Uludağ Üniversitesinde Gever katliamı protesto edildi
6 Aralık günü Gever’de (Yüksekova) polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden Mehmet Reşit İşbilir ve Veysel İşbilir için Uludağ Üniversitesi öğrencileri eylem gerçekleştirdiler.
12 Aralık günü saat 12.00’da İİBF önünde bulunan Sevgi Meydanında toplanan öğrenciler sloganlar eşliğinde Mediko’ya yürüdüler. Ölen işçiler için cenazede bulunan Bemal Tokçu’nun da 7 Aralık’ta polis kurşunuyla öldürülmesini protesto eden ve Gezi’den Roboski’ye öldürülen her yurttaş için anma gerçekleştiren üniversiteliler, devlet terörünün bitmesi lehine sloganlar attılar. ’’Uludağ isyandır, Gever’e selamdır’’, “Kürdistan goristan ji bo faşistan (Kürdistan faşizme mezar olacak), “Şehid Namırın”, “Biji Berwxedana Gevere” (Gever halkı yalnız değildir), “Katil polis Kürdistan’dan defol”, ‘’Polis vuruyor, Devlet Koruyor’’, ‘’Katil Devlet Hesap Verecek’’, ‘’Yaşasın Halkların Kardeşliği’’ gibi birçok sloganın atıldığı yürüyüşte Türkçe ve Kürtçe basın açıklaması okundu. Okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
Basın ve Kamuoyuna;
6 Aralık günü Kürdistan’da devlet tarafından bir katliam daha gerçekleştirilmiştir. Devletin ve yandaş medyasının sürekli olarak dillendirdiği Sünni çözümdeki samimiyetsizliğine bir kez daha şahit olduk. Kürt halkı her süreçte olduğu gibi bu süreçte de üzerine düşeni yapmıştır. Her zaman çözümden yana olmuş, hiçbir zaman ucuz hesaplar yapmamıştır. Peki bu süreçte devlet ne yaptı? Bu süreçte devlet, tüm çözüm zeminlerini yok etmek için olağanüstü bir çaba harcadı. Sakine Cansız’dan Mehmet Reşit İşbilir ve Veysel İşbilir katliamına Gezi’den Rojava’ya kadar devlet her seferinde katliam ve imha siyasetini yürütmüştür. Bu imha siyasetinde ve en son ki Gever katliamında medyanın çirkin, ahlaki olmayan uzak ve sadece alandan ibaret olan haberleri yine düğmeye tek bir merkezden basıldığını göstermiştir. Devletin bu süreçteki tutumu ve komploları şüphesiz bunlarla sınırlı değildir. Özellikle üniversitelerde yaşanan yoğun polis baskısı aslında birçok şeyin göstergesi ve habercisidir. Dicle’den Yüzüncüyıl’a, Bitlis’ten Akdeniz’e Sivas’tan Kars Kafkas Üniversitesi’ne kadar birçok üniversitede gözaltı ve tutuklamalar olmuştur. Bu tutuklamalar ve gözaltılar üniversitelere karşı açık bir komplodur. Biz bunun bir sindirme hareketi olduğunu çok iyi biliyoruz. Ancak halkı bu şekilde bastırabileceğini zannedenler yanılacaklardır. Bu halk daha önce olduğu gibi bu sefer de komploları ve provokasyonları boşa çıkaracaktır. Devlet şunu iyi bilmelidir ki devletin kırmızı çizgileri varsa, bizimde üniversiteliler olarak bu süreçteki kırmızı çizgilerimiz şehitlerimizdir, tutuklamalarımızdır, göz altılarımızdır. Biz halkı ve halk olarak her türlü katliama, tutuklamaya ve gözaltına karşı cevabımız yaşamı durduran direnişimiz olacaktır. Biz de üniversite öğrencileri olarak Gever başta olmak üzere tüm katliamlara ve komplolara karşı 68 ruhuyla direnişi yükseltmeye çağırıyoruz.
Uludağ Üniversitesi Öğrencileri