Hani Suriye ile sınır kalkacaktı, bu duvar ne?
Ahmet Davutoğlu, nam-ı diğer Sıfır Ahmet Paşa, bundan tam dört yıl önce, “komşularla sıfır sorun” politikası çerçevesinde Suriye ile sınırları kaldırmaya kalkışmıştı. O dönemde yazılı basında ve internette bu konuda yapılan maskaralığın haddi hesabı yoktu. Mesela Yeni Şafak gazetesi 13 Ekim 2009’da “Suriye ile aramızdaki bariyerler kaldırıldı” manşeti atıyordu. Türkiye’den ve Suriye’den bakanlar ve işadamları bir araya gelmişler, bariyerleri omuzlamışlar, bir yerlere taşıyorlardı.
Bu dört yıl önce. Üç yıldan da kısa bir süre önce ise Sabah (24 Aralık 2010) şu manşeti atıyordu: “Suriye artık iç hat”. Gazete meseleyi şöyle izah ediyordu: “Türkiye-Suriye arasında vizeden sonra hava sınırı da kalkıyor. Karar, yıl sonunda uygulanmaya başlanacak. Artık Suriye ve Türkiye arasındaki uçuşlar iç hat gibi olacak.”
Ahmet Davutoğlu bu. Hiç söylediğini yapar mı? Şaşırtmayı sever, hep söylediğinin tersini yapar. Suriye ile Türkiye arasında “uçuşlar iç hat gibi” oldu maşallah. O yüzden bir Türk uçağı Suriye hava sahasında, bir Suriye helikopteri de Türk hava sahasında düşürüldü. Bizden iki pilot öldü. Onların helikopterinin pilotu paraşütle atlayarak kurtuluyordu, ama yeni bir uygarlık kurmaya soyunmuş olan “cihatçı” güçler adamı hemen parçalayıverdi!
Havadan “iç hat” böyle. Bir de karaya bakalım. Üç yıl önce sınır barikatlarını Suriyeli mevkidaşı ile birlikte kaldıran Davutoğlu şimdi Suriye sınırına duvar yapıyor! Nusaybin-Qamışlo, Serêkaniyê-Ceylanpınar Efrin-Kilis ve Şenyurt-Dirbesiyê sınır hatlarına duvar!
Davutoğlu “komşularla sıfır sorun” politikasını “sıfır komşu” politikasına çevirmiş olabilir. Peki, bütün basına ne oluyor? AKP’ye muhalif onca gazete var, bu insanlık ayıbından neden hiç söz etmezler?
AKP hükümeti önce sınırı delik deşik yaptı. Cihada soyunmuş, hangi Müslüman ülkeden olursa olsun ipini koparıp geleni ordusuna katan, Suriye halkıyla hiçbir ilgisi olmayan savaşçılara gündüz Suriye’ye gidip sabotaj yapma, bebek öldürme, din adamı kaçırma, kılıçla kafa kesme, gece de Türkiye’ye dönüp yarasını sardırma fırsatı yaratıldı. Ama sonra Türkiye cihatçılarla fazla içli dışlı hale geldiği için ABD’den ve AB’den azar işitti. Hükümet ne yapsın? Delik deşik edilmiş bir sınır var. Duvar dikilecek, dik.
Peki soralım kendimize: bu devlet İsrail mi? Kürtler Filistinli mi? Öyle olabilir. Bizim öyle olduğuna dair epeyce bir kuşkumuz var. Ama hükümet de böyle düşünüyorsa açıklasın da bilelim. İsrail Filistin’in güya özerk toprakları ile kendi toprakları arasına bütün dünyanın “utanç duvarı” olarak andığı bir duvar örüyor. Dünya onu ne ile kınıyor? İnsanların kendi tarlalarına bile ulaşmalarını engellemekle. Ya bizde? İnsanların akrabalarıyla aralarına duvar örülüyor! Sınırın iki yanında aynı aileden Kürtler yaşıyor. Şimdi artık birbirlerini görmeleri yasak!
Bu utancı Türkiye halkı kaldırmaz. Hele Gezi ile başlayan halk isyanından sonra hiç kaldırmaz. Bu duvar yıkılacak! Suriye’deki Kürtler sadece Türkiye Kürtlerinin akrabası değildir, hepimizin kardeşidir. Kucaklayalım onları.
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Kasım 2013 tarihli 49. sayısında yayınlanmıştır.