Çorlu'da ekmek ve hürriyet için 1 Mayıs'a çağrısı
Devrimci İşçi Partisi, Çorlu'da "Ekmek ve hürriyet için 1 Mayıs'a!" şiarıyla Türkiye'nin bugün içinden geçmekte olduğu sürecin değerlendirildiği ve işçi sınıfının yaşadığı sorunlarla bu sürecin nasıl iç içe geçtiğinin tartışıldığı bir etkinlik düzenledi. Etkinliğe DİP Genel Başkanı Sungur Savran konuşmacı olarak katıldı.
Sungur Savran konuşmasına, Çorlu'da DİP'in inşasında çok büyük emeği olan, bir öncü işçi kadın olarak en öne çıkan Sevda Alyakut yoldaşımızı ve ondan sadece altı ay önce yitirdiğimiz DİP Merkez Komitesi üyesi Atlen Yıldırım yoldaşımızı anarak başladı. Konuşmasına Erdoğan ve Bahçeli'nin adeta bir danışıklı dövüş halinde 24 Haziran'da erken seçim ilan edilmesine değindi. Erdoğan'ın ne zaman kendisine sorulsa her seferinde erken seçim olmayacağını söylediğini, bunun halkın gözünün içine baka baka halktan gerçekleri saklamak olduğunu ifade etti. Devrimci İşçi Partisi'nin bugün içinde yaşadığımız dönemi bir istibdad dönemi olarak tanımladığını, Erdoğan ve AKP'nin, Abdülhamid'e duyduğu büyük hayranlık karşısında, onun döneminin adının istibdad olduğunu, bugünün baskıcı rejiminin de bir istibdad dönemi olduğunu vurguladı. Abdülhamid'in istibdadının 1908 Hürriyet devrimi ile birlikte sona erdirildiğini, hürriyet şiarıyla birlikte yükselen o devrimin başta işçi ve emekçiler olmak üzere bu topraklarının halklarının eseri olduğunu söyledi. Bugün de mücadelenin istibdad ve hürriyet arasındaki bir mücadele şeklinde yaşandığını belirtti. İstibdad rejiminin de esas olarak işçi sınıfının köleleştirmek amacıyla kullanıldığını vurguladı. İstibdadın bir aracı olarak OHAL'in asıl işçi sınıfı ve emekçilere karşı uygulandığına, Erdoğan'ın kendi ağzıyla bunu patronlara defalarca söylediğine işaret etti. Erdoğan ve AKP'nin emperyalizm karşıtlığının ikiyüzlülüğünü, metal işçilerinin grevinin yasaklanması ve greve çıkacak fabrikaların neredeyse tamamının emperyalist şirketler olmasına, OHAL'in emperyalistlerin çıkarlarını korumak için bu toprakların işçilerine karşı uygulanmasına dikkat çekerek teşhir etti. İşçi sınıfının ne kendi çıkarlarını savunmak için ne de AKP'yi iktidardan düşürmek için öteki düzen partilerinden medet umulamayacağını söyledi. Erdoğan'ın en sıkıştığı anlarda, Gezi ile başlayan halk isyanında, 17-25 Aralık sürecinde ve 7 Haziran'da bunun defalarca kanıtlandığını belirtti. İşçi sınıfının bugünden bütün düzen partilerinden bağımsız şekilde, kendi sınıf partisinde mevzilenerek, örgütlenerek ancak bugünkü istibdad rejimine son verebileceğini, o nedenle ekmek ve hürriyet mücadelesinin iç içe geçtiğini anlattı. Sungur Savran konuşmasını bu mücadeleyi yükseltmek, işçi sınıfının gücünü göstermek için 1 Mayıs'ı en güçlü şekilde örgütleme çağrısıyla bitirdi.
Sungur Savran'ın konuşmasının ardından çeşitli fabrikalardan yoldaşlarımız, işçi arkadaşlarımız fabrikalarında yaşadıkları sorunları anlattılar. İşçilerin büyük bir hoşnutsuzluk içinde olduğunu, şimdi büyük mücadelelere girişmese de başka yerlerde yaşanan mücadelelerden etkilendiklerini, bir kıvılcım beklediklerini aktardılar. İşçi sınıfının üzerindeki büyük ekonomik baskı nedeniyle, fazla mesai ücretleri ile ay sonunu getirme çabası içinde hürriyetinden de mahrum olduğuna değindiler. Kamu emekçisi yoldaşlarımız ise, kendi koşullarının fabrika işçilerinin koşullarıyla benzerliğine vurgu yaparak, işçi sınıfının birlik içinde ve kendi partisinde örgütlenmesinin gerekliliğini vurguladılar. İşsizler ordusunun, güvencesiz çalışmanın bütün işçilerin çalışma ve yaşam koşullarını aşağıya çektiğine değindiler. Etkinlik uzun ve verimli tartışmaların ardından 1 Mayıs'ı güçlü bir şekilde örgütleme çağrıları ile sona erdi.