Sayıştay’ın bütün “kıçı kırık”ları, birleşin!
Yeni yayınlanan bir ses kaydında, AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, bir telefon konuşmasında Sayıştay’ın denetim yetkilerinden ne kadar rahatsız olduğunu ortaya koyuyor, bu yüksek yargı organının yetkilerini yine 2004 öncesi döneme döndürecek bir yasa tasarısı hazırlamakta olduklarını belirtiyor, 2013 Sayıştay raporunun meclise gelmesinin mecliste muazzam tartışmalara yol açacağını belirtiyor ve (ses kaydından anlaşıldığı kadarıyla) Sayıştay Başkanı Recai Akyel ile birlikte bu raporun meclise gelmesini engellemeye karar verdiklerini anlatıyor.
Bu kayıtla birlikte başbakanın “başçalan” olarak nitelenmesine yol açan yolsuzlukların aslında tam bir sistem haline gelmiş olduğuna, AKP yetkililerinin toplu halde hükümetin mali konularda denetlenmesine karşı bir savaş açmış olduğuna dair bir yeni delil ortaya çıkmış oldu. İktidar partisinin meclis grubunun başkanı, yargının yasalarca tanımlanmış işlevinin yerine getirilmemesi, telefon konuşmasında kendisinin kullandığı terimle “kıçı kırık bir Sayıştay denetçisi”nin işini dürüstçe yapıp bakanlıklardaki suistimalleri ortaya koyamaması için Sayıştay’ın başıyla “kumpas” kuruyor, 2013 raporunun meclise gelmesine de başarılı biçimde engel olduğunu biliyoruz. Yaptığının yasaya aykırılığının o kadar bilincinde ki, ben bu yasaya karşı geçmişte mücadele ettim, şimdi de değiştirmek için elimden geleni yapacağım diyor. Değiştirene kadar da yasayı askıya alıyor! Bunlar nasıl yargılanacak halk tarafından, hem de nasıl!
Bu arada, müttefiki, hatta kendi ifadesiyle adamı olan “Recai”nin de mesleki “taassubiyeti” (bunların Türkçeleri “beyefendi”ninkini aratmıyor!) dolayısıyla hep ikili oynadığı kuşkusuna kapılmış, “Recai”nin bir nefeste elli yalan söylediğini belirtiyor muhatabına. Bizim “Recai”ye hiçbir güvenimiz yok, ama kendisine böyle hakaret edilmesi karşısında bir defa da yalan değil de doğruyu söyleyeceğini ummak istiyoruz. Konuş, Recai, konuş! Nedir bunlar anlat!
Şimdi milletvekilleri ve bakanlar hakkında gereken fezlekeler Sayıştay başkanı için gerekli değil. O ne de olsa memur. Dokunulmazlığı yok. Evet, memurları yargılamak için de ilgili amirlerin izni gerekiyor, ama bu olayda “Recai”nin yargılanmasını reddetmek biraz güç. Savcılar zahmet edip bir soruşturma başlatacaklar mı bakalım?
Nurettin Canikli’nin başbakanı işçi sınıfına “ayak takımı” demişti. Kendisinin de namuslu Sayıştay denetçilerine hakaret olarak seçtiği terimin başbakanınınki kadar nazik olmasına şaşmamak lazım! Bizim esas çağrımız “Recai”ye değil, “kıçı kırık”lara. Fransız devriminde emekçi halk “baldırı çıplaklar” olarak anılırdı. Şimdi Sayıştay’ın bütün “kıçı kırık”larına, aynen o dönemin baldırı çıplakları gibi ayağa kalkmak, mesleki ve insani onurlarını toplu halde savunmak düşüyor. Kamu emekçilerinin sendikalarına da kendi tabanı olması gereken bu insanların haklarını savunmak. Başta işçi sınıfının sendikal örgütleri olmak üzere, ücretli çalışanların harekete geçmesinin zamanı gelmedi mi, hatta geçmiyor mu? KESK eylemlerinde “biz çocuklarımıza onurlu bir dünya bırakacağız, ya siz?” gibi sorular sorulurdu. Haydi, bu toplumun onurunu kurtaralım hep birlikte. Emekçinin de rızkını.