Patronlar koronavirüsle el ele verip can almaya devam ediyor!
DİSK’e bağlı Dev Yapı-İş sendikası Avrupa Yakası Temsilcisi Hasan Oğuz çalıştığı Galataport şantiyesinde 7 Nisan günü geçirdiği kalp krizi sonrası kaldırıldığı yoğun bakımda Covid-19’a karşı verdiği yaşam mücadelesini 13 Nisan Pazartesi günü kaybetti.
Hasan Oğuz’un çalıştığı Galataport şantiyesinde 20 Mart’ta işçiler Covid-19’dan korunmak için gerekli önlemler alınmadığından dolayı iş bırakmıştı. 3 Nisan’da ise 3 işçinin test sonucu pozitif çıktığı halde işçiler çalışmaya zorlanmıştı. Çok değil, 4 gün sonra da Hasan Oğuz kalp krizi geçirdi. Aynı zamanda Covid-19 belirtileri gösteren Oğuz’a hastanede ilk günden itibaren Covid-19 tedavisi uygulandı fakat maalesef genç işçi hayatını kaybetti.
Tehlike devam ediyor!
Hasan Oğuz’un cenazesinde bir konuşma yapan Dev Yapı-İş sendikası Başkanı Özgür Karabulut, bugün bir işçide daha koronavirüs tespit edildiğini söyleyip, başka ölümler yaşanmaması için önlem alınması çağrısını yineledi. Hasan Oğuz’un anısını ve mücadelesini genç inşaat işçilerinin omuzlayacağını söyleyen Karabulut, bugün Hasan’ın çalıştığı şantiyenin iş bıraktığını yarın bu mücadelenin ölüm satarak kâr eden tüm şantiyelere yayılması için mücadele edeceklerini söyledi.
Haftalarca Covid-19 salgınının belli bir yaş üzeri için tehlikeli olduğu, gençlerin hastalığın belirtilerini bile fark etmeden bu hastalığı geçirebilecekleri söylendi durdu. Hasan da genç bir işçiydi ama şu salgın günlerinde bile çalışmak zorunda olduğu koşullar, onu ölüme götürdü. Çünkü Hasan milyonlarca başka işçi gibi hem bu salgınla hem de kapitalizm ve onun yarattığı insanlığa düşman koşullarla mücadele etmek zorundaydı.
Kârlarınız için ölmeyeceğiz!
Bu ölüm bir kez daha gösterdi ki işçiler ve patronlar aynı gemide değiller. Emeğiyle alın teriyle evine ekmek götürenlerle o alın terini kana buladıkları kârlarıyla hayatını sürdürenler bırakın aynı gemide olmayı aynı sularda bile yüzmüyorlar.
Bugün bize dayatılan kapitalizmin kurallarına, patronlara ve onun temsilcisi düzen partilerine karşı verilen mücadele her zamankinden de büyük ölçüde hayati bir önem taşıyor. Tüm ülke hatta tüm dünya amansız bir salgınla mücadele ederken bir avuç sömürücü patrona kâr getirmekten başka gayesi olmayan, bugün insanların hayati hiçbir ihtiyacını karşılamayan inşaatların ve şantiyelerin çalışmaya devam etmesi kabul edilemez.
Fakat istibdadın patronların kârlarını korumak varken işçilerin hayatını güvenceye almayacağı açık. Bu yüzden hayatta kalmak için örgütlenmeli ve grev silahını, üretimden gelen gücümüzü kullanmalıyız!