Mandela’nın çocukları: Hırsız gitti, arsız geldi!
Güney Afrika’da nüfusun çoğunluğunu oluşturan siyahileri cehennem gibi bir sistemde yaşatan ırk ayrımının (“apartheid”) 1990’lı yıllarda sona ermesi, beyaz burjuvazinin Nelson Mandela adlı eski gerilla lideriyle anlaşması aracılığıyla oldu. Mandela 1994’te ülkenin ilk siyahi cumhurbaşkanı seçilince, bütün dünya onu bir özgürlük kahramanı olarak alkışladı. 2013’te öldüğünde cenazesi özgürlük ve demokrasi gösterisine dönüştürüldü. Türkiye’de Kürt hareketi Mandela’yı yüceltti durdu. Kimse sormadı: Afrika’nın en zengin kapitalist ülkesinin beyaz burjuvazisi bu eski gerilla liderini neden başa geçirdi?
Bunun yalın bir cevabı var: Güney Afrika’da sadece apartheid değil, kapitalist sistem bile çatırdıyordu! Ülke içinde 1980’li yıllarda müthiş kitle mücadeleleri yaşanmıştı. 1986’da radikalleşen işçi hareketi COSATU adlı çok güçlü bir sendika konfederasyonu kurmuştu. Dünya çapında apartheid karşıtlarının (bugün İsrail’e karşı BDS hareketine esin kaynağı olan) mücadelesi özellikle Anglo-Amerikan sermayesinin gözbebeği Güney Afrika’ya yatırımların neredeyse durmasına yol açmıştı. Belki de en önemlisi, Güney Afrika, Portekiz sömürgesi Angola’daki ulusal kurtuluş hareketini durdurmak üzere bu ülkeye müdahale edince, Küba Angola’ya 37 bin asker yolluyor ve apartheid’ci burjuvaziye unutulmayacak bir yenilgi tattırıyordu. Güney Afrika 1988’de yenilgiyi kabul eden anlaşmayı imzalıyor, Mandela 1990’da hapisten çıkarılıyordu. Ne rastlantı!
İşte bu Mandela, siyahilerin biçimsel yasal eşitliğini tanıyan ama içinde yaşadıkları işsizlik ve sefalet koşullarını aynı bırakan bir anlaşmayla başa geçti. Böylece kapitalist düzen, burjuvazinin içine bir miktar siyahi yeni zengin katılarak kurtarılmıştı. Geçmişte programı sosyalist olan Afrika Ulusal Kongresi, onun bir bileşeni olan Güney Afrika Komünist Partisi, COSATU, süreç içinde hepsi düzenin dişlileri haline geldi.
Şimdi bu düzeni 2009’dan beri yöneten, hırsız uğursuz kim varsa etrafına toplayarak yoksul halkın bütçesini yağmalayan Jacob Zuma, görevinin sona ermesine bir yıl kala düşürüldü. Yerine Cyril Ramaphosa getirildi. Her ikisi de Mandela’nın partisi Afrika Ulusal Kongresi’nden.
Yeni cumhurbaşkanını Gerçek okurları tanıyor. 2012 Ağustos’unda uluslararası madencilik tekeli Lonmin’e karşı bir grevde 34 işçi polis tarafından soğukkanlı biçimde katledilince, Gerçek “Mandela’nın Uluderesi” yazmıştı. Şimdi cumhurbaşkanlığına getirilen Ramaphosa, o olayda patronun ve hükümetin yanında yer alan COSATU madenciler sendikası NUM’un kurucu başkanıdır. Aynı zamanda Komünist Partisi üyesi! Ama Mandela’nın siyahi burjuvazi yaratma politikası içinde birçok başkalarıyla birlikte Ramaphosa da kapitalist sınıfın saflarına geçmiştir. Yıllardır McDonalds’ın Güney Afrika franchise’ının sahibidir. Lonmin’in de hissedarı! Yani, madencilerin korkunç yaşam koşullarının ve uğradıkları katliamın mimarlarından biri. İşçilerin içinden çıkmış yüzüne tükürülesi bir hain. Arsız bir kapitalizm savunucusu!
İşte Mandela’nın Güney Afrikası: Yüzde 36 işsizlik; son beş yıldır nüfus artışının altında bir büyüme hızı (yüzde 1,5); yoksul proleter siyahilerin sefalet içinde yaşadığı “township”ler (gecekondu mahalleleri). Giden cumhurbaşkanı hırsız, geleni arsız! Güney Afrika’yı ancak işçi sınıfının geçmişte dans ede ede devrime yürüyen işçi sınıfının şanlı geleneğinin canlanması kurtaracak.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2018 tarihli 102. sayısında yayınlanmıştır.