İstibdada, erkek egemenliğine, kapitalizme ve emperyalizme karşı 8 Mart’ta emekçi kadınlar en öne!
Bundan tam 162 yıl önce, 8 Mart 1857’de New York’ta dokuma işçisi kadınlar, uzun çalışma saatlerini, düşük ücretleri ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için greve çıktı. Grev, Amerikan devleti tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı, çok sayıda kadın tutuklandı veya öldürüldü. O tarihten 51 yıl sonra, 1908 yılında yine New York'ta 15 bin tekstil işçisi kadın, daha kısa çalışma saatleri, daha yüksek ücret, doğum izni ve oy hakkı talebiyle mücadeleye başladı. İşçi kadınları fabrikaya kilitlediler ve fabrikada "bilinmeyen bir nedenle" çıkan yangın sonucu 129 kadın işçi yaşamını yitirdi. Bu mücadelelerin anısına Dünya Emekçi Kadınlar Günü II. Enternasyonal tarafından ilan edilmiş, 150 yılı aşkın zamandır da kadınlar 8 Mart’ı mücadele günü olarak benimsemiştir.
Asırlık mücadelemiz sürüyor!
Kadınlar on yıllar önce de düşük ücretlere, fazla çalışma saatlerine karşı mücadele ediyorlardı. Bugün de gerek dünyada gerekse Türkiye’de kadınlar ucuz ve yedek iş gücü olarak görülüyor. İşe alımlarda ayrımcılığa uğruyor, işe girebilenlerse erkeklerden daha fazla çalışıp daha az ücret alıyorlar. Özellikle ekonomik kriz koşullarında ilk vazgeçilenler hep kadınlar oluyor.
Mücadelemizin talepleri değişmedi, bu sömürü düzeni sürdükçe de değişmeyecek. Asırlık mücadelemiz sürecek, alanlarda büyüyecek! Bu 8 Mart’ta da esnek, güvencesiz, sendikasız çalışmaya karşı emekçi kadınlar en öne!
Kadın cinayetlerine, şiddete, tacize, tecavüze karşı mücadelemiz sürüyor!
Kadınların mücadeleleri işyerlerinde cinsiyetleri nedeniyle yaşadıkları ayrımcılıkla, işsizlikle sınırlı değil. Kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet gün geçtikçe artıyor. Sınıfı, dili, dini, ırkı fark etmeksizin, dünyanın her yerinde ve hayatın her alanında, savaşta barışta kadınlar, erkek egemen kapitalist sistemin pislikleriyle karşılaşıyor. Eş ya da sevgili cinayetine kurban gidiyor, en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülüyor, evde şiddete maruz kalıyor, işyerinde patronunun, sokakta tanımadığı kişilerin tacizine uğruyor.
Bu pisliği temizlemeye gücümüz var! Şiddete uğrayan kadınların sesi olmak, öldürülen kadınların hesabını sormak, hayatlarımızı savunmak için özsavunma örgütlenmeleri kuralım.
Bu 8 Mart’ta da kadın cinayetlerine, şiddete, tacize, tecavüze karşı emekçi kadınlar en öne!
Emperyalizme karşı mücadelemiz sürüyor!
Emperyalizmin açtığı savaşların, kendi çıkarları için kışkırttığı iç savaşların bedelini de en ağır şekilde kadınlar ödüyor. Köle pazarlarında satılıyor, aşağılanıyor, tecavüze ve işkenceye maruz kalıyor. Tüm bu barbarlıktan kurtulmak umuduyla çoluk çocuk ülkelerini terk etmek zorunda kalan kadınlar da gittikleri ülkenin toplumunun en kötü koşullarda yaşayan kesimini oluşturuyor. Ortadoğu’yu kadınlar için yaşanılmaz hâle getiren emperyalizm, şimdi de dünyanın diğer ucunda Venezuela’yı bir askeri saldırı ile tehdit ediyor, ülkede iç savaşı kışkırtacak müdahaleler yapıyor.
Suriye’de, Venezuela’da, Filistin’de, dünyanın neresinde olursa olsun, emperyalizmin, erkek egemenliğinin en ağır bedellerini kadınlara ödetmesine izin vermemek için mücadele sürüyor! Bu mücadeleyi 8 Mart’ta da yükseltmek için emekçi kadınlar en öne!
İstibdada karşı hürriyet mücadelemiz sürüyor!
Bu topraklarda adım adım inşa edilen istibdad rejimi, bir bütün olarak temel hak ve özgürlükleri gasp ederken kadınlara karşı uyguladığı cinsiyetçi politikalarla, kadınları aşağılayan, toplumun dışına atmaya, evlerine göndermeye çalışan uygulama ve söylemleri ile de öne çıkıyor. Ama kadınlar toplumun yarısı olup da yok sayılmaya karşı direniyor, istibdadın zincirlerini kabul etmiyor.
İstibdadın zincirleri kırılacak, ekmek ve hürriyet mücadelesi emekçi kadınlarla birlikte büyüyecek. Bu mücadeleyi emekçi halkın elleriyle Türkiye’yi zincirsiz bir Kurucu Meclis ile yeni kuracak bir mücadeleyi birleştirmek için 8 Mart’ta emekçi kadınlar en öne!
Erkek egemen kapitalist sisteme karşı mücadelemiz sürüyor!
Böyle gelmedi böyle gitmeyecek. Kadınlar var oldukları günden bu yana ezilmiyorlar. Kadınların ezilmesi özel mülkiyetin ortaya çıkışıyla birlikte başladı. Kapitalist sistem erkek egemen sistemi iyiden iyiye geliştirdi. Onlar sömürü düzenini büyüttükçe biz de mücadelemizi büyüttük. Onlar bizi hayatın her alanından yalıtmaya çalıştıkça biz karşılarına dikildik. Sessiz kalmadık, kalmayacağız. Mücadelemiz erkek egemenliğine, mücadelemiz kapitalist sisteme karşıdır!