Metal sektöründe bir garip protokol
Metal sektöründe yer alan iki işçi sendikası Türk-İş’e bağlı Türk Metal ve DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş “Diyalog ve İşbirliği’ne Dair Ortak Anlaşma” başlıklı bir protokole imza attı. Uluslararası sanayi sektörleri sendikalarının çatı örgütü olan IndusrtiALL’un koordinasyonunda iki sendikanın genel başkanlarının bir araya gelerek imza altına aldığı protokol özetle, sendikal uyuşmazlıklarda diyalog mekanizmalarının işletilmesini ve IndustriALL’un bir üst merci olarak kabul edilmesini öngörüyor. Protokolle ilgili fazlaca iyimser yorumlar söz konusu. Ancak yakından bakıldığında bu kadar iyimser olmak için son derece erken olduğunu söylemek mümkün.
Bu protokol somut olarak Türk Metal’in yararına olmuştur. Eğer Birleşik Metal bu protokol dolayısıyla olası bir MESS ihanetinde Türk Metal’in örgütlü olduğu fabrikalardan gelecek çağrılara kulak tıkayacaksa, daha da kötüsü şimdiden MESS sözleşmelerini geçiştirmek, Türk Metal’i zorlayarak değil, bu sefer onunla diyalog ve iş birliği içinde aynı sözleşmeyi imzalama gibi bir beklenti ve ruh hali içerisine girmişse vah ki ne vah! O takdirde bu protokol tarihe en hafif deyimle bir utanç belgesi olarak geçecektir!
Metal sektöründe yer alan iki işçi sendikası Türk-İş’e bağlı Türk Metal ve DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş “Diyalog ve İşbirliği’ne Dair Ortak Anlaşma” başlıklı bir protokole imza attı. Uluslararası sanayi sektörleri sendikalarının çatı örgütü olan IndusrtiALL’un koordinasyonunda iki sendikanın genel başkanlarının bir araya gelerek imza altına aldığı protokol özetle, sendikal uyuşmazlıklarda diyalog mekanizmalarının işletilmesini ve IndustriALL’un bir üst merci olarak kabul edilmesini öngörüyor.
Protokolle ilgili fazlaca iyimser yorumlar söz konusu. Birgün’de protokolü “tarihi anlaşma” olarak tanımlayan Aziz Çelik’in yorumu bunlardan birisi. Özellikle sendikal özgürlükler açısından son derece önemli olan “sendikal yetkide referandum” yönteminin adının geçmesi bu iyimserliğin esas sebebi olarak gözüküyor. Ancak yakından bakıldığında bu kadar iyimser olmak için son derece erken olduğunu söylemek mümkün.
Türk Metal atıldığı yere geri dönüyor
Her şeyden önce protokolün somut sonuçlarının neler olacağını ve nasıl uygulanacağını görmek gerekir. İlk etapta protokolün tek somut sonucu olmuştur. Bu da Türk Metal’in neredeyse 40 yıldır dışlandığı uluslararası sendikal harekete yeniden meşru bir sendika olarak kabul edilmesidir. Türk Metal, 12 Eylül askeri darbesinin ardından işçi düşmanı cuntayı desteklemesi ve uyarılara rağmen bu tavrını sürdürmesi dolayısıyla 1982 yılında Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu’ndan atılmıştı. Son yıllarda IndustriALL’a tekrardan üye olmaya çalışarak uluslararası meşruiyet kazanmaya çalışan Türk Metal’e karşı Birleşik Metal’in itirazları söz konusuydu ve bu başvuru bir türlü sonuçlanmıyordu.
MESS ortağı Türk Metal sözünü kime karşı tutar?
Türk Metal, IndustriALL kapısından bir protokolle girmiştir girmesine… Peki şimdi protokolün başlığında olduğu gibi Birleşik Metal’le iş birliği yapmasını mı beklemeliyiz? Protokolde iki sendikanın işverene karşı dayanışma içinde olması gerektiği yazıyor. Peki Türk Metal’in patron örgütü MESS’le iş birliğinin ötesinde ticari ortak olan durumunda bir değişme var mı? MESS’le birlikte AB projesi kapsamında iki ortak Anonim Şirket kuran, beraber otel işleten ve ortak eğitimler düzenleyen Türk Metal sizce ortağına karşı rakibiyle iş birliği yapar mı? Kaldı ki Türk Metal, internet sitesinden ve tüm mecralarından IndustriALL üyeliğini bangır bangır duyururken imzalanan protokolden tek satırla dahi bahsetmemektedir. Birleşik Metal internet sitesinden Pevrul Kavlak ve Adnan Serdaroğlu’nun IndustriALL temsilcileriyle birlikte çektirdiği fotoğrafı baş sayfaya koyarken, Türk Metal, Pevrul Kavlak’ın portre fotoğrafıyla birlikte tarihi önemdeki IndustriALL üyeliğini kutlamaktadır. Bu sendikanın protokolü nasıl gördüğünün en açık kanıtlarından biri budur.
Referandum maddesinin altı boş
Bir an için Türk Metal’in anlaşmaya uyacağını düşünsek bile durum yine iyimser olmaya elverişli değil. Zira yakından bakıldığında “tarihi önemde” olduğu söylenen referandum maddesinin içinin büyük oranda boş olduğu görülecektir. Referandum, sadece sendikasız ve toplu sözleşmesi olmayan iş yerleri için öngörülmüştür. Örnek vermek gerekirse sendikasız bir fabrikada her iki sendika da işçileri örgütlemeye başlıyor ve sonunda yetkinin kimde olacağını belirlemek için her iki sendika da IndustriALL gözetiminde gizli oy açık sayım usulüyle yapılacak referanduma razı olmayı peşinen kabul ediyor. İyi de siz istediğiniz kadar referandum yapın, Türkiye’de yetki Çalışma Bakanlığı tarafından tespit ediliyor. Sendikaların kendileri için bağlayıcı olduğunu kabul ettikleri referandumun patron için hiçbir yasal bağlayıcılığı yok! Her iki sendika bir olup fiilen ve üretimden gelen gücünü kullanarak referandum sonucunu patrona dayatır o başka. Ama kendi örgütlü olduğu fabrikalarda bile mücadeleden köşe bucak kaçan Türk Metal bürokratlarının rakip sendikanın örgütlenmesi pahasına ve sırf sendikal demokrasi kazansın diye patronlara karşı mücadele edeceğini mi düşünüyorsunuz? Öyleyse iyi uykular ve tatlı rüyalar…
Bu protokol 2015’ten önce imzalansaydı fiili metal grevlerine etkisi olur muydu?
Ancak daha önemli bir şey var. O da bu protokolün zımnen sendikaların birbirlerinin örgütlülüğünün olduğu iş yerlerine karışmamasını öngörmesidir. Oysa esas mesele budur. 2015’teki büyük metal grevlerini tetikleyen süreç Türk Metal’in MESS sözleşmelerinde işçileri satması sonucunda başlayan isyandır. Eğer protokol, 2015’ten önce imzalansaydı, fiili grevler ve işgaller eşliğinde Türk Metal’den istifa eden ve bir kısmı Birleşik Metal’e geçen işçiler için hiçbir şey ifade etmeyecekti. Tüm bu fabrikalarda Türk Metal yetkili sendika olduğundan ve toplu sözleşme yapıldığından referandum talebi protokolün dışında kalacaktı. Daha da ileri gidebiliriz. Bursa’da Renault fabrikasında Türk Metal’den istifa eden ve Birleşik Metal’e geçen binlerce işçi, Türk Metal sarı sendikadır, sendikal tercihimize saygı duyulsun diyerek başta Renault’nun merkez fabrikalarında örgütlü CGT sendikası olmak üzere uluslararası sendikalar nezdinde girişimlerde bulunmuştu. Bu protokol o zaman imzalanmış olsa Renault işçileri kötü ünlü bir sarı sendikayla değil bir IndustriALL üyesi olarak Birleşik Metal’le aynı statüye sahip bir sendikayla muhatap olacaklardı.
Protokolün yaklaşan MESS sözleşmelerine etkisi ne olur?
Şimdi tüm bunları yaklaşan MESS sözleşmeleri bağlamında bir kez daha düşünelim. MESS’in ortağı Türk Metal olası bir satış sözleşmesine imza attığında, bir kez daha Türk Metal üyeleri isyan ettiğinde ve mesela DİSK’e geçmek istediğinde bu protokol olumlu değil olumsuz bir işlev görecektir. Birleşik Metal bu fabrikalarda örgütlenmek istese protokolde hiçbir bağlayıcı dayanak bulamayacaktır. Tam tersine Türk Metal ve onun vasıtasıyla MESS, IndustriALL üyeliğini işçinin isyanına karşı bir barikat olarak sonuna kadar kullanacaktır.
Özetle protokolün içi boştur, somut olarak Türk Metal’in yararına olmuştur. Eğer Birleşik Metal bu protokol dolayısıyla olası bir MESS ihanetinde Türk Metal’in örgütlü olduğu fabrikalardan gelecek çağrılara kulak tıkayacaksa, daha da kötüsü şimdiden MESS sözleşmelerini geçiştirmek, Türk Metal’i zorlayarak değil, bu sefer onunla diyalog ve iş birliği içinde aynı sözleşmeyi imzalama gibi bir beklenti ve ruh hali içerisine girmişse vah ki ne vah! O takdirde bu protokol tarihe en hafif deyimle bir utanç belgesi olarak geçecektir!
Metal işçisi tabanda örgütlen ve sendikanı denetle!
İş yine başa düşmüştür, düğümü çözecek olan bir kez daha metal işçisinin kendisidir. MESS sözleşmelerinde masaya işçinin yumruğu inmelidir. Bunun için hangi sendikanın örgütlü olduğu fark etmeksizin tüm MESS kapsamındaki fabrikalarda işçiler taban örgütlerini kurmak zorundadır. Her türlü temsilcilik ve sözcülük mekanizmasını, işçilerin iradesini yansıtacak şekilde zorlamak bu fabrikalardaki öncü işçilerin baş vazifesidir. MESS sözleşmelerine ekonomik kriz ortamında gidiliyor. Patronlar, faturayı işçiye ödetmek için bildik yöntemlerin hepsini kullanacaklar. Ancak artık metal işçileri de tecrübelidir. Geçmişe oranla çok daha bilinçlidir. Eğer metal işçisi sözleşme sürecine örgütlü ve kararlı şekilde girerse, sendikalarını işçinin iradesi doğrultusunda denetler ve yönlendirirse krizin faturasını, bu faturayı yaratan kapitalistlere ödetecektir!
METAL İŞÇİSİNİN SESİ