Sermaye üniversiteden dışarı! Yaşasın Özgür Emekçiler Üniversitesi!
Üniversiteler, gerek işleyişiyle gerek eğitimiyle sermayenin çıkarlarına uygun bir şekilde dönüşüme uğratılarak serbest piyasanın zincirlerine vurulmuş durumda. Her köşe başına açılan özel üniversiteler, eğitim adı altında ders satan ticarethanelerden farksız. Devlet üniversitelerinde ise özel sektörün etkisi gün geçtikçe artmakta. Bir yandan “üniversite-sanayi işbirliği” adı altında üniversite kaynakları şirketlere akıtılıyor, bilimsel araştırmalar ve eğitim sermayenin ihtiyaçlarına göre şekilleniyor, özel sektör devlet üniversitelerinde cirit atıyor; öbür taraftan devletin okullarında öğrencilerin en temel ihtiyaçları dahi karşılanmıyor. Yemekhaneden yurtlara, öğrencilerin en temel ihtiyaçları cep yakıyor. Üniversitelerde faaliyet yürüten özel işletmeler ise fahiş fiyatlarla sadece parası olanı doyuruyor. Öğrenciler ya okurken çalışmak zorunda kalıyor ya da maddi yetersizlikten dolayı üniversiteyi bırakıyor. İktidarın öve öve bitiremediği, üniversite sayılarıyla böbürlendiği bu sistemin nihayetinde elimizde kalan ise; 15 yılda 10 kat artan, sayısı 1.5 milyonu aşan üniversite mezunu işsiz! Sermayenin üniversiteyi getirdiği hal işte budur. Üniversitelerin bu işleyişinden kazanan sadece bir avuç patrondur. Kaybeden ise emekçi halktır!
Elimizdeki tablo vahim ancak çözülemez değil. Öncelikle, gözlerini emekçi halkın cebine diken, patronların kârı için bilim üreten, ya patronlar ya da patronların işbirlikçileri tarafından yönetilen sermayenin üniversitelerinin yerine emekçi halkın üniversitesi olacak olan Özgür Emekçiler Üniversitesi’nin inşası için kolları sıvamalı, mücadeleyi yükseltmeliyiz!
Özgür Emekçiler Üniversitesi nedir? Üniversite nasıl olmalıdır?
- Barınma, yemek ve ulaşım bir öğrencinin en temel ihtiyaçlarıdır. Devlet bu ihtiyaçları üniversitelerde ücretsiz ve nitelikli bir şekilde karşılamalıdır.
- Özel sermaye ile ilişkili tüm eğitim kurumları, üniversiteler içinde yemek ve ulaşım alanlarında faaliyet yürüten özel işletmeler ve tüm özel yükseköğrenim yurtları kamulaştırılmalıdır.
- 12 Eylül’den bu yana üniversiteleri iktidarın ve sermayenin baskısı altında tutan, sermayenin programını uygulayan YÖK kapatılmalıdır.
- Üniversite, sermayenin çıkarları için değil, emekçi halkın çıkarları için bilim üretmelidir.
- Tüm emekçi çocuklarının koşulsuz, istedikleri alanlarda eğitim görebilme hakkı olmalıdır. Bugün bu hak yalnızca, parasıyla özel okulda istediği bölümü okuyabilen zenginlere aittir.
- Üniversiteler yalnızca belirli bir kesimin yararlanabildiği fildişi kuleler olmaktan çıkmalıdır. Kapitalizmin bilgiden ve eğitimden uzak düşürdüğü yetişkin emekçiler de üniversitelerde, kendi alanlarında üretimin bütününün bilgisinin verilmesinin yanında istedikleri alanda, siyasi kültürel birikimlerini sağlayacak hayat boyu eğitim hakkına sahip olmalıdır.
- Yapılan işin bütününün öğrenilmesi için üretimin kendisiyle yani fabrika, tarla ve işyerleri ile üniversiteler arasında köprüler kurulmalı, üretim ve eğitim kol kola sürmelidir. Yani Politeknik eğitim uygulanmalıdır.
- Politeknik eğitim sayesinde öğrenciler üniversite eğitimlerini işyerlerindeki pratik bilgiyle bütünleştirirken, işçiler ise değişen teoriyi, gelişen teknolojiyi her daim üniversitede alacağı eğitimle takip edebilecektir.
Üniversiteyi şirket, öğrenciyi müşteri gören; üniversiteleri şirketlerin arka bahçesine çeviren, en ufak bir mücadelede üniversite emekçilerinin ve öğrencilerinin karşısına özel güvenliği ve polisi çıkaran YÖK’le ve mevcut üniversite yönetimleri ile ne anlaşabiliriz ne de orta yol bulabiliriz. Mücadelemiz bize bu koşulları dayatanları kovma, ardından emekçi halkın üniversitesini beraber kurma mücadelesidir. Üniversitelerde sermayenin zincirlerini kıracağız, kampüslerin kapılarını şirketlere kapatacak, emekçi halka ardına kadar açacağız!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2019 tarihli 122. sayısında yayınlanmıştır.