Grip salgınının sebebi Çin değil kombi yakamamak!
Çin’de ortaya çıkan koronavirüs kaynaklı grip salgını şu anda gündemin baş sıralarında bulunuyor. Hem korku yaratıyor hem de komplo teorilerine kaynaklık ediyor. Koronavirüs salgını Türkiye’ye sıçramış değil. Ama yine de vatandaş gripten kırılıyor. Bu grip Çin’den falan gelmedi. Tamamen yerli ve milli olan grip ve soğuk algınlığı salgını insanların günlük yaşamını ve toplumsal hayatı ciddi şekilde etkiliyor.
Hastalığı grip virüsleri yapıyor ama salgına yol açan ve insanları gripten sürüm sürüm süründüren kapitalist sistemin kendisi. Nasıl mı? Hastalığın adı üstünde soğuk algınlığı! Vatandaş üşüyor! Doğalgaza gelen zamlar yüzünden kimse kombi yakamaz oldu. Bir yılda 5 kez zamlanan doğalgaz fiyatı toplamda yüzde 71 arttı. Yani, 2018’de 100 lira olan doğalgaz faturası bugün tam 171 lira! Kömür fiyatları daha makul görünüyor. Ancak sobalı evlerde yaşayan halkın en yoksul kesimleri için kömür masrafı da katlanılır boyutlarda değil zaten. Ayrıca sobanın sadece bulunduğu odayı ısıtması sebebiyle hem gribe yakalanma riski artıyor hem de sobalı evlerde yaşamak en ufak bir kaçakta hatta kaçak olmasa bile lodoslu havalarda doğrudan ölümlere yol açabiliyor.
Gribe ve soğuk algınlığına yakalanmamak için iyi beslenmek ve bağışıklık sistemini güçlü tutmak da lazım. Ama nerde? Son dönemdeki hayat pahalılığı ile emekçinin alım gücü en çok sebze-meyve ile (sırasıyla yüzde 34 ve yüzde 18) et ürünlerinde (yüzde 14) düştü. Halk beslenemiyor ve her türlü hastalığa karşı zayıf düştüğü gibi gribe yakalandığında da iyileşmesi çok daha güç oluyor.
Sadece insanların hasta olmasının değil, hastalığın yayılmasının sebebi de kapitalist sömürü düzeni. İşçi ve emekçiler balık istifi metrobüslerde, metrolarda, trenlerde ve minibüslerde seyahat ederken hem grip oluyor hem de grip yayıyorlar.
Daha önemlisi, herkes hasta hasta işe gidiyor! Borç harç içinde ay sonunu zor getiren emekçinin bir gün dahi ücret kesintisine tahammülü yok. Kaldı ki Türkiye’de patronlar işçilerin hastalanmasını işten atma gerekçesi yapıyorlar. Hâl böyle olunca Türkiye’nin işçileri dünyanın hastalık nedeniyle en az devamsızlık yapan işçilerini oluşturuyor. Örneğin Almanya’da bir işçi yılda ortalama 18,4 gün devamsızlık yaparken, Türkiye’de bir işçi yılda sadece 3 gün devamsızlık yapıyor. Tabii ki Türkiye’deki işçiler daha sağlıklı olduğu için değil, Alman işçileri sendikaları aracılığıyla iş güvencelerini koruyabilirken Türkiye’nin örgütsüz işçileri patronların insafına terk edilmiş oldukları için.
Emekçi halkımız gripten dolayı değil kapitalist sömürü düzeninden dolayı sürüm sürüm sürünüyor!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Şubat 2020 tarihli 125. sayısında yayınlanmıştır.