Petkim’in üzerinde Kavel’in ruhu dolaşıyor!
Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti işçi sınıfının haklarını yeniden 1963 öncesine taşımaya çalışıyor. Petkim’de düzenlenen fiili grev sendikalar yasasının petro-kimya işkolunda grevi yasaklaması dolayısıyla bu biçimi alıyor. Bu yasağın kendisi tamamen yasadışı, hukuk dışı! Çünkü Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler dünya işçi sınıfının kazanımlarını, bu sözleşmelerde yer aldığı ölçüde otomatik olarak Türkiye işçi sınıfının da hakkı haline getiriyor. Yani Petkim’de fiili grev ve her türlü protesto eylemi yasaldır. Tersine, onu engellemek isteyen güçlerin, yani Petkim patronunun, polisin ve polise siyasi olarak talimat veren hükümetin uygulamaları yasadışıdır!
Bu durumla Türkiye işçi sınıfı daha önce de karşılaşmıştı. 1961 Anayasası cumhuriyet tarihinde ilk kez işçilere grev hakkını (patronlara da lokavt hakkı vererek!) tanımıştı. Ama bu hakkın kullanılmasını düzenleyecek yasa bir türlü çıkartılmıyordu. Nihayet, Kavel fabrikasında işçiler 1963 yılında yasal olarak teslim edilmeyen grev hakkını sendikaları Maden-İş ve başkanı Kemal Türkler öncülüğünde fiili olarak uyguladılar. Grev hakkını grev yaparak kazandılar. Çünkü sadece Kavel grevi amacına ulaşmadı. Aynı zamanda patronların çıkarı adına iki yıldır harekete geçmemiş olan hükümet mecburen Sendika, Toplu Sözleşme ve Grev Kanunu tasarısını meclise getirmek zorunda kaldı. O dönemde Çalışma Bakanı olan Ecevit’in “işçi babası” olduğu efsanesi buradan kalmıştır. “Baba”nın aklı başına neden geç geldi diye sormak gerekir. Kavel işçisi kahramanca mücadele etmeseydi belli ki daha da geleceği yoktu!
Şimdi Petkim işçisi de aynen Kavel işçisi gibi fabrikadan sevkiyata engel olmak istediği için kamyonların önüne geçmek zorunda kalıyor. Grev demek fabrika için sevkiyat yasağı demektir. Fabrikadan mal çıkacak olursa grev yarı yarıya kırılmış olur. Bu yüzden de adını hak eden bütün yasal düzenlemeler grev esnasında sevkiyatı yasaklar. Kavel grevinde Kemal Türkler kamyonun önüne yatmak zorunda kalmıştı. Petkim’de de başta Petrol-İş Aliağa Şube Başkanı Ahmet Oktay olmak üzere sendikacılar ve temsilciler müşterilerin mal almaya gelen kamyonlarının önünde barikat kurmak zorunda kaldılar.
Polis sendikacılara ve temsilcilere baskı yaptığında sendikanın talebi Petkim şirket yönetiminin baştemsilci ve bazı temsilciler hakkında açtığı soruşturmayı kaldırması oldu. Polis bunu yarın görüşürsünüz deyince sendika eyleme devam etti. Sonuç sendikacıların ve temsilcilerin gözaltına alınması. Darba maruz kalması. Şube başkanının yere yatırılması. Koluna ters kelepçe vurulması.
Siz Petkim’in müdürü ya da yönetim kurulu başkanının herhangi bir suç için darba uğrayacağını, ters kelepçeye vurulacağını, yere yatırılacağını hayal edebiliyor musunuz? İşte size yasalar önünde eşitlik! Patron ile işçi yasa önünde bile eşit değiller. Nerede kaldı toplumsal ve ekonomik, hatta siyasal eşitlik!
Türkiye işçi sınıfı 1963 öncesine dönmeyi kabul etmeyecektir. İstibdadın kendisini ezmesini kabul etmeyecektir. Etmemesi için işçi sınıfının bütün dostlarının harekete geçmesi gerekiyor. Bu rezilliğin sona ermesi, grev hakkının tanınması, işçinin temsilcisi ve onuru olan sendikacıların ve temsilcilerin saygı görmesi, işçinin zincirlerinden kurtulması gerekiyor.