Patron partisi, patron şurasında
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından düzenlenen TOBB 8. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası'nda bakanlarıyla hazır kıta patronların karşısındaydı.
Öncelikle şunu belirtelim. Davutoğlu'nun konuşma yaptığı salonda basın mensupları yoktu. Basın mensuplarına ayrılan yerlere TOBB'un oda başkanları oturunca devreye başbakanlık korumaları girdi. Onlar da başarılı olamayınca basın mensupları ile oda başkanları arasında gerginlik yaşandı. Bir oda Başkanının "Paranızı biz veriyoruz" sözleri üzerine basın mensupları salonu toplu halde terk etti. Basın emekçilerinin bu onurlu eylemlerini selamlıyoruz.
Sınıf düşmanı yapısını basın emekçilerini aşağılamaya çalışarak gösteren patronlar Davutoğlu'yla başbaşa kaldıktan sonra beraberce çalıp söylemeye başladılar. Davutoğlu memleketin geleceğini patronlarla belirlediklerini ve belirleyeceklerini şu sözlerle ifade etti: "Dolayısıyla siyaset makamları ile ekonomi temsilcilerinin bir araya gelmesi ve sadece ekonominin geleceğini değil ülkemizin geleceğine de birlikte istişare etmelerinden daha doğal bir durum yoktur. Bakanlar Kurulu'nun neredeyse yarısı burada. Odalar Kurulu toplantısından Bakanlar Kurulu toplantısına geçeceğiz. Sadece bu bile sembolik olarak ticaret ve sanayi şurasına verdiğimiz önemi gösteriyor ve odalarımıza verdiğimiz önemi gösteriyor. Sizlerden aldığımız sorunları soyut dinleme dışında pratikte fiilen siyasete dönüştüreceğimizin izlerini taşıyor. Toplantıdan hemen sonra Bakanlar Kurulu'nu toplayacağız."
Biz de işçi sınıfı tarafından bu cümlelerin daha net bir tercümesini yazalım buraya: "Bizim hükümetimiz 13 yıldır patronların emrinde. Madenlerde, inşaatlarda, mevsimlik işçi kamyonetlerinde, tersanelerde siz katledilin biz de patronların çıkarı için üstünü kapatalım. Taşeronun t'sini söylesin sanayicilerimiz, biz ülkeyi taşeron cennetine çevirelim. Gerektiğinde işçilerin grevini bakanlarımızın tamamının katılımıyla yasaklayalım. Yeter ki sömürü düzenimize zeval gelmesin. Ne de olsa bizler işçi düşmanı patron dostu bir hükümetiz!"
Ve devam ediyor: "Bu şura en geniş katılımların yapıldığı bir şura. Bu, AK Parti dönemlerinde başlamış olan bir gelenek. Şimdi de benimle devam eden ve hiçbir zaman ara vermeyeceğimiz gelenektir. Bu, süreklilik demektir."
Yani; "Erdoğan'lı ya da Erdoğan'sız, ben de sizin çıkarlarınız için durmadan yürüyeceğim and içerim!"
Davutoğlu konuştukça konuşuyor: "Bu, geçmişte yapmış olduğumuz şuraların değerlendirilmesidir. 2003'teki ilk şurayı, o günkü tartışmaları önümüze alsak 12 yıl içinde Türkiye'nin nereden geldiğini görürüz. Aslında bunların birlikte yayınlanması lazım. Bütün bu şuralarda hangi konular gündeme gelmiş, bunların bir analizini yapsak Türkiye'nin en geniş kapsamlı ekonomik ve siyasi analizi olurdu."
Bu cümleleri de şöyle tercüme edelim: "Taşeron işçi sayısını 12 yılda 5 katına çıkardık, milyonlarca işçiyi işten attınız hep arkanızda olduk, yetmedi 16,000 işçiyi katlettiniz biz hep sizin safınızdaydık. Beraber yürüdük bu yollarda, beraber kazandık çaldığınız hayatlarda!"
Devletin kaynaklarını hangi sınıf için kullandıklarını da çok net ifade ediyor: "Bütçe sadece ülkede personel giderlerini ödemek için kullanılan bir araç değildir. Ülkenin kalkınmasını, tasarrufları yatırımlara dönüştüren bir mekanizmadır. Onun için daha çok personel alalım gibi bir yola gitmedik."
Bu kadar net cümlelere ek yapmaya dahi gerek yok ama biz teşhirimize devam edelim: "Siz çalışan işçileri fazla mesailerde daha ucuza sömüresiniz diye genç işsizliği %20'lere taşıdık. Tasarruftan anladığımız işçiden kesmek, kalkınmadan anladığımız tabii ki sizin cebinizin şişirilmesidir!"
Son olarak hükümetin, tüm patronların çıkarı için çalıştığını, bunu bir görev bilinciyle yaptıklarını da eksik bırakmıyor. 'Aman önümüz seçim, sırtımızı sağlam yere yaslayalım': "Bizler üstümüze aldığımız siyasi görevleri bir nöbet bilinciyle yaparız. Birinci güven ve dayanak noktamız bizim insan zenginliğimizdir ve vizyoner liderlik anlayışıdır. İkinci güvenç noktamız sizlersiniz. Üçüncü güç kaynağımız milletin bize güveni ve bizim millete güvenimiz."
Meali: "Bizler milletten aldığımız oylarla sizin için sizlere hizmet ederiz, bizim vizyonumuz tam olarak bu!"
Davutoğlu bunları çok açık ve net bir şekilde anlatıyor TOBB şurasında. Kim için kimin hükümeti olduğunu her cümlesinde tane tane ifade ediyor. Ona oy verenlerin bile değil, yüzde 1'in temsilcisi olduğunu haykırıyor! Biz de haykırıyoruz Davutoğlu'na: Biz yüzde 99'uz! Biz işçi sınıfıyız, biz ezilenler, sömürülenleriz! Ve bizim öfkemiz pek olur! Siz o toplantılarda işçi sınıfının kaderini belirleyin bakalım, aslında kendi makus kaderinizi belirliyorsunuz! Şura kelimesi Rusça'da sovyet kelimesinin karşılığıdır. Sovyetler Büyük Ekim Devrimi'nin kurduğu işçi devletinin de adı olmuştur. Davutoğlu'na ve TOBB bilsin, patron şuralarının değil işçi şuralarının hakim olduğu bir düzende sizin gibi parazitlerin değil toplumun işçi ve emekçilerden oluşan ezici çoğunluğunun dedikleri olacak!