İstibdada karşı 1 Mayıs coşkusunu ileri taşıyalım!
1 Mayıs'ta "Kahrolsun istibdad, yaşasın hürriyet" şiarıyla meydanlardaydık. Ancak istibdada karşı mücadelede yapılacaklar daha yeni başlıyor. 1 Mayıs, bizi her daim düzenin sularına çekmeye çalışan, mücadelenin karşısına engeller koyan basiretsiz burjuva muhalefetinden bağımsız olarak referandumdan sonra istibdada karşı sözümüzü söylemenin, yumruğumuzu vurmanın ilk adımıydı.
Burjuva muhalefetinden bağımsız diyoruz çünkü onlar daha şimdiden, halkın gözünde meşru olmayan referandum sonuçlarını kabullenmişe benziyorlar, hızlıca 2019 cumhurbaşkanlığı seçimlerini gündeme alıyorlar. Bizim meşru olmayanı halka kabul ettirmeye çalışanlarla işimiz yok. Her fırsatta bizi sindirmek, bastırmak, yok etmek için uğraşan, yıllarca çetin mücadelelerle kazandığımız hakları söküp almaya çalışanlarla bizleri uzlaştırmaya çalışan, adeta “uslu” durmamızı tembihleyen düzenin bekçileriyle işimiz yok. Hatta mücadelemiz aynı zamanda onlara karşı da olmalıdır ki istibdadı ve onu yaratan kapitalist düzeni topyekûn yenebilelim.
Burjuva muhalefetine eklemlenmeye değil işçi sınıfının ve gençliğin birliğine!
Düzene eklemlenmeden yürütülecek mücadele ise ancak ülkenin ezici çoğunluğuna yani işçi sınıfının gücüne dayanarak olur. Gençlik, hem zaten çalışan veya işsiz kesimiyle hem de geleceğin emekçileri olan öğrencileriyle, işçi sınıfının kaderini paylaşıyor. Çünkü kıdem tazminatının gaspı, güvencesizlik, hayat pahalılığı gençliğin de sorunu. Her türlü talebinin bastırılması, özgürlüklerin kısıtlanması gençliğin de sorunu. Zaten zar zor okumaya çalışan öğrenciler hayat boyu kampüslerde olmayacak, her geçen gün yeni baskılarla karşı karşıya kalacak.
O halde tek çözüm işçi sınıfı ile birlikte istibdada ve düzenin tüm bekçilerine karşı, kaderi ortak olanların, ülkenin ezici çoğunluğunun birlikte mücadelesinde yatıyor. 1 Mayıs coşkusunu daha da ileri taşımak için omuz omuza, ileriye!
DİP'li Öğrenciler Ankara
Gençliğin coşkusu 1 Mayıs alanlarında
Biliniyor ki kıdem tazminatı gaspı, zorunlu BES gibi patronların binbir çeşit ayak oyunu belki de en çok geleceği belirsiz olan genç işçileri alakadar etmekte. Ekonomik kısmı bir kenara bırakalım. Sermayenin ülkeyi içine sokmakta olduğu savaşın faturası da gençlere, genç işçilere kesilecektir. Bu sebeple, sermayenin savaşına asker, patronlara köle olmak istemeyen genç işçiler alanların çoğunluğunu oluşturdu.
Öğrenciler safında, işçinin yanında!
TÜİK’in güncel verilerine göre genç işsizlik %20’yi aşmış durumda ve her geçen yıl artmakta. Üniversite öğrencileri ise gelecekteki geleceksizliği görüyor. Birçoğu mezun olduktan sonra kamu emekçisi olarak istihdam edilecek. Fakat kamu emekçisinin iş güvencesini kapsayan 657’ye de göz dikilmiş durumda. Öğrenciler farkında ki yarının mücadelesi bugünden başlıyor.
Ne kazandıysak alanlarda kazandık
OHAL şartlarında kutladığımız 1 Mayıs’ta sesimizi yükselttik. Buradan aldığımız enerjiyi bütün bir yıla yaymak ve günbegün patronlara ve istibdada karşı mücadelemize aktarmak bir görev niteliği kazanmıştır. Kıdem tazminatının gaspına, kamu emekçisinin iş güvencesine göz dikilmesine, hocalarımızın hukuksuzluklarla ihraç edilmesine, emperyalistlerin çıkarları uğruna cephelere sürülmemize karşı örgütlediğimiz mücadeleyi yükseltelim. Ne kazandıysak alanlarda, mücadeleyle kazandık!
DİP'li Öğrenciler Eskişehir
Üniversiteler faşizme mezar olacak!
3 Mayıs’ta İstanbul’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Bomonti Kampüsünde kendilerine MSGSÜ Milliyetçileri diyen ve bir süredir okuldaki devrimci öğrencileri tehdit ve taciz eden faşist grup, Türkçülük günü adı altında etkinlik yapmak istedi. MSGSÜ öğrencileri olarak okulumuzda faşist çeteye geçit vermedik. Gruba müdahalemiz sonucunda faşistler, çevik kuvvet koruması altında okuldan kovuldu. Ertesi gün okulda 6 Mayıs’ta idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan başta olmak üzere tüm devrim şehitlerini andık ve geçmişte de emperyalizme biat eden, iktidarın koltuk değneği olan faşistlere karşı mücadeleyi yükselteceğimizi ilan ettik.
Türkiye’nin pek çok üniversitesinde faşistler üniversite yönetimi, ÖGB ve polis ile açıkça işbirliği içerisinde istibdada, emperyalizme karşı mücadele edenleri hedef almaya devam ediyor. İktidar kampüslerde faşistlerin önünü açarak kendisine karşı duranları bastırmak istiyor. Hem faşistlerle işbirliği yapan iktidar, hem faşist çeteler bilsin ki; gençlik faşist saldırılar karşısında yılmayacak! Biz bulunduğumuz her alanda faşistlerin karşısında duracağız, faşist çeteleri üniversitelere sokmayacağız!
DİP'li Öğrenciler MSGSÜ
İTÜ’de 3. kattan düşen taşeron temizlik işçisi Murat Danacı hayatını kaybetti
5 Mayıs günü İTÜ’de Elektrik Elektronik Binası arka cephesinde cam silerken 3. kattan düşüp ağır yaralanan Murat Danacı isimli taşeron temizlik işçisi kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
İşçinin, belindeki güvenlik halatını bağlamak için uzandığı sırada metal dış iskelet ile bina arasındaki ciddi boyuttaki boşluktan düştüğü haberini aldık. Söz konusu metal iskelet ile bina arasındaki mesafe fotoğraflardan da gördüğümüz üzere bir kol boyundan bile daha uzun. İTÜ İş Güvenliği Kulübü olarak durumun ciddiyetinin farkındayız ve peşini bırakmayacağız. Alınmayan iş güvenliği önlemlerinin, işçilerin iş güvenliğini dikkate almayan tasarımların sorumlularının cezalandırılması, yeni iş kazalarının ve cinayetlerinin yaşanmaması için meselenin peşini bırakmayacağız.
Taşeron kaldırılsın, iş güvenlik önlemleri sendikalar ve meslek odaları tarafından yapılsın, iş cinayetleri dursun!
İTÜ İş Güvenliği Kulübü
Bu yazılar Gerçek gazetesinin Mayıs 2017 tarihli 92. sayısında yayınlanmıştır.