İşte şimdi 1 Mayıs halkların oldu!
“Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı”. 1 Mayıs marşının nakarat bölümünün son mısrası böyle diyor. Ama bugüne kadar, ister Taksim’de, ister İstanbul’un başka bir meydanında, ister Türkiye’nin batısında herhangi bir başka kentte kutlansın, 1 Mayıs fiili bir anlamda “halkların bayramı” haline gelememişti. 1 Mayıs, bu topraklardaki varlıklarının bilincine son otuz yıl içinde artan ölçüde uyanan Kürt işçilerinin, emekçilerinin, gençlerinin, kadınlarının yüreklerine hitap etmiyordu. 1 Mayıs Türkçe konuşuyordu.
Türkiye tarihinde ilk kez, 1 Mayıs iki dilli yaşama hoşgeldin dedi! Miting başlamadan önce, başka popüler seslerin yanı sıra Şivan Perwer çalındı. Mitingin konuşmaları hem Türkçe hem Kürtçe yapıldı. Grup Yorum, Kardeş Türküler ve en önemlisi adıyla sanıyla bir Kürt müzik grubu olan, sahnede sarı-yeşil-kırmızı renklerle cümbüş yaratan Agire Jiyan Kürtçe türküler ve marşlar söyledi. 1 Mayıs marşının kendisi ilk kez Agire Jiyan sayesinde Kürtçe söylenmiş oldu. Bu 1 Mayıs, Kürt işçilerinin, emekçilerinin, gençlerinin, kadınlarının da yüreğine hitap etti. Bu 1 Mayıs, ilk kez “halkların bayramı” oldu.Bu durum Türkiye Kamu-Sen’in bürokratlarının yüreğine büyük acı salmış olmalı. Sadece onlar mı, kim bilir öteki konfederasyonlardan da kimler kimler sıkıntı ile kıvranmışlardır. İşte o şovenistlere, hatta o faşistlere inat bangır bangır Kürtçe konuşuldu, Kürtçe ezgi çağırıldı 1 Mayıs meydanında.
Bunun nasıl olabildiğini kendi kendine sormak bile insana mücadelenin önemini kanıtlayacaktır. İşte onca yıldır verilen özgürlük ve eşitlik mücadelesinin meyveleri! İşte bütün o fedakârlıkların, acıların, yasların ürünü! Bunu olanaklı kılanlara bin selam!
1 Mayıs meydanının Kürtçe’yi böylesine özgürleştirmesinin anlamı bununla sınırlı değil. Elbette Kürt halkının mücadelesinin ürünü bu, ama aynı zamanda Türkiye işçi sınıfının Kürt halkını nihayet bağrına basmasının da resmi. Kimi İslamcı, kimi eyyamcı, kimi faşist, kimi kariyerist nice bürokratın hakim olduğu bir sendikal hareket bile nihayet Kürt halkına açılmıştır. Bunun anlamı büyüktür. Emek ve Özgürlük Cephesi perspektifinin önü her zaman olduğundan daha açıktır. İş ki, siyasi önderlikler, yani BDP ve sosyalist müttefikleri, işçi sınıfını ciddiye alsın, ona sırtını değil yüzünü dönsün, onu kazanmaya çalışsın, Kürtlerin müttefiki haline getirmek için çabalasın.