Başyazı: Siz daha az kâr edin! Biz işimizden ve ekmeğimizden vazgeçmiyoruz!
Patronlar krizin faturasını işten çıkarmalarla işçilere kesmeye başladı. Hemen hepsi doların artışından ve maliyetlerin yükselmesinden bahsediyor. Ama dolarla maaş alan tek bir işçi yok! Ekonominin kötüye gittiğinden, satışların ve siparişlerin kesildiğinden yakınıyorlar. Ama kâr rekorları kırarken işçiyi görmüyorlardı! İşçiler gece gündüz çalışıp ay sonunu getiremezken, oturduğu yerden servetlerine servet katan patronlar “ama biz risk alıyoruz” diyordu… Bedeli olmayan risk olur mu?
Öldük, bittik, mahvolduk diyen patronlar yalan söylüyorlar. Öldükleri bittikleri yok. Dertleri kârlarını korumaktır. Defterleri açın! Ticari sır perdesinin arkasında çevirdiğiniz dolaplar ortaya dökülsün. Patronun işçinin ücretini geciktirdiği her gün için, banka hesaplarındaki dolarlar, avrolar ne kadar değer kazanmış ortaya çıksın! “Çaremiz kalmadı, işçi çıkartmamız lazım” diyen patronun, daha az işçiyi daha çok çalıştırarak ne kadar kâr etmeyi planladığını herkes görsün!
İşçiler, burası benim fabrikam istediğimi atarım diyen patrona o fabrikanın her köşesinde kendi emeklerinin olduğunu hatırlatacaktır. Sadece o fabrikalar değil patronların banka hesaplarından lüks arabalarına, yatlarına, katlarına kadar her şey emeğin sömürüsüyle elde edilmiştir. İşçi insan kaynaklarından kağıdını alıp güvenlik eşliğinde boynu bükük fabrikanın kapısından çıkarken, patron onun emeğiyle aldığı lüks makam arabasına binerek evine dönemez! Böyle bir dünya yoktur! Böyle gelmişse de böyle gitmeyecektir!
Siparişler kesilir, satışlar azalır, maliyetler artar. Bunlar olur. Ancak bu sorunların bin tane farklı çözümü bulunabilir. İşçilerin ücretlerinde kesintiye gitmek, ücretsiz izinler ve nihayet işçi çıkartmak bu çözümler arasında değildir. Bunlar çözüm değil gasptır! İşçi çıkartmak yasaklanmalıdır!
Gerçekten bir fabrika ya da işyeri battı mı… İşçinin ücretini kesmeden, işçi çıkartma yapmadan fabrikayı açık tutamıyorsa, orada işi olmayan patronun kendisidir. Böyle bir durumda fabrika ya da işyeri devlet tarafından karşılıksız olarak kamulaştırılmalıdır. İşçi denetiminde üretime devam etmelidir!
İşçi ve emekçiler bilinçlenmeli ve örgütlenmelidir. İşçi çıkartma dayatması geldiğinde piyangonun kime vuracağını beklememelidir. “Her koyun kendi bacağından asılır” yok! İşçi sınıfı, işten çıkartma dayatmasıyla gelen patrona “ya hep beraber ya hiçbirimiz” diyerek masaya yumruğunu vuracaktır: “Siz daha az kâr edin! Biz işimizden ve ekmeğimizden vazgeçmiyoruz!”
Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2018 tarihli 108. sayısında yayınlanmıştır.