Bir insan iyi polis kötü polis oyununu kaç defa yutar?

Anti-emperyalizm mi dediniz? Serseri mayın faşisti Trump ve ABD silah tekeli Lockheed Martin’le mi?

S400 füze sistemlerinin Ankara’daki Mürted (Akıncı) üssüne Rus nakliye uçaklarıyla taşınmaya başlamasının ardından, ABD ilk yaptırım olarak Türkiye’yi F-35 savaş uçağı projesinden çıkartmak üzere harekete geçti. Türkiye şu ana kadar 1,5 milyar dolar harcama yapmış olduğu projeden çıkartıldığında, şu ana kadar yapılmış harcamaya ek olarak proje kapsamında 900 parçanın üretimini yaptığı belirtilen Türk şirketlerinin 9 milyar dolara ulaşan bir kayba uğraması söz konusu. Erdoğan ve AKP yönetiminin imzaladığı sözleşme, uluslararası mahkemeleri devreden çıkarttığı ve ABD’ye fiilen tek yanlı tasarruf imkânı tanıdığı için Türkiye’nin eli kolu bağlanmış vaziyette. ABD’nin CAATSA (ABD’nin “hasımlarıyla yaptırımlar yoluyla mücadele yasası”) kapsamında uygulaması muhtemel yaptırımlar da ABD Temsilciler Meclisi’nden geçtiği için faturanın daha da kabarması olası.

Anti-emperyalizm mi dediniz? Serseri mayın faşisti Trump ve ABD silah tekeli Lockheed Martin’le mi?

S400 füzelerinin teslimatını büyük bir anti-emperyalist zafer olarak göstermek isteyenler, hatta “ABD’nin başına çuval geçirdik” diyenler bile var. Bu palavraları söyleyenler aynı sıklıkla ABD Başkanı Trump’ın suçu Obama’ya atan sözlerini tekrarlıyor ve ABD Başkanı’nın yaptırımlara taraftar olmadığını tekrarlayıp duruyorlar. Bu kesimlerin bir başka dayanağı ise Türkiye’ye F-35 satamayacak olması dolayısıyla durumdan rahatsız olan,   ABD’nin kötü ünlü silah tekeli Lockheed Martin. NATO ve ABD cenahından gelen ve Türkiye’nin ne kadar önemli bir müttefik olduğunu ve Ortadoğu’da nasıl kritik görevler üstlendiğini anlatan haberler de aynı şekilde iktidar medyasının manşetlerini süslüyor. Trump’ın “Hollywood setlerinde bile böylesini bulamazsınız” dediği iktidar da NATO’ya ve Batı emperyalizmine bağlılık beyanları vermekten geri durmuyor. Tüm bunlar ortadayken ve peyderpey gelen S-400 parçaları henüz birleştirilip aktif hale getirilmemişken (Mevlüt Çavuşoğlu’nun barış konuşlandırması sözleriyle S-400’lerin aktifleştirilmeyeceğine dair yaptığı ima hatırlarda duruyor) anti-emperyalist destanlar yazanlar gülünç oluyorlar. 

Katar çözümü mü?

Krizin en az hasarla atlatılması için Trump’a ve Lockheed Martin’e bel bağlayan iktidar acaba kaç defa daha iyi polis kötü polis oyununu yutacak? Trump’ın Türkiye’ye karşı yaptırımları engellemek üzere söylediği sözler dışında attığı somut bir adım yok. Dahası her ne kadar suçu Obama dönemine atsa da Türkiye ile yaşanan S-400 krizi esas olarak Trump’ın görev süresi içinde gerçekleşti. Yine bu dönem içinde Türkiye’nin Patriot talebi olmuştu ve Trump yönetimi altında da bu talebe olumlu yanıt verilmedi. Ancak Trump içim sorun yok: Çünkü bu gerçeklere değil Trump’ın yazdığı senaryoya göre rolünü oynayan figüranlar var karşısında… Bu durumda akla ister istemez Katar çözümü geliyor. Trump’ın, Mısır, Suudi Arabistan ve BAE diktatörleriyle bir araya gelip ellerini kürenin üzerinde birleştirerek savaş dansları yaptığı garip sahne anımsanacaktır. O zirvenin sonucunda Katar’a yönelik son derece ağır ve yoğun bir abluka kararı çıkmıştı. Trump’ın bir parçası olduğuna kuşku olmayan bu kararın ardından ne mi oldu? Katar emiri 12 milyar dolara 72 adet F-15 savaş uçağı satın alarak Trump’ın ve yine kötü ünlü bir Amerikan silah tekeli McDonnell Douglas’ın dostluğunu yeniden kazanarak ablukayı kırmayı başardı. Geçtiğimiz hafta Trump, emir Şeyh Tamim es Sani’nin elini sıkarak onu şöyle taltif ediyordu: “Siz çok değerli bir müttefiksiniz ve bize büyük bir askeri üs ve askeri havalimanı konusunda çok yardımcı oldunuz.”

Doğru tutum ne olmalı?

S-400 füzelerinin gelişi, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinin sorgulanmasına yol açan bir ortam yaratmıştır. Ancak görüldüğü gibi Erdoğan, AKP ve müttefiklerinin izlediği politikanın desteklenmesi sanıldığı gibi emperyalizme karşı mevzilerin güçlenmesine değil anti-emperyalist bilincin sulanmasına ve beklenenin aksine ABD’nin yeni mevziler elde etmesine yol açacaktır. Diğer taraftan S-400’lerin gelişini Amerikan muhalefetinin bakış açısından eleştirmek de son derece yanlıştır. Türkiye’nin Batı emperyalizminden kopuş senaryolarını “demokrasiden kopuş”, “maceracılık” vb. söylemlerle karalamanın hürriyet mücadelesine bir faydası yoktur. “Silahlanmaya hayır” diyerek F-35’ler dolayısıyla Türkiye’ye haksız şekilde yüklenen maliyetleri es geçerek S-400’ün maliyetine dikkat çekmek ve bu paranın emekçi halk için harcanmasını savunmak da boş konuşmaktır. Bugün ABD emperyalizminin Türkiye ekonomisine ödettiği bedelin Amerikan sermayesinin tazminatsız millileştirilmesi (kamulaştırması) ile geri alınmasını savunmadan söylenecek her söz Amerikan muhalefetinin palavralarını tekrarlamaktan ileri gitmez. Biz Türkiye’yi yönetenlerin F-35 projesi ile ilgili mahkemeye gitme hakkından kendi imzalarıyla feragat ettiği ortaya çıkınca derhal şunları yazmıştık:  “İşçi emekçi hükümeti elbette 1,5 milyar doları ABD ve öteki NATO emperyalistlerine bırakmayacaktır. Bu parayı geri almanın sayısız yolu vardır. Bir tanesini hemen önerelim: Ford fabrikası Borsa İstanbul’un en değerli 14. şirketidir. Piyasa değeri 3,3 milyar dolardır. Koç ile Ford bu şirkette eşit hisse sahibidir. İşçi emekçi hükümeti bu şirketin varlıklarını karşılıksız millileştirir. Böylece 1,5 milyar lirasını emperyalistlerden geri almış olur. Artık Trump Ford’un zararını tazmin eder mi, bu karşılıksız millileştirmenin bedelini kim öder o Amerikalıların düşüneceği bir şey. Bu durumda 1,5 milyar üzerine soğuk su içecek olan biz değil, emperyalistler olur.” (S400 ve F35 açmazı: Kaporanın üstüne soğuk su içmek mi? Emperyalist zincirleri kırmak mı? Başlıklı yazının tamamı şu linkten okunabilir: https://gercekgazetesi.net/karsi-manset/s400-ve-f35-acmazi-kaporanin-ustune-soguk-su-icmek-mi-emperyalist-zincirleri-kirmak-mi)

Her zaman söylediğimiz gibi Amerikan tehdidi içerdedir. Ekonominin damarlarında dolaşan dolar zehri füzelerle temizlenmez, İncirlik ve Kürecik başta olmak üzere ülkede bulunan Amerikan askerleri füzelerle kovulmaz. Daha yeni NATO için hazırlanmış olan ama sonra sırları açıkladığı için hasıraltı edilen bir rapor, İncirlik’te 50 adet nükleer başlık bulundurulduğunu ifşa etti. Türkiye halkının, nükleer bir savaşta,üstelik kendi iradesi dışında, hedef olmasına karşı çıkmadan Amerikan tehdidi ile nasıl uğraşacaksınız? Üsleri kapatmak ve NATO’dan çıkmak için herhangi bir silah değil sadece anti-emperyalist bir irade gereklidir. Bunlar mutlaka yapılmalıdır ve bunun için işçi ve emekçi halkın anti-emperyalist seferberliği binlerce füzeden daha etkili bir gücü yaratacaktır.