Burjuva medyası hep bir ağızdan iyi bilirdik dedi! Bir de işçiye emekçiye sorun!

Türkiye burjuvazisinin lideri, büyük burjuva Mustafa Koç öldü. Burjuva basını mevtanın ardından övgü yarışına girdi. Hergün birbirleri hakkında etmedikleri laf bırakmayan, pek çok konuda taban tabana zıt manşetler atabilen gazeteler konu Mustafa Koç olunca birleştiler.  Adları üstünde hepsi burjuva gazetesi. İster havuz medyası olsun, ister doğan grubu, ister faşist olsun ister Kemalist, ister liberal olsun, ister sosyal-demokrat, ister Fethullahçı olsun isterse Perinçekçi hepsi Mustafa Koç'un ardından övgüler düzüyor. Mustafa Koç'un yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Koç Holding'e bağlı şirketler Türkiye milli gelirinin yüzde 8'ini, Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 9'unu üretiyor. Bu şirketlerin toplam değeri İstanbul Borsası'nı yüzde 18'ine denk geliyor. Ama bu büyük kapitalist ailenin sahip olduğu tek bir medya organı dahi yok. Neden olsun ki? Manzara ortada, Koç'un hiçbir medya organı yok, ama tüm burjuva medyası en sağından en soluna Koç'a çalışıyor. Koç ailesinin Vehbi Koç'tan bu yana açıktan bir partiyi desteklediği de görülmemiştir. Çünkü "sosyal-demokrat"ından faşistine tüm burjuva siyaseti onlara çalışır. Partiler değişir ama hep Koç ailesi iktidarda kalır.

Türkiye'de düzen Koç'tur, Koç da düzendir. Koç Holding'in kendi menfaatleri doğrultusunda hükümetlere muhalefet ettiği olmuştur. AKP ile de ciddi çelişki ve çatışmalar yaşamıştır. Ancak Gezi isyanından sonra bir de yolsuzluk operasyonları ile düşmenin eşiğine geldiğinde Erdoğan'ın koltuğuna girip onu iktidarda tutan hatta ona Cumhurbaşkanlığı yolunu açan da bizzat Mustafa Koç olmuştur. 30 Mart yerel seçimlerinden önce 2 Mart'ta Erdoğan ve Mustafa Koç arasında "Barzani"nin aracılık ettiği bir görüşme yapılmıştı. Görüşmede konuşulanların birinci elden muhatabı olan Mustafa Koç mezara gitti. Diğeri ise şu anda Cumhurbaşkanı. O görüşmeden sonra Erdoğan, cemaate karşı üstünlüğü ele geçirmeye başlamıştı. Ergenekon sanıkları bir bir salıverildi. Erdoğan'ın Koç Holding'e ait Ford Otosan fabrikasının açılışına katılması sembolik olarak yeni bir ittifakın habercisiydi. Mustafa Koç'un Gezi'ye destek verdiğine dair çıkan haberlerin yalan olduğunu daha önce yazmıştık. Divan otelinin ilk günler nasıl halkın yüzüne kapatıldığı ve insanların polis vahşetiyle başbaşa kaldığını, halk isyanının büyüklüğü karşısında korkan Koç'un ancak sonraları otelinin kapılarını açmaya kalktığını vurgulamıştık. Çünkü Koç ailesi genel olarak tüm burjuvalar gibi herşeyden önce düzeni korumaya çalışır. Kendini iyi bildiği için de emekçi halktan da ölümüne korkar. Erdoğan'ın devrilmesinin büyük bir halk isyanını tetikleyebileceğini bu durumun olası bir ekonomik krizde işçi sınıfı mücadelesiyle birleşerek tüm holdingi mezara götüreceğinden korkan Mustafa Koç ve Holding'i "düzen" aşkına tavrını Erdoğan'dan yana koymuştur.

Mustafa Koç, ölmeseymiş Davos'ta cinsiyetçiliğe karşı toplantının baş konuşmacısı olacakmış. Cinsiyetçiliğe karşı, kadın erkek eşitliği için sabaha kadar konuşsa, Türkiye tarihinin en cinsiyetçi iktidarına verdiği desteğin günahlarını affettiremez. Mustafa Koç ve ailesi çağdaşmış, demokratmış, laikmiş. Modern tarihin en barbar örgütlerinden, tekfirci, mezhepçi, terörist DAİŞ'in Barzani üzerinden Türkiye'ye yolladığı petrolü, kendi holdinglerine ait Batman rafinerisinde işleyen ve "menşei bizi ilgilendirmez biz petrolü Barzani'den alıyoruz" diyen bir çağdaşlık, demokratlık ve laiklik!

Mustafa Koç çok hayırsevermiş. Kimseye hayır yapmasına gerek yok, kendisine şahsi olarak 1,05 milyar dolarlık (rakamla $1.050.000.000) bir servet sağlayan Holding'in övündüğü ihracat ve kâr rekorlarını kırdırtan işçilerini sendikal tercihleri yüzünden Ramazan ayında işten atmasaydı, sağır ve dilsiz işçileri slogan attıkları suçlamasıyla tazminatsız kapı önüne koymasaydı, haklarını isteyen işçileri fabrikadan polis copuyla çıkarttırmasaydı, ekmeğinden etmeseydi, hiç değilse işçilerinin anayasal güvence altındaki sendikal tercihlerine saygı duysaydı, yeterdi. İşçiler patronlarına o büyük servetleri kazandıran, üretimden gelen güçlerini kullanarak haklarını daha fazla alabilir, daha az sömürülerek daha insanca koşullarda çalışabilirlerdi.

Tüm bunları yani gerçekleri burjuva medyasından okuyamazsınız. Koçları tanımak istiyorsanız ya işçinin sosyalist basınını takip edeceksiniz ya da bir Tofaş, Ford ya da Arçelik işçisi ile konuşacaksınız!