Chen Solar işçisi sözleşmeyi mücadeleyle kazandı! Bu daha başlangıç!
Tuzla’da bulunan ve güneş panelleri üreten Chen Solar fabrikasında işçiler zorlu bir örgütlenme mücadelesinin sonucunda sendikalı olmayı başarmış ve patronu toplu sözleşme masasına oturtmuştu. Toplu sözleşme görüşmeleri çetin pazarlıkların sonucunda 15 Ocak itibariyle sonuçlandı. Ücretlerde ikramiye ile birlikte ortalama yüzde 32 artış sağlayan, daha önce olmayan bayram, izin, yakacak, doğum, evlenme, öğrenim, çocuk, ayakkabı yardımları, Ramazan erzakı, gece zammı, fabrika içinde bir saatlik sendikal eğitim haklarını alan, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ücretli izin hakkı elde edilen sözleşme emsallerine göre başarılı ve işçileri tatmin eden bir sözleşme olarak uygulamaya geçti.
En stratejik kazanım fabrikada ve mesai saatlerinde eğitim hakkı
Sözleşmenin en önemli maddelerinden bir ise her ay mesai saatleri içinde bir saatlik eğitim hakkının elde edilmesi oldu. Bu madde geçtiğimiz yıl Birleşik Metal-İş Gebze Şubesi kongresinde Selçuk Çifci başkanlığında yönetime gelen anlayış tarafından tüm sözleşmelere konmaya başladı. Sendikal eğitimlerin düzenli olarak, mesai saatleri içinde ve fabrikalarda yapılması, DİP ve Metal İşçisinin Sesi tarafından da uzun süredir savunulmaktaydı. Tüm işçileri kapsayan ve fabrikada yapılan eğitimler, sendikal mücadele içinde toplu sözleşmeleri amaç olarak değil sınıf bilincinin gelişimi sürecinde birer araç olarak gören sınıf sendikacılığı yönelişinin bir gereğidir.
Chen Solar işçisi örgütlendi asgari ücreti mazide bıraktı
Toplu sözleşmeleri sadece zam oranlarına bakıp iyi ya da kötü olarak değerlendirmek, kerteriz noktasını sadece emsal fabrikalara göre belirlemek yanıltıcı olabilir. Sonuçta mevcut koşullarda en iyi zam oranını dahi alsanız, işçinin alın terinin karşılığını elde etmeniz olanaksızdır. Hele ki Türkiye’nin koşullarında konuştuğumuz rakamlar yoksulluk sınırının çok altındaki ücretlerdir. Örneğin Chen Solar’da yeni toplu sözleşme ile birlikte işçilerin ortalama aylık geliri 3.500 seviyesine gelmiştir. Bir açıdan bakarsanız işçiler örgütlenerek devletin asgari ücret zammının üzerine çıkmış, durumlarını iyileştirmiş, sosyal haklar elde etmiştir. Yine özellikle saat ücretlerinin ilk sözleşmeyle bölgedeki diğer örgütlü fabrikaların seviyesine yaklaşması çok önemlidir. Zira artık değer sömürüsünün merkezinde saat ücretleri vardır ve bu ücretlerde elde edilen kazanımlar her yeni sözleşmede işçinin biriktirerek büyüteceği kazanımların temelini oluşturur. Parayla ölçülmeyen ama günlük çalışma koşulları açısından her dakikası önemli olan mola haklarını da buna ekleyebiliriz. Ancak diğer bir açıdan gelinen yeri değerlendirirsek, açlık sınırının 2,600 lira; yoksulluk sınırının 8,450 lira olduğu bir ortamda bu rakamların işçinin hakkı olduğunu söyleyebilir miyiz? Elbette ki hayır. O yüzden bu sözleşmenin kıymetini bugüne bakarak değil geleceğe bakarak görebiliriz.
Toplu sözleşmeyi nasıl değerlendirmeliyiz?
Bugün Chen Solar fabrikasında, bir ilk sözleşme olduğunu düşünerek ve başka emsallerine bakarak iyi bir sözleşme diyorsak bu bir yönüyle de işçi sınıfımızın örgütlülük seviyesinin ne kadar geride olduğunu gösterir. Evet mücadelenin en doğrudan, en sert kısmı fabrikada yaşanmıştır. Chen Solar’da örgütlenen işçiler yetkiyi aldığında patronun son dönemin moda sendikasızlaştırma aracına dönüşen ücretsiz izin saldırısıyla karşı karşıya kalmıştır. Bu saldırıya tam bir birlik içinde üretimi durdurarak cevap verilmiştir. Kardeş fabrika diyebileceğimiz aynı şirket bünyesindeki HT Solar fabrikası işçileri dayanışma için ayağa kalkmıştır. İşçinin üretimden gelen gücü ve dayanışması patronu caydırmış, toplu sözleşme masası kurulmuş ve sonunda haklar alınmıştır. Ancak sonuçta tüm bu mücadeleler ezici çoğunluğu asgari ücretle çalıştırılan, örgütsüz bir işçi sınıfı olgusunun belirlediği bir emek gücü piyasası koşullarında gerçekleşmiştir. Bunu aklımızdan çıkartmamalıyız. İşçiler, ücretlerini gerçekten insanca geçinebilecekleri bir noktaya yaklaştırmak istiyorlarsa mutlaka fabrikanın ötesinde de var olan, çok daha geniş ve kapsayıcı sınıf mücadelesinin bir parçası olduklarının bilincine varmalılar.
Bu daha başlangıç
İşte bu bilincin oluşmasında fabrika içinde, mesai saatleri içinde yapılacak eğitimler çok büyük önem taşıyor. Aynı şekilde 8 Mart’ta ve 3 Aralık'ta elde edilen kazanımlar da her şeyden önce bir bilinçlenme vesilesi ve kazanımı olarak görülmeli. Özellikle emekçi kadınların yoğun olarak çalıştığı bu fabrikada, en zor zamanlarda iradelerini ortaya koyan ve öne çıkanlar yine emekçi kadınlar oldu. Şimdi bu öne çıkışın gereği olarak bir kadın işçi temsilcilik vazifesini üstlenmiş durumdadır. Ancak fabrikalarda erkek egemenliğinin bin bir çeşidine karşı mücadelenin, işçinin kendi içinde erkek işçilerin bu konuda bilinçlenmesinin ve eğitilmesinin ne kadar zorlu bir süreç olduğunu biliyoruz. Chen Solar işçileri sendikaya üye olmakla, aidat ödeyip karşılığında sendikacılık hizmeti aldıkları bir ticari ilişki içinde olmadıklarını, sendikalı olmanın aynı zamanda sendikaya sahip çıkmak ve denetlemekle beraber yürümesi gerektiğini mücadele içerisinde daha da çok kavrayacaklar. Bilinçlenen işçi sadece patrona karşı haklarını korumaz, sendika temsilcisini, şube yönetimini, genel merkezini de denetler, gerektiğinde onlardan hesap sorar. Bu patronlara karşı sınıf mücadelesini güçlendirecek, sendikaları sınıf örgütleri olarak yetkinleştirecek ve gelecekte daha iyi sözleşmeler almanın da yolunu açacak bir denetim, örgütlenme ve bilinçlenme sürecidir. Denebilir ki Chen Solar işçileri sendikaya üye olmuşlardır ama örgütlenme sürmektedir.
Sınıf mücadelesi mevzilerini güçlendirelim
Chen Solar şimdiden işçi sınıfının Gebze’de elde ettiği bir mücadele mevzisi olmuştur. Bu mevzi korunmalı, güçlendirilmeli yeni örgütlenen fabrikalarla tahkim edilmelidir. Toplu sözleşmelerle işçi sınıfının elde ettiği, sömürü oranını bir nebze olsun azaltmaktır. Sömürüyü ortadan kaldırmak ise fabrikalar bankalar devletin, devlet işçinin olduğunda mümkün olacaktır. Bu da sınıf mücadelesinin mutlaka siyasallaşması gerektiğini bize gösterir. Devrimci İşçi Partisi’nin varlık nedeni budur ve bu yüzden sınıf içinde mevzilenmek, öncü işçileri örgütlemek DİP’in stratejik yönelişidir.