Metal Fabrikalarından Haberler - Aralık 2021

salcomp

Gazetemizin Aralık 2021 147. sayısında metal fabrikalarından işçilerin yazdığı mektupları okuyucularımıza sunuyoruz.

Onurlu ve azimli mücadelemiz sayesinde Salcomp fabrikasında haklarımızı aldık - İstanbul Xiaomi Salcomp’tan bir işçi

Merhaba arkadaşlar! Salcomp telefon fabrikasında 2021 Nisan ayında işe başladım. İlk aylarda eksik maaş, asgari ücretin bile tam yatırılmaması, hiç kimsenin mesai ücretinin yatırılmaması gibi sorunlarla karşı karşıyaydık. Her ay başında insan kaynaklarına çıkıp maaş bordromuzu istediğimiz zaman bizi azarlayarak “Kapının önünde bekle!” cümlesini kullanıyorlardı. Telefon bandında takım liderleri “Haydi çabuk! İş çıksın!” şeklinde psikolojik baskı ve mobing uyguluyordu. Böyle kötü bir çalışma sistemiyle karşı karşıyaydık.

Yemek molalarımız yarım saat iken, yemeğe çıktığımız zaman güvenlikten geçip yemekhaneye inene kadar yarım saatimizin 6 dakikası geçiyordu. Yemek yedikten sonra çoğu zaman bir sigara içme şansımız bile maalesef olmuyordu. Önemli olan nokta, bazı evli olan kadınların fırsat bulup ailesiyle konuşma şansı bile olmuyordu. Maalesef çok üzücü bir durum. Moladan sonra iki dakika geç gelen arkadaşlarımız hakkında tutanak tutup “Bir daha geç kalmayın!” diyerek her zaman korkutarak mobing uyguluyorlardı. Sizinle başka önemli bir durumu da paylaşmak istiyorum. Çoğu kişinin performans düşüklüğü bahanesiyle çıkışını vermiştiler. Ama gerçekte çoğu çalışan söylenenin aksine, ter dökerek çalışıyordu.

Biz Salcomp çalışanları bu bozuk sisteme, bu kötü çalışma şartlarına son vermek istedik. Biz bazı işçiler sendikaya üye olduk. Daha sonra bir sabah çay molasından sonra tüm çalışanlar olarak iş bırakıp eylem ve protesto yapmaya başladık. Türk-Metal sendikasıyla omuz omuza mücadele ettik. Ertesi gün Türk-Metal sendikasına üye olduğumuz için 180 kişinin çıkışını verdiler. Bu bizi daha da çok öfkelendirdi ve büyük bir mücadele yoluna koyulduk. 5-6 gün boyunca gece gündüz fabrikanın bahçesinde eylem yaptık. Çimlerde uyuduk, kartonların üstünde uyuduk. Ama asla davamızdan, mücadelemizden vazgeçmedik. Her geçen gün iyi haberler alıp ilerliyorduk. Yetki belgesini Çalışma Bakanlığı’ndan aldık. Bundan sonra patron, Türk-Metal sendikasına Salcomp fabrikasının kapılarını açtı ve hepimiz sendikaya üye olduk. Değerli arkadaşlar, bu güzel ve mutlu gelişmeleri sizinle paylaşmak istedim. Asla pes etme, yola devam et! Bir duruşunuz, bir karakteriniz, bir onurunuz olsun! Salcomp’tan sizlere saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

hsk

Kavgamız insanca onurlu bir yaşam için - Dilovası Systemair’den bir işçi

“İşçi toplumuna inanmalıyız, devrime inanmalıyız. Bu iki ilkeden şüpheye düşersek hiçbir şey başaramayız. Marksizm ve Leninizm teorisiyle kuşanmış sıkı disiplinli bir toplumla ve bu toplumun ordusuyla tüm devrimci gruplar ve devrimci sınıfların birleşik cephesi işçi düşmanlarını ve kapitalizmi bozguna uğratacaktır.”

Selam bütün emekçi ve işçi dostlarım. Dilovası İMES Systemair firmasında çalışan bir metal işçisiyim. Artık fabrikadaki sendikal sorunların ilerisinde enflasyonla, geçim sıkıntılarıyla mücadele etmeye başladık. Her yeni gün gıda, yağ, akaryakıt zamlarıyla mücadele etmeye başladık. Biz işçiler sustukça bir zam daha geliyor, biz sustukça sofradaki temel besinler bile lüks oluyor. Biz hep şükür dedikçe bir zam daha geliyor. Her şeyin zamlandığı, gerçek enflasyonun yüzde 44 olduğu bir ülkede değişmeyen tek şey işçinin maaşı. Maaşımız her gün eriyor, her ay vergi adı altında çalınıyor. Çeşitli yalanlarla bu pahalılığın sebebi olarak dış etkenler adres gösteriliyor. Ne yaşanırsa yaşansın kendilerinde hata bulmayan ama her tarafın düşmanla çevrelendiğini söyleyen hükümet en büyük işçi düşmanıdır. 20 yılı aşkın süredir yönetimde olup, sözde işçi dostu görünerek bizi dünyanın en yüksek enflasyonlu ve en düşük ücretli ülkelerden biri haline getirdi. Sebebi ise biziz işçi ve emekçi yoldaşlar. Biz yozlaştıkça, bireysel sebeplerle birbirimizden ayrıldıkça kaybediyoruz. Makinalarla ve ellerimizle emek ürettiğimiz fabrikalarda çalışmamıza rağmen yönetimin işçinin elinde olduğu bir toplum inşa etmeyi başaramıyoruz. Biz birleşip savaşmadıkça onlar sahada zenginleşiyor, biz fakirleşiyoruz. Hükümet ve sermaye işbirliği içinde serbest piyasa ekonomisinde eziliyoruz. Daha elimizde kaybedecek bir şey kalmadı dostlar. Peygamber siyaseti yapanlar, yandaş olanlar zenginleştikçe zenginleşti. Bütün bu yaşanan meselelerin faturasını hep biz ödüyoruz. Artık adil bir işçi düzeni için el ele omuz omuza meydanlarda sokaklarda mücadele vakti geldi emekçi dostlar. Sadece bugünler için değil, bizden sonraki neslin de bu kaderi yaşamaması için mücadele vakti geldi dostlar. Mesele vatan, din, renk, mezhep meselesi değil mesele artık insanca onurlu yaşama mücadelesidir!

gebze metal işçisi

Kurtuluş sendikalı olmakta, toplu iş sözleşmesinde - Gebze’den bir metal işçisi

Merhaba dostlar. Ben Gebze’de bulunan ve güneş panelleri üreten bir fabrikada çalışmaktayım. Düşük ücretlere, baskıya karşı kurtuluşu sendikamıza örgütlenmekte görüyor ve bu amaca yönelik hareket ediyoruz. Fakat patron daha önce yaptığı gibi işçi atmaya cesaret edemeyip başka girişimlerde bulundu.

En eski çalışan işçileri diğerlerinden ayırmak için çeyrek altınlar dağıtmak, hepimize sözde 400-800 TL arası olmak üzere prim sözleri ve son olarak enflasyonun yükselmesi sonucu başına daha büyük işler açmamak için hepimize 500 TL tutarında enflasyon farkı vermesi bu girişimlerden bir kaç tanesiydi.  Gel gelelim evimizdeki yangın söner mi bu boş sözlerle? Sönmedi. Patron en az 400 en fazla 800 TL olmak üzere primlerimizi dağıttı dağıtmasına da gelin görün ki 200 TL bile alan işçi arkadaşımız yok. Doğal olarak bu tutulmayan sözler ve yarım yamalak ücret politikaları uzun vadede patronun başına bela olmaya başlayacaktır.

Çünkü tutamayacağı sözler veren patrona karşı birçok işçi arkadaşımızın sabrı tükendi. Ne verilen sözler ne de en eski işçi arkadaşlarımıza verilen çeyrek altınlar batmaya sürüklenen ekonomide bizlerin kurtuluşu olamaz. Kurtuluş sendikalı olmaktır, patronu toplu sözleşme masasına oturtmaktır.

Chen Solar Aralık

Mescidimizi de çay alanımızı da vermediler, biz söke söke aldık! - Tuzla Chen Solar’dan bir işçi

Merhaba, çok uzun bir süre önce fabrika yönetimine bazı taleplerimizi sunmuştuk. Çay alanımız çok küçük ve heryerden hava alıyor, mescit alanımız yok, dolaplarla çevirdiğimiz zemini beton olan bir alanı soyunma odası olarak kullanıyoruz ve sendika odamız henüz yapılmadı. Bunların bir an önce yapılmasını istediğimizi aylar önce yönetime bildirmiştik. Bize üretimdeki tüm makinaların değişeceğini, haliyle fabrikanın yeniden planlanacağını, bu sebeple taleplerimizin makinalar yerleştirildikten sonra karşılanacağını söylediler. Dediklerine göre biz toplu olarak çıktığımız yıllık izinden döndüğümüzde bu taleplerin birçoğu karşılanmış olacaktı. Biz 4 Eylül’de izinden döndük, yukarda bahsettiğim alanların birinin bile yapımına başlanmamıştı. Kasım ayında havalar da soğudu, bu durum canımıza tak etti. Milyonlarca liralık yatırım yapan patron, kendisi için iki kuruşluk ama bizim için hayati olan ihtiyaçlarımızı karşılamamak için ayak diredi. Biz de 15 Kasım’da, vardiya değişiminde ilk eylemimizi yapma kararı aldık. Bunu duyan patron, eylem saati gelmeden önce bu alanların hepsinin yapımının bitiş tarihi için gün verdi ve temsilcilerimizi alanları yapacak olan müteahhit firmayla görüştürdü. Patronun sadece eylem kararını duyması bile aylardır çözülmeyen sorunların çözülmesini sağladı. Bu yüzden iç rahatlığıyla şunu söyleyebiliriz: onlar vermediler, biz söke söke aldık!

TL değer kaybetmeye devam ediyor, olan da bize oluyor. Ocak ayında değeri 380 Dolar olan asgari ücretin bugünkü TL karşılığı 4500 Lira. Temel tüketim mallarının ücretleri dolardan da hızlı artıyor. Dolarla iş yapan patronlar ise işçiye TL olarak maaş verip ürünlerini Dolar olarak sattıkları için karlarına kar katıyorlar. Kısacası, bizim alım gücümüz düştükçe onlar kazanıyorlar. Bu durumda patronlardan ve onların politikacılarından hakkımız olanı vermelerini beklemenin tutarsızlığı ortaya çıkıyor. İçinde bir tane bile işçi bulunmayan asgari ücret komisyonundan bir beklentimiz yok. Onlar engel olmaya çalışacaklar, bizse hakkımız olanı zorla alacağız!

metal işçisi kadın

Yaşasın örgütlü mücadelemiz! - Gebze’den bir metal işçisi kadın

Merhaba yoldaşlar. Gebze’de yeni açılmış yabancı menşeili telefon fabrikasında çalışıyorum. Fabrikada çalışan arkadaşlarımızın çoğu üniversite mezunu iş bulamayan tecrübesiz genç arkadaşlarımız. Çoğunun fabrika deneyimi de olmamış. Patronlarımız bu durumdan faydalanarak işçilerin üzerinde büyük baskılar kuruyor. Günlük hedef sayının çıkması için işçileri psikolojik şiddete maruz bırakıyorlar. Çıkmadığı takdirde vermiş olduğu primleri kesmek, mola saatlerini iptal etmek ile tehdit ediyorlar. En ufak konuşmamızda performans değerlendirme kartlarına eksi atıp primden düşüyorlar. Yapmış olduğumuz 10 dakikalık çay molalarımızı kesmek ve işten çıkartmakla tehdit ediyorlar. Yeni giren, henüz 1 haftalık çalışan arkadaşlarımızdan alışma süreçlerini göz ardı edip saatlik yüksek hedefler koyuyorlar ve çıkması için sürekli başlarında baskı yapıyorlar. Söyledikleri hedefleri ekipmanlarımız eksik olmasına rağmen istiyorlar ve bunu dile getirince henüz yeni bir fabrika olduklarını, eksiklerin tamamlanacaklarını sipariş verdiklerini söylüyorlar. En basit örneği göz kontrol yapmak için 2 aydır ışığa ihtiyaç duyduğumuzu söylüyoruz ve hala geleceğini söylüyorlar. Ekip liderimiz dilek ve öneri kutusuna isteklerimizi yazabileceğimizi, önerilerimize açık olduğunu söylemesine rağmen sunduğumuz hiçbir isteği yerine getirmiyor. En basiti mola alanımız. Malum havalar soğudu, yağmurlar başladı, beş kişinin zoraki sığacağı alana insanlar zorla sıkışmaya çalışıp sigara içmeye çalışıyor. Bunları dile getirdiğimiz takdirde daha yeni olduklarını, düzene sokacaklarını söylüyorlar, açılmasının üzerinden 6 ay geçmesine rağmen isteklerimizi yerine getirmemek için bizleri sürekli oyalıyorlar. Biz de taleplerimizin karşılanması için birlik olmamız gerektiğinin her geçen gün daha çok farkına varıyoruz. Daha iyi şartlar altında ve daha iyi ücrete çalışıp, baskılardan kurtulmak için örgütleniyoruz. Sendikalı olduğumuzda daha güçlü olacağımızı biliyoruz.

Gelecek zammı onlar değil biz belirleyelim - Çorlu’dan bir metal işçisi

Merhabalar ben Çorlu'da alüminyum fabrikasında çalışıyorum. Şu anda fabrikada en çok konuşulan konulardan bir tanesi asgari ücretin ne kadar olacağıdır. Hemen her gün beraber oturduğumuz molalarda veya servis beklerken kendi aramızda asgari ücrete ne kadar zam geleceğini tahmin etmeye çalışıyoruz. Kimimiz 3600 lira civarı geleceğini kimimiz ise en fazla şu anki asgari ücretin üzerine en fazla 300 ya da 400 TL üstü olacağını düşünüyor. Ama biliyoruz ki asgari ücretin üzerine ne gelirse gelsin önümüzdeki sene temel ihtiyaçlara gelen zamlar karşısında asgari ücretin hiç şansının olmayacağıdır.

Gelecek olan zammı hükümet ve patronların kendi keyiflerine göre belirlemelerine müsaade etmeyelim. Kendi ücretlerimizi kendimiz belirleyelim. Hak ettiğimiz ücret onların göstermelik masaları değil bizim fabrikalarda birlikte verdiğimiz mücadele belirleyebilir. Ancak birlikte mücadele edersek mutfaktaki yangını durdurabiliriz. Ne yapmamız gerektiğini biliyoruz.

Bu yazılar Gerçek gazetesinin Mayıs 2021 tarihli 147. sayısında yayınlanmıştır.