Suriye’de ateşkes
ABD ile Rusya arasında büyük oranda uzlaşmaya varılan ateşkesin Cumartesi günü başlaması öngörülüyor. Bu hamle, taraflar açısından bir nefes alma olarak görülmemeli. “Herkes kimle savaşacağına şimdi karar verecek” ya da “Suriye barışını arıyor” türünden naiflikler bu ateşkes planının doğasına aykırıdır. Suriye’de emperyalistlerin getireceği bir barış yoktur. Hazırlanan ateşkes planı, daha büyük bir kıyımın ön habercisidir. Suriye savaşında Suriye ordusu lehine değişen askeri dengeler, Rusya’nın sahaya müdahil olması, Türkiye’nin tekfirci salgınını açıktan desteklemesi, Kürt güçlerinin Suriye’de en diri savaş gücü olması gibi bir dizi faktör ateşkes döneminde de değişmeyecektir. Ateşkesi sahada savaşan güçlere kabul ettirmenin ne kadar zor olduğu şimdiden ortaya çıkmıştır.
Devrimci Marksistler, savaş dönemini barış dönemi politikalarının başka araçlarla devamı olarak nitelerler. Ateşkes dönemini de savaş politikalarının kısıtlanmış araçlarla devamı olarak kabul etmeliyiz. Ateşkesin detayları hakkında iki taraftan farklı bilgiler gelmektedir. Kısaca açalım.
Ateşkesin detayları
Birincisi, ateşkes Cuma akşamı başlayacak. Tüm örgütler ateşkese katıldıklarını beyan etmek durumundalar. İkincisi, Ateşkes DAİŞ’i ve Birleşmiş Milletlerin terör örgütü listesinde olan örgütleri kapsamayacak. Rusya, ABD, YPG, Suriye Ordusu DAİŞ’i ve BM terör örgütleri listesi kontenjanından El Kaide’ye bağlı El Nusra Cephesi’ni vurabilecekler. Üçüncüsü, ateşkesi kabul eden örgütler silahlı ve füze saldırılarına son verecekler. Toprak elde etme girişimleri sonlanacak. Ayrıca insani yardıma izin verilecek.
Bu 4 madde, ateşkesi hazırlayan tarafların kabul ettiği hususlardır. Ancak, Rus ve ABD sözcülerinin ateşkesin denetlenmesinde, en azından şu güne kadar birbirine benzemeyen açıklamalar yaptığı not edilmelidir. Russia Today’de çıkan habere göre, Rusya ve ABD arasında bir kırmızı hat kurulması ve ateşkesin denetlenmesi için koordisyon kurulması kararı alındığı söylenmekte. Dün (23 Şubat) ABD Savunma Bakanlığı sözcüsü Cook, Rusya ile iletişimin nasıl sağlanacağı konusunda gelen bir soruya şöyle cevap veriyor: “Bu belirli bölümde Ruslarla iletişimde olup olmayacağımızı bilmiyorum.” Okuyucunun gözünden kaçması imkansız. Ateşkesin mimarları ABD ve Rusya, ateşkesin nasıl denetleneceği ve denetlenirken nasıl iletişim kurulacağı, iki devlet ve ateşkese uyan örgütler arasında nasıl bir işbirliği olacağı konusunda farklı konuşuyorlar. 4 gün sonra başlayacağı ilan edilen ateşkesin, en mühim yanları şimdiden açık.
Ateşkese giden yol
Türkiye ve ABD cephesinden ateşkese sayılı günler kala kendi pozisyonlarını korumaya yönelik açıklamalar geliyor. Biraz sonra daha uzun değineceğimiz Türkiye ve Erdoğan cephesi, ateşkesi delmek için uğraşıyor. Kerry ise güvensiz. Suriye devleti, ateşkesi bozanı vururuz diyor. Rusya ve BM ise daha iyimser bir pozisyonda.
Ateşkesin temeli bu ay ortasında yapılan Münih görüşmelerinde mutabakata varılan “şiddetin durdurulması”na dayanıyor. Türkiye’nin bu toplantılar esnasında itirazlarını dile getirdiğini hatırlatalım. Ardından Rusya ve ABD arasında bir dizi daha görüşmenin yapıldığı, ateşkesin bu şekilde hazırlandığı söyleniyor. Bu süreçte, Riyad destekli Yüksek Müzakere Heyeti’nin konuya olumlu yaklaştığı söyleniyor. Bugün, heyet sözcüsü Riyad Aga, “Rusya ve ABD’nin üzerinde anlaşmaya vardığı ateşkes anlaşmasını inceledik ve olumlu bulduk. Suriye’de daha fazla başarı sağlamak için dikkate alınmasını istediğimiz bazı yorumlarda bulunduk. Bu yorumları içeren mektubumuzu ABD’ye ilettik” dedi.
Bunun anlamı şu: Suudi Arabistan ve Katar’ın daha olumlu hatta destekler bir pozisyonda, Türkiye’nin ise destekler ama ateşkesi baltalamak için fırsat kollayan bir pozisyon olduğudur. Suud ve Türkiye politikası burada ayrışmıştır. Burada Suud ve Katar güçlerinin bu güdük ateşkese verdikleri desteğin, onların “barış yanlısı” güçler olarak anlaşılmasının önüne geçelim. Aynı Suud, dolaylı olarak ateşkese destek verirken, bundan bir hafta önce Suriye’ye kara harekâtını savunuyordu. Katar ise “Suud ve Türk dostlarımızın arkasındayız” mesajı veriyordu.
Ateşkes Erdoğan’ın aleyhine
Türkiye’nin Suriye savaşında battığı durumu tarif edecek başka bir mesele olamaz. Türkiye alttan alta ateşkesi vekilleri aracılığıya baltalamaya çalışıyordu, bugün ise Erdoğan bunu açıktan ifade etti. O zaman bu ateşkes aynı zamanda, Erdoğan’ın Suriye’ye yönelik hamlelerini kesme anlamı da taşımaktadır. Bununla ilgili kanıtlarımızı ortaya koymadan önce, ABD’li eski diplomat Jim Jatras Russia Today’de şöyle diyor: “Bu zor. Anlaşma metnine baktığınızda Türkiye ya da Suudi Arabistan’dan bahsedilmiyor. Türkiye gerçekten de Kürtler konusunda endişeli ve Suriye’de çeşitli terörist grupları destekliyor. Bence Rusya ve ABD’nin anlaşmaya varmasının bir nedeni de Türkiye ve Suudi Arabistan’ın Suriye’deki terörist varlıklarını kurtarmak için ülkeye müdahale etme konusunda son dönemde çok fazla gürültü yapmış olmaları. Ancak bunu sadece Amerikalılar izin verirse yapacaklardı. Şurası artık açık ki ABD böyle bir şeye izin vermeyecek ve onların blöfü işe yaramadı.” Türkiye’nin Amerikalı müttefiklerinin yalın bir biçimde ifade edemediğini eski diplomat söylemiş.
Bunun yanına, ABD’nin YPG ile PKK arasında açıkca ayrım yaptığını ekleyelim. ABD Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Suriye'deki ateşkese herkesin uyması için çağrıda bulundu ve Türkiye'nin de YPG'ye karşı top atışlarını durdurmasını istedi. Yani Türkiye’nin Suriye sınırından YPG mevzilerine yaptığı top atışları, ateşkesi bozuyor. Türkiye’nin kendi sınırında işbirliği yaptığı ve desteklediği tekfirci örgütleri koruma çabalarından biri, ateşkesi bozan bir durum olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye, ateşkesin aynı zamanda kendisine karşı bir hamle olduğunun farkına erkenden vardı. Bu çerçevede iki hamle gerçekleştirdi. Birincisi, ÖSO içinde kendisine yakın gruplar ve Ahraruş Şam aracılığıyla ateşkesin El Nusra’yı kapsaması gerektiğini dayattı. İkincisi, uluslararası planda hiçbir zaman destek görmeyen PKK-YPG kartını oynadı Erdoğan. Aynı şarkıyı farklı notalarla çalmak istedi. Nusra ile YPG arasında benzerlik kurarak, YPG’nin de ateşkesin dışında kalmasını talep etti.
Ateşkes eşit değildir barış
Ortadoğu’da ve Suriye’de “barışın dilini konuşalım” diyene pek raslayamazsanız. Somut koşullar bu kavramın kullanılmasına izin vermez. Gerçekçi de değildir. Bu açıdan emperyalistler bile, bunu barış olarak yansıtmıyorlar. Ortaklaşılan dil, ateşkesin barış için bir başlangıç olduğu yönünde. Biz ise bunun bir aldatmaca olduğunu ısrarla vurguluyoruz. Emperyalistlerin sunduğu ateşkes çağrısı bile emperyalizmin Suriye’deki pozisyonunu güçlendirmeye yarıyor. Kontrollü savaşın, kısmi araçlarla yapılan savaşın adı ateşkes değildir. Denetiminde tarafların anlaşamadığı bir ateşkesin sahada işlerliği şimdiden sorgulanmaktadır.