Camilerin düşmanı kim?
Bir hafta bekledik. DAİŞ (IŞİD) suçun ABD’nin olduğunu iddia etmişti. Belki bu yönde bir kanıt ortaya çıkar dedik. Musul’un el Nurî ya da Ulu Camii’nin ABD hava kuvvetleri tarafından bombalandığı iddiasının mutlaka bir kanıtı çıkardı. Bir amatör kamera olsun, Musul’un merkezine gündüz gözü bomba atan uçağın resmini çekmesin olur mu?
Bekledik. Emperyalizmin tuzağına düşmemek için bekledik. Rus kaynaklarına, İran kaynaklarına baktık. Acaba emperyalizmin kontrolünde olmayan bu kaynaklar el Nurî’yi emperyalistlerin vurduğuna dair birtakım bulgulardan, en azından kuşkulardan söz ediyor mu diye. Hayır, hayır.
Nihayet, el Nurî’nin havaya uçurulduğu anın videosu yayınlandı. Bu videoda apaçık görülüyor ki, el Nurî ve ünlü minaresi Hadba havaya uçtuğunda gökte en ufak bir kıpırtı yok. Caminin yerle bir olmasının havaya uçma biçiminde olduğu, yani kendi çevresine ya da içine döşenmiş bombalarla berhava edildiği, amatör gözler tarafından bile gözlenebilecek kadar berrak.
O zaman el Nurî’nin katilinin belli olduğunu söyleyebiliriz artık: DAİŞ! Duyduk duymadık demeyin: DAİŞ bir camiyi havaya uçurdu! O DAİŞ ki yeryüzünü kendi bağnaz yorumuna tabi bir İslam’ın hâkimiyeti altına almak istediğini iddia ediyordu. O DAİŞ ki, İslam’a karşı suç işlediği için insanları acımaksızın öldürüyordu: Bedenini yok edercesine örtmeyen kadını, müzik dinleyen genci, saçını sakalını DAİŞ kuralına uydurmaya razı olmayan yetişkin erkeği gözünü kırpmadan cezalandırıyordu. İşte cami bombalayan, bu örgüt!
Hem de hangi camiyi! Bundan tam üç yıl önce, 29 Haziran 2014’te, DAİŞ’in lideri Ebu Bekir el Bağdadi kendini bütün Müslümanların halifesi ilan etmişti. Kendi kendini halifeliğe tayin etmişti yani. İşte o törenin yapıldığı cami el Nurî. Musul’un Irak devleti güçlerince yeniden fethi artık zafere ulaşmak üzere. El Bağdadi, karşı tarafın üçünü yıldönümünde camiyi ele geçirip zafer ilan edeceği istihbaratını almış olmalı ki bu fırsatı onlara tanımadı. Yerle bir etti camiyi. Cami kendisinin bu dünyada yükselmesine olanak tanıdığında mübarek, başkalarının eline geçecekse mundar!
Hem de hangi camiyi! El Nurî, Musul’un 12. yüzyıldan beri sembolü olan bir anıt. İtalya’nın Pisa kulesi gibi eğik olan minaresi yüzünden Habda (kambur) olarak bilinen o özel cami. Ulu Cami adıyla yapılmışken 1172’de Haçlılara karşı savaşmış, Türk komutan Nureddin el Mahmud Zengi’nin adıyla anılmaya başlayan el Nurî camii. Mekke ve Medine’deki camilerle, Kudüs’teki el Aksa’yla, Şam’daki Emevi Camii’yle, Mısır’daki Amr bin el Âs camiiyle karşılaştırılan bir cami. Belli ki, Arap dünyasının Süleymaniye’si olmasa da bir Selimiyesi, Sultan Ahmet camii. İşte bu camiyi yerle bir etti DAİŞ.
İslam dünyasına en büyük kötülüğü kimin yaptığı ve yapacağı bir kez daha ortaya çıktı. DAİŞ son yıllarda gittikçe daha yüksek perdeden kışkırtılan Sünni-Şii savaşının sivri ucudur. Ahmet Davutoğlu, DAİŞ’in Musul’u ele geçirdiği, bütün Türkiye konsolosluğu personelini rehine aldığı, Bağdadi’nin kendini halife ilan etmeye hazırlandığı günlerde, yani tam tamına üç yıl önce, DAİŞ’in Irak Sünnilerinin meşru sıkıntılarının ifadesi olduğunu söylüyor, onu mazur göstermeye çalışıyordu. O bunu söylerken Dışişleri Bakanı idi, başbakanı da Erdoğan idi. İşte AKP’nin böyle gördüğü DAİŞ cami bombalıyor!
Gerçek gazetesi, okurlarına yıllardır kimsenin anlatmadığı bir Ortadoğu anlatıyor. Emperyalizmin ve Siyonizmin yanı sıra Ortadoğu halkları ve kadim İslam kültürü için en büyük tehlikenin tekfirci mezhepçilik, yani kendine biat etmeyeni kâfir ilan eden (tekfirci), Sünni-Şii düşmanlığını kışkırtan (mezhepçi) akımlar olduğunu söylüyor. Bir mezhep savaşının hızla yaklaşmakta olduğunu, böyle bir savaşın Ortadoğu’da milyonlarca insanın canına, İslam uygarlığının da varlığına kıyacağı konusunda uyarıyor. Bunlar birbirlerinin camilerini, türbelerini, bütün kutsal yerlerini yakar diyor.
Olan budur. Tek farkla: DAİŞ Şiilerin değil, Sünnilerin bir camisini berhava etmiştir. Akrep köşeye sıkıştığında zehrini kendi bedenine akıtır!