Erdoğan’ın evinizde hissedin dediği Amerikan tekelleri evimizi talan ediyor

Erdoğan'dan Amerikan tekellerine: "kendinizi ülkenizde hissedin, sıkıntılı olduğunuzda ben buradayım..."

Citibank, General Electric, Pepsi, Coca Cola, Boeing, Google, Microsoft'un aralarında bulunduğu 30 Amerikan şirketi sarayda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuğu oldu. Amerikan tekelleriyle 20 Eylül’de gerçekleşen bu büyük buluşma, Erdoğan’ın Amerikan mallarına boykot çağrısından sadece bir ay sonra gerçekleşti.

Emperyalizm çağının ayırıcı özelliği mal ihracının yerini sermaye ihracının almasıdır. Erdoğan halka malları boykot çağrısı yaptığında emperyalistlerin çıkarlarına ciddi hiçbir zarar vermeden siyasi bir şov yapmıştı. Amerikan sermayesinin çıkarlarını güvence altına aldığında ise emperyalizme gerçek bir hizmet sunuyor. Bunu da görüşmede açık açık söylüyor: “ABD'ye karşı alınan önlemlerin işletmelere zarar vermemesine dikkat ediliyor.”

Erdoğan’ın “kendinizi ülkenizde hissedin, sıkıntılı olduğunuzda ben buradayım” diyerek güvence verdiği Amerikan şirketleri arasında uluslararası gıda tekeli Cargill de vardı. Erdoğan bu sözleri söylerken sendikalaştıkları için Cargill’e sıkıntı yaratan ve işten atılan Cargill işçileri İstanbul’a yürürken gözaltına alınıyordu.

Daha önce de Coca Cola’da sendikalaşmaya çalışanlar aynı akıbetle karşılaşmıştı. Erdoğan, metal işçilerinin General Electric fabrikalarındaki grevini yasaklamıştı. Bu görüşmeden tam bir yıl öne ise Erdoğan ABD ziyaretinde THY’ye 11 milyar dolarlık uçak alımı yaparak Boeing şirketinin kasasını doldurmuştu. Yani Amerikan şirketleri sıkıntıya düştüğünde Erdoğan hep “ben buradayım” demişti. Amerikan şirket temsilcilerinin Erdoğan’a söylediği şu sözler boşuna değil: “Başka bir ülkede yabancı yatırımcıya böyle bir ortam hazırlandığını düşünmüyoruz. Biz çok şanslıyız…”    

Amerikan tekelleri kendilerini evinde hissediyor. Amerikan tekellerine karşı işini ve ekmeğini korumak için sendikalaşması engellenen, grevleri yasaklanan işçiler, Anayasa ve diğer kanunların işlemediği tekellere bakıp soruyor: “Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz?”