların artık bıçak kemiğe dayandı. Hiç vazgeçmedik. En son Yargıtay emsal bir karar verdi, çalışan sendikasına da yetki belgesini verdi. Ama gel gör ki toplu iş sözleşmesine oturmayarak masadan kaçıyor. Çalışanların haklarını devletin, milletin gözünün içine baka baka hiç ediyor.
Diyeceğim odur ki devletimize sesleniyorum, biz bu ülkenin evlatları değil miyiz, sizler bizim devletimiz, başımız değil misiniz? Dur deyin artık buna biz artık evimize ekmek, aş götürmek istiyoruz.
Bel Karper direnişinden bir işçi
Bu mektuplar Gerçek gazetesinin Nisan 2021 tarihli 139. sayısında yayınlanmıştır.