Fabrikalardan haberler - Ekim 2019

izmir

"Fabrikalardan Haberler'' köşesinden, farklı sektörlerde çalışan işçi arkadaşlarımızın deneyim ve mücadelelerini aktarmaya devam ediyoruz. 

*****

Patronlardan medet umulmaz, kurtuluşumuz bizim elimizde! - İzmir’den bir petrokimya işçisi

Merhaba, ben sabun üretimi yapan bir fabrikada çalışıyorum. Diğer sektörlere göre bizim sektör aynı zamanda kimyasal maddelere maruz kalındığı için bir nebze daha ağırdır. Bunun haricinde hemen hemen her gün zorunlu mesaiye bırakılıyoruz. İstememe gibi bir lüksümüz yok. İşimizin olduğu ya da hasta olup gelemediğimiz günler fazla mesailerimizden siliniyor. Normal koşullarda bu olması gerekendir. Fakat hayli kurnaz patronlarımız pazar günü çift mesai günlerimizden siliyor gelemediğimiz günleri. Bu da bizim için bir günlük emeğimizin çalınması demek.

Kıdemli işçi ile yeni işe yeni başlayan işçi arasında hiçbir fark yok. Hepimiz asgari ücrete çalışıyoruz. 2 hafta boyunca zorunlu olarak gece vardiyasında çalıştırılıyoruz. Bunun için ekstra bir fark da izin de verilmiyor. Üstüne üstlük gece vardiyasında çalıştığımızda, gece evlerimize bırakılmamız gerekirken patronun belirlediği ortak noktalarda bırakılıyoruz. Ben bir kadın olarak, zaten bunca tacizin tecavüzün olduğu, kadına şiddetin devlet tarafından beslendiği bir dönemde, o saatte evime yürümekten korkuyorum. Bu sıkıntıyı ilettiğimizde işinize gelirse tavrı ile karşılaşıyoruz. Yarın öbür gün başımıza bir sıkıntı gelse bunun hesabını veremezler. Sektörün kendi özelinde zorluğunu bir kenara koyarsak bir de insani olmayan koşullarda çalışmak hepimiz için dayanılmaz bir hale geliyor. Daha önceleri sendikal çalışma yapılmaya çalışılmış fakat patronlar bunu hemen bastırmış. Bu kötü koşullara boynumuzu eğip razı olmamız ancak ve ancak daha fazla bizi sömürmelerine olanak sağlar. Oysa daha önce de denendiği gibi sendikalı olup birlikte mücadele etmeliyiz. Bu koşulları ancak böyle düzeltebiliriz. Bu sefer başarabiliriz.

 

Patronları idare etmek yok örgütlenme zamanı - İzmir’den bir gıda işçisi

Birleşik İşçi Cephesini Kurmaya!

Merhaba, ben gıda imalathanesinde çalışan bir işçiyim. Burada çalışan işçi sayısı 15 kadar. Bu işletme ekonomik krizi fırsata çeviren patronların yeni yatırımlarından bir tanesi. Oldukça yeni olmasına rağmen disiplinsizlik, plansızlık çok fazla. Sürekli bir mesaiye kalma durumumuz var. Bunu da sanki normal çalışma saatimiz bu şekildeymiş gibi yansıtmaya çalışıyorlar. Normalde paydos saatimiz 18.00 iken bir gün 18.30’da çıkıyoruz ve bundan sonra sanki paydos saatimiz 18.30’muş gibi davranmaya başlıyorlar. Maaşlarımız sürekli geç yatıyor. Maaşları sorduğumuzda, yeni açıldık idare edin diyorlar. Bizi banka idare etmiyor, ev sahibi zamanında kirasını istiyor, idare etmiyor. Siz daha fazla kazanacaksınız, kârınıza kâr katacaksınız diye biz yine yoksullukla mücadele ediyoruz. Biz sesimizi çıkarmadığımız sürece bizden hep alıyorlar. Zamanımızı çalıyorlar, paramızı çalıyorlar, emeğimizi çalıyorlar. Kursağımızdaki son lokmaya kadar alan bu asalaklara dur demenin vakti geldi. Bizlerden alacakları bir canımız kaldı ama vermeye niyetimiz yok! Çalıştığımız yerlerde birlik olup bu haksızlıklara geçit vermeyelim. Örgütlenip, birlikte hareket edelim.

 

Mücadele devam etmeli! -Bilecik’ten bir yol işçisi

bilecik

Merhaba yoldaşlar, ben il özel idarede geçici işçi statüsünde çalışan bir işçiyim. Hepimiz ekonomik krizin yol açtığı sorunlarla boğuşuyoruz, geçinmeye çalışıyoruz. Biz geçici işçilerin amacıysa güvenceli çalışabilmek için kadroya geçmek. Bunu yapmak için bazı zamanlar fazla mesai yapmayı gönüllü olarak tercih ediyoruz. Günü geliyor insani olmayan mesailer yapıyoruz. Fakat emeğimizin karşılığını bunlara rağmen alamayabiliyoruz. Çalışma arkadaşlarımın aylardır süren, altında çalıştığımız şirkete açtıkları geriye dönük ödemeleri konu alan dava nihayet sonuçlandı. Karar bizim lehimizde fakat şirket itiraz ederse süreç uzayabilir. Şirket itiraz etmezse zaten hakları olan ödemeleri, emeklerinin karşılıklarını işin peşini bırakmadıkları için almış olacaklar. Yoldaşlar mücadelemizde haklı olduğumuzu düşünüyorsak mücadelenin peşini bırakmamalıyız. Bugünlerde mahkeme kararı da yeterli olmuyor, mücadele kararlılıkla devam etmeli! Bütün direnen işçilere selam olsun!

 

Krize karşı mücadele etmeliyiz! - Bursa Migros depodan bir işçi

migros

Türkiye’de ve Dünyada yaşanan her krizin faturasını emekçilere kesiyorlar. Sebebini hepimiz biliyoruz. Patronlar kâr ederken bizim haklarımız gasp ediliyor, hem de maaşlarımız her geçen gün erimeye devam  ediyor. Ülkeyi yönetenler ise “Kriz, miriz yok” diyor. Ama kendi açıkladıkları enflasyon, işsizlik, faiz, dış borç rakamları bunu yalanlıyor. Madem kriz yok, Neden iğneden ipliğe her şeye ardı ardına zamlar geliyor? Hayat pahalılığı neden artıyor? Madem kriz yok, yılladır gerçek enflasyonu perdeleyen TÜİK rakamları bile neden rekor üstüne rekor kırıyor? Madem kriz yok,  maaşlarımız neden her geçen gün eriyor, yoksulluğumuz neden artıyor? Tam da kışa girerken zamlanan doğalgaz, elektrik faturaları neden hepimizin kabusu haline geliyor. İşin özü bugüne kadar ülkede yaşanan tüm krizlerin, maliyetlerin faturasını bize kesiliyor. Krizi fırsata çevirerek elimizde kalan son haklara da göz koyuyorlar. İşçiyi emekçiyi sürekli olarak baskı altında tutmaya çalışıyorlar. Hiç bir baskı bizi yıldıramaz, emeğimize ekmeğimize sahip çıkacağız.

 

İşsizlik kaderimiz değildir! - Bursa’dan turizm işçisi

bursa turizm

Turizm sezonu kapanıyor. Artık otellere gelen misafir sayıları düştüğü için turizm patronları karlarını korumak için ya otellerini kapatacaklar ya da personel sayısını düşürecekler. Bu durum da biz işçiler için kapanan turizm sezonu yerine işsizlik sezonun açılması anlamına geliyor. Bütün sezon boyunca neredeyse açlık sınırının altında maaşlarla çalışmışken şimdi ise onu bile bulamayacağımız, döneme doğru gidiyoruz. Kumbaramız doluyken açlığa mahkûm kalıyoruz. Yıllarca çalışırken maaşımızdan kesilen işsizlik kesintisini şimdi işsiz kalacağımız dönemde bin bir bahane ile kullanmamıza mani olacaklar. İşsiz kalan işçiler için oluşturulan fon bizim işsizlik dönemizde kullanmamız dışında her şey için kullanıldı. Hatta sezonda çalışırken bize maaş olarak bile ödediler. Ama işsiz kaldığımızda turizm patronlarının askı maskesi bizim bu maaşı almamıza genel olarak gösterdiler. Çünkü biz turizm işçileri resmiyette işsizken çalışıyor olarak gözüküyoruz. İşsiz kalmak bizim kaderimiz değil. Patronların kar hırsının bir sonucudur. Bir sezon boyunca otele kazandırdığımız para ile tüm sene boyunca yaşabiliriz. Kazanılan para bizim yaşamamız için değil. Patronlarını yeni otel açmaları için kullanılıyor. Bu durum böyle gelmiş böyle gider dememek gerekiyor. Kaderimize razı gelmek değil tam tersine bu durumu düzeltmek için mücadele etmeliyiz.

 

Bu yazılar Gerçek gazetesinin Ekim 2019 tarihli 121. sayısında yayınlanmıştır.