Başyazı: Sorunları yaşayanlar değil yaşatanlar gidecek
II. Meşrutiyet’in Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) Emrullah Efendi’nin şakayla söylemiş olduğu bir laf vardır: “Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim…” Kim bilirdi ki Emrullah Efendi’nin bu şakası bir asır sonra memleketin siyasi iktidarının resmi politikası olacak!
Ekonomik kriz işçiyi emekçiyi perişan etti. İşsizlik çığ gibi büyüyor. Bunlar yetmiyormuş gibi patronlarla el ele kıdem tazminatını kaldırıp fona devretmeye çalışan iktidar, işçilerin büyük çoğunluğunun kıdem tazminatını alamayışından dem vuruyor. İşçiler kıdem tazminatı alamıyor ama bunun tek bir sebebi var, o da iktidarın göz yummasıyla patronların yasaları çiğneyip bu hakkı gasp etmesidir. Yasaları uygulayıp, işçilerin tamamının kıdem tazminatını almasını sağlamakla mükellef olan iktidar bunu yapmayıp kıdem tazminatını kaldırmaya soyunuyor. Aynı mantık devam. Kıdem tazminatı yoksa sorun da yok!
İktidar merkez bankasında dolar bitince 1 Haziran’dan itibaren turizm sezonunu açtı. Normalleşmeyi başlattı. Zaten fabrikalar hiç durmamacasına çalışmıştı. Günler içinde vaka sayısı binlerin üzerine çıktı. Buna rağmen milyonlarca genci kelle koltukta lise ve üniversite sınavlarına soktular. Vakaların artışını engelleyemeyen iktidar çareyi test yapmayı zorlaştıran genelgeler yayınlayıp test isteyen doktorlara baskı kurmakta buldu. AKP iktidarı salgını bitirecekti ama ah şu virüs olmasaydı…
Erdoğan, gençlerle sosyal medyada sohbet yapacak oldu. Videonun altı “dislike” ile doldu. Gençler yorumlar kısmına yüzlerce binlerce “oy moy yok” sloganı yazınca video yorumlara kapatıldı. Ah şu gençler olmasaydı, Erdoğan ne güzel de dertleşirdi sohbet ederdi gençlikle…
Barolar, odalar iktidara muhalefet ediyor. Avukatlar, doktorlar, mühendisler istibdada karşı seslerini yükseltiyor. İktidarın sultasını reddediyorlar. Hürriyet istiyorlar! Ne iktidarın ne de iktidar yanlılarının doğru düzgün bir cevapları yok. “Bunlar terörist” diyecek oluyorlar ama artık halk da bu kara propagandaya prim vermiyor. Aynı yönteme devam. Avukatların, mühendislerin, doktorların örgütleri yoksa sorun da yok! O halde böl, parçala, sustur!
Halk seni seçmedi mi? Kayyım ata. Kürtler olmasa Kürt sorunu ne güzel çözülürdü. Oylar erimeye devam mı ediyor? Halkı ikna edemiyorsan seçim sistemini değiştir! Dar bölge mi olur, daraltılmış bölge mi olur, daha az oyla daha çok milletvekili çıkartmaya bak… Gazeteci işine gelmeyen haber mi yaptı içeri at. Sosyal medyada aykırı sesler mi çoğaldı, sosyal medyayı kapat!
İşte karşınızda üzerindeki tüm boya dökülmüş, çırılçıplak istibdad!
Yani keyfi ve baskıcı yönetim. Ama işte açıkça görülüyor, tüm baskılara rağmen ne işçiler susuyor, ne avukatlar ne de gençlik! İşçiler kıdem tazminatında kırmızı çizgiyi çekti “genel grev” diyor! Avukatlar yollara düşmüş, meydanları adliyeleri eylem yerine çevirmiş hürriyeti savunuyor! Gençlik geleceğine sahip çıkıyor ve bu gelecekte Erdoğanları, Bahçelileri, generalleri ve yandaşlarını görmek istemediğini haykırıyor!
Ekmek ve hürriyet mücadelesini birleştirmenin ve büyütmenin zamanıdır! İşsize iş, herkese aş, emekçi halka hürriyet, gençliğe gelecek yoksa, bu düzen halkın en acil ve yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayamıyor ve sorunlarını çözemiyorsa o zaman değişecek olan halk değil sömürücü baskıcı düzen olacaktır!