Gerillaya Noel tebriki

Hürriyet gazetesinin 8 Kasım tarihli baskısının Kelebek ekinde, en arka sayfa ilginç bir yazı yayınlandı. Onur Baştürk'ün kaleme aldığı köşe yazısının başlığı şöyle: “Gerilla eve dönsün diye ajansla anlaştılar”. Kolombiya Hükümeti, 1982'den beri barış görüşmeleri sürdürdüğü FARC-EP’ye (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri - Halk Ordusu) bağlı gerillaları eve döndürmek için bir reklam ajansıyla anlaşmış! Yazıdan aynen aktarıyoruz:

...İlkinde Noel operasyonu yapılmış! Gerillaların geçtiği yollardaki devasa ağaçlar Noel ışıklandırmalarıyla süslenmiş, “Noel'i evinizde, ailenizle beraber kutlayın” mesajını vermek için..

İkinci aşamada, gerilla ailelerinden mesajlar toplanmış ve bunlar ışıklı kürelere yerleştirilip gerilla kampına yakın nehre helikopterden atılmış.

Sonuç? 6 bini aşkın ışıklandırılmış mesajlı küre nehir üzerindeki görüntüsüyle hem etkileyici bir manzaraymış hem de mesajlar yerine ulaşmaya başlayınca durum göz yaşartıcıymış:

Gerillalardan evine dönmeye başlayanlar olmuş.

...

Son olarak gerilla annelerinin kapıları çalınmış. Onlarla konuşulmuş. Ve annelerden gerillaların çocukluk fotoğrafları istenmiş.

Bu fotoğraflar büyük bir şekilde bastırılıp gerillanın saklandığı ormandaki ağaçlara asılmış:

“Gerilla olmadan önce benim oğlumsun, bu Noel'de eve gel” sloganıyla... (vurgular yazara ait)

Yanlış okumadınız: Kolombiya hükümeti, hiçbir masraftan kaçınmamış ve gerillaları eve döndürmek için ülkenin en büyük reklam ajanslarından biriyle anlaşmış bundan üç sene önce. Ve bu ajans, muhtemelen hükümet temsilcilerinin de onayı ve teşvikiyle, en ahlaksız, en aşağılık yönteme başvurarak gerillaların ailelerini kullanmış! Bu arada, "Gerilla olmadan önce benim oğlumsun, bu Noel'de eve gel"sloganı, çeviri hatasında ötürü mü böyledir? Yoksa bu kampanya yoğun cinsiyetçi bir anlayışla mı düzenlenmiştir? Bilindiği kadarıyla FARC-EP gerillalarının birçoğu kadındır.

1960 yılından bu yana Kolombiya devletiyle silahlı olarak mücadele eden FARC-EP, kendisini Marksist-Leninist ve Bolivarcı olarak tanımlıyor. Halkın haklarını alabilmek için gerilla mücadelesi vermesinin meşru olduğunu savunuyor. Ayrıca, mücadeleye başladığı günden bu yana, devletin şiddet yanlısı ve baskıcı karakterinin, bütün bunlara ek olarak ABD'nin emirlerine itaatkâr tavrının kendisine başka seçenek bırakmadığını söylüyor.

Onur Baştürk'ün yazısına dönecek olursak, giriş paragrafına bakmak yazarın niyetini açıklığa kavuşmasını sağlar:

“Düşünsenize, bizim Savunma Bakanlığı dağdakileri indirmek için bir reklam ajansıyla anlaşma yapıyor ve o ajans yürüttüğü kampanya sayesinde onları evine dönmeye ikna ediyor!”

Dikkat ederseniz, konu başka ülke olunca “gerilla” tabirini rahatlıkla kullanan yazar, söz Kürt meselesine geldiği zaman "dağdakiler" deyip geçiyor. Anne sevgisinden, gözlerin yaşarması gibi insani durumlardan bahsettiği bir yazıda bile, aşağılayıcı ifadeler kullanmaktan vazgeçmiyor, çekinmiyor!

Taşeronlaştırma, güvencesizleştirme tüm hızıyla sürerken,  Soma, Şırnak, Torunlar, Isparta ve Ermenek’te işçi katliamları devam eder ve devlet bunlara çanak tutarken, bir taraftan çözüm süreci, ileri demokrasi mavalları anlatılıp, diğer tarafta Kobani’yle dayanışma için demokratik haklarını kullanarak sokağa çıkan Kürtler yine sokak ortasında devletin güvenlik güçleri tarafından öldürülürken, yani uğrunda mücadele ettiği alanda iyileşme adına dişe dokunur bir şey olmamışken, kapitalist sömürünün en güçlü mevzisi reklam sektörüyle PKK gerillasının silah bırakmasını beklemek safdillik midir, cahillik midir,  basitçe saygısızlık mıdır? Yoksa bunların hepsini aynı bünyede barındırmayı başaran bir sivri zekanın, egonun mu ifadesidir?

Bir de sormak lazım: kaç Kürt anası çocuğuna devletin reklam ajansıyla böyle mesaj yollar acep?