Mısır’da yeni anayasa yüzde 20 çoğunlukla kabul edildi!
Kapitalist düzenin yayın organları 15 ve 22 Aralık günleri yapılan anayasa referandumunun sonuçlarını “Mısır kararını verdi” türünden tarafgir başlıklarla aktardı. Yüzeysel bilgi kırıntılarıyla yetinen bu habercilik anlayışına göre, halkın yüzde 64’ü evet oyu kullanırken hayır oyları yüzde 36’da kaldı. Bu oranlardan hareketle Mısır halkının üçte ikisinin anayasadan yana tutum aldığı sonucunu söyleyenlere bile rastlanıyor. Ya dayak yememişler, ya sayı saymayı bilmiyorlar!
Mısır’ın toplam 52 milyon seçmeninden sadece 17 milyonu, yani üçte birinden daha azı sandığa gitti. Bu 17 milyondan 10 milyonu evet oyu kullandı. 52 milyonda 10 milyon! Yani toplam seçmenin sadece yüzde 20’si anayasaya onayını verdi. Buna cevaben bazıları, “ne yapalım, sandığa gitmeyip vatandaşlık sorumluluğunu üstlenmeyenlerin oyunun önemi yok” diyebilir. Unutuyorlar ki, sandığa gitmeyenler bazı başka ülkelerde olduğu gibi apolitik insanlar değil. Anayasa referandumu Tahrir meydanında en az dört ayrı gün yüz binlerin gösteri yaptığı, sonra da on binlerin başkanlık sarayının etrafını günler ve geceler boyu sardığı bir isyanın ardından yapılmıştır. Bu hareketin eğilimi Kurucu Meclis’te anayasa metninin kabulünden sadece 15 gün sonraya konulan referandumu boykot etmekti. Hareketin önüne geçen burjuva önderlik (Ulusal Selamet Cephesi) bu boykot eğilimini “sorumlu muhalefet” anlayışıyla “referandumda hayır oyu” yönüne kaydırdı. Ama halkın önemli bir bölümü bu yeni yönelişi dinlemeyerek referandumu boykot etti. Bugün “ne yapalım oy kullanmayanlar sonuca razı olacak” diye ahkâm kesenler, yarın o boykotçular ayağa kalktığında fena pişman olabilirler böyle konuştuklarına.
Boykot eğiliminin başarılı olup olmadığını kontrol etmek kolay. 2011 sonu ile 2012 başında birkaç turda yapılan parlamento seçimlerinde birinci turda ortalama katılım yüzde 54’tü. 2012 Mayıs ayında yapılan başkanlık seçiminde ise katılım ilk turda yüzde 46, ikincisinde yüzde 52. Demek ki gibi, devrim Mısır’ında katılım oranı yaklaşık yüzde 50. Şimdi referandumda bunun birdenbire yüzde 32’ye düşmesi bir rastlantı mı dersiniz? Üstelik her iki taraf da referandum öncesi büyük kitle gösterileri yapmış, taraftarlarını radikalleştirmiş, atmosferi politize etmişken. Öteki seçimlerle referandum arasında 18 yüzde puanı fark var. Bu, 10 milyona yakın seçmen demek. Bu sayı, referandumda evet oyu kullananlara hemen hemen eşit!
Seçimde yüksek düzeyde yolsuzluk yapıldığına ilişkin iddiaları bir kenara bırakıyoruz. Seçimin iki turlu yapılmasının demokrasiye aykırı yanları üzerinde durmuyoruz. Mursi’nin 22 Kasım’da ilan ettiği ve kendisine diktatörlere layık yetkiler bahşettiği anayasal bildiriyi protesto eden yargıçların çoğunluğunun referandumu boykot ederek görev almamasının sonuçlarını parantez içine alıyoruz.
Katılım oranının başka seçimlere göre düşüklüğü yeter. Mısır’da anayasa referandumundan esas çıkan sonuç, ülkenin orta yerinden ikiye bölündüğüdür. Kitlelerin devrimci enerjisinin yıktığı Mübarek rejiminin yerine İslamcı bir rejim kurmaya soyunanlarla devrimin esas sınıf dinamiğini ve halkın demokratik haklarının kazanılması hedefini temsil eden kitleler. Bu kitleler içinde reformist bir kanat (Sabbahi, Amr Musa, El Baradey vb.) şimdilik önderlik konumunu ele geçirmiştir. Ama kendi bildiğini okuyan bir de koskoca devrimci kitle vardır. Bu durum karşısında anayasa bir kâğıt parçasıdır. Esas olan sınıf mücadelesidir.