Üniversite A.Ş.'ye geçit vermeyeceğiz Ahmet Bey!
Patronlar, işçileri daha fazla sömürmek, daha fazla kâr elde etmek için bilime ihtiyaç duyuyor. Ahmet Davutoğlu gibi patron dostu, patron temsilcisi bir başbakan da, elbette bilimin halk için yapılmasını değil tamamen sermaye için yapılmasını istiyor. Bugün, İstanbul’da düzenlenen İnovasyon* Haftası Etkinliği'nde bir konuşma yapan Davutoğlu, araştırma geliştirme çalışmalarına teşvik vereceklerini belirterek, "Hükümetimiz olarak AR-GE’deki projelerin ticari alana aktarılması için atılacak adımlarda her zaman yanınızda olacağız. Yeter ki ticarileşme kapasitesine sahip olan ve yeter ki piyasaya sürülebilecek ürünler ortaya çıkartalım" diye konuştu. Davutoğlu, gölgesinden bir türlü kurtulamadığı Tayyip Erdoğan’ın izinden gidip üniversitelerin giderek sisteme daha fazla “yararlı” insan ve bilim üretilen yerler haline dönüşmesi için elinden geleni yapıyor. Üniversitelerin “terörist yuvasına” dönüşmesine izin vermeyeceğini söyleyen Tayyip Erdoğan’dan sonra Davutoğlu da işçi-emekçi yararına bilimin değil, patronların cebinin yararına bilimin üretilmesi gerektiğini söylüyor. Bilim, yalnızca piyasada değeri varsa desteklenecek, patronların işine yaramıyorsa desteklenmeyecek.
Davutoğlu, inovasyonla ilgili 5 farklı aşama olduğunu belirterek, “Birinci aşaması tasavvur ya da hayal aşaması, ikincisi fikir ya da tez aşaması, üçüncü aşama uygulama ya da teknoloji aşaması, dördüncü aşama ise ticarileşme ya da pazarda karşılık bulma aşaması ve beşincisi rekabet aşaması. Bütün bu aşamaları hakkıyla geçmemiş hiçbir yeni düşünce inovasyon alanında gerçek bir yenilik ortaya koyamaz. Bütün bunlar yerleşik ve statüko oluşturmuş bir düşünce biçiminin ya da bilim anlayışının değişimiyle irtibatlıdır” diye konuştu.
Yani bilim, patrona kâr getirecekse, patronların işçi emeğini sömürmesine yarayacaksa devlet tarafından bilim olarak kabul edilecek,
* Üniversite kantinlerini özelleştirerek,
* Piyasa için bilim üreten teknokentlerle,
* Üniversitenin ana bileşenleri olan işçileri taşeronlaştırarak,
* Öğrencilere yeterli burs sağlamayıp kölelik koşullarında güvencesiz bir şekilde üniversite kafelerinde çalışmaya mecbur bırakarak,
* Yetersiz yurtlar yüzünden öğrencileri, ayda ortalama 700-800 liralık özel yurtlara mahkum ederek,
* Piyasa için değil de gerçekten bilim üreten asistanları 50d'ye alarak
zaten ticarileştirdikleri üniversitelerin kapılarını, bu kez yalnızca patronlar için bilim üretilmesini sağlayarak tamamen sermayeye açacaklar.
Bilimin ticarileşmesine, öğrencilerin ve akademisyenlerin patronlar için çalışmaya mahkum edilmesine karşı, bilimin, insanlığın yararına üretilmesi için, üniversitede çalışan işçilere güvenceli kadro sağlanması için, yurt sorununu ortadan kaldırmak için, eğitimin ücretsiz olması için; biz DİP'li Öğrenciler olarak, üniversite kapılarını patronlara tamamen kapatıp emekçilere açana kadar Özgür Emekçiler Üniversitesi şiarıyla mücadelemizi büyüterek sürdüreceğiz!
*İnovasyon; yeni fikirleri (ürün, metot veya hizmet gibi) değer yaratan çıktılara dönüştürme sürecidir. Bu süreç iki temel basamaktan oluşur. İnovasyon sürecini başlatması bakımından önem arz eden ilk basamak; yeni ve yaratıcı fikirlerin ortaya çıkmasıdır. Emek ve yatırım gerektiren ikinci basamak ise ortaya çıkartılan yeni ve yaratıcı fikirlerin ticarileştirilmesi, başka bir deyişle katma değer yaratan ürün, metot veya hizmetlere dönüştürülmesidir.