Fabrikalardan Haberler - Mayıs 2024
Perfetti van melle direnişinden Ayhan: Emeğin sömürülmediği, bütün çocukların eşit yaşam sürdüğü bir dünya için bugün de yarın da mücadelemiz devam edecek!
Sevgili emek dostları, öncelikle sizleri Perfetti van melle mücadelesinden selamlıyorum!
“Emek en yüce değerdir.” Bunu her insanın çok iyi bilmesi gerekiyor. Zira emeğin ne olduğunu bilmeyen, hakkını da bilmez, hakkı için mücadele etmeyi de bilmez. Kimi duyarak görerek öğrenir. Ne mutlu ki biz mücadele etmeyi yaşayarak öğrendik.
Yaklaşık 13 yıldır operatör olarak çalıştığım Perfetti’de örnek bir çalışan olarak sorunsuz çalıştım ve işimde elimden gelenin en iyisini yaptım. Çünkü emek kutsalsa ekmek yediğim işyerim de benim için kutsaldır. Ne var ki yıllar içinde maaşlarımız eridi. Kıdem ve bazı haklarımız verilmedi. Tabii ki bunları sürekli yönetimden yetkili kişilere ilettik. Fakat çözüm bulamadık. Öyle ki işten ayrılmak isteyenlere tazminatları bile verilmedi. Çok çaresiz kaldık. Arkadaşlarımızla sendikaya üye olma kararı aldık. Birkaç sendika ile görüştükten sonra Tekgıda-İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Yunus Durdu Bey ile tanışma fırsatımız oldu. Gerçekten bize güven verdi ve bizler Tekgıda-İş sendikasına üye olma kararı aldık. Tabii sendikamızın kendi işkolunda Türkiye’nin en büyüğü olduğunu ve Örgütlenme Uzmanı Yunus Durdu’nun sendika olarak Tekel, Bel Karper ve Cargill’deki başarı hikayelerini sonradan öğrendik.
İyi ki sendikalar var ve iyi ki Tekgıda-İş sendikasına üyeyiz. Yunus beyin deneyimleri ve eğitimleri sayesinde beş aylık bir sürede işyerinde yasal çoğunluğu sağladık ve bakanlık tarafından yetki belgesini aldık. Yetki belgemizi aldıktan sonra maalesef yönetim ve bazı çalışanlar tarafından baskılara maruz kaldık. İşten atma, e-devletten üyeliklere bakma gibi çok farklı mobbing ve yıldırmaya maruz kaldık. Sonuç olarak ben sendika tarafından temsilci seçildim. Baskılar her gün biraz daha artıyordu. Ve bir iftira sonucunda tazminatsız olarak iş akdim feshedildi.
Kimse bize hak mücadelesinin kolay olacağını söylememişti zaten. Mücadeleme fabrika önünde devam ettim. Bugün fabrika önünde direnişin 82. günü. Bu direnişte beni hiç yalnız bırakmayan sendikam ve Yunus Durdu’ya bu vesileyle teşekkür ediyorum. Direnişin 42. gününde çocuğum dünyaya geldi ve sendikam beni hem maddi hem manevi olarak hiçbir zaman yalnız bırakmadı.
Beni bu mücadelede hiçbir zaman yalnız bırakmayan Devrimci İşçi Partisi’ne, Sayın Dr. Levent Dölek ve yoldaşlarına sonsuz teşekkür ediyorum. Sınıf mücadelesini onlardan öğrendik. İyi günde kötü günde Perfetti işçisini yalnız bırakmadınız. Perfetti işçileri olarak sizlerin bu kıymetli desteğini hiçbir zaman unutmayacağız. İyi ki varsınız!
Yaşasın örgütlü mücadelemiz! Geldiğimiz noktada çok sıkıntı çeksek de sevgili başkanımız Yunus Durdu’nun destekleri ve deneyimleri ile artık Perfetti çalışanları olarak dayanışma ve mücadelenin ne olduğunu, nasıl yapılacağını çok iyi biliyoruz. Gücümüz birliğimizden gelir diyerek onurlu mücadelemizi sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız.
Sevgili emekçi kardeşlerim, emek hırsızlarına karşı örgütlü mücadele etmek zorundayız. Anayasal hakkımız olan sendikaya üye olarak toplu sözleşme masasında haklarımızı koruma altına almalıyız. Emeğin sömürülmediği, bütün çocukların eşit yaşam sürdüğü bir dünya için bugün de yarın da mücadelemiz devam edecek!
4 Mayıs 2024
Perfetti van melle direnişinden Ayhan
Velimeşe'den petro-kimya işçisi bir kadın: 1 Mayıs’ta en öndeydik, 1 Mayıs’tan aldığımız güçle de emekçi kadınlar en öne!
Merhaba Gerçek gazetesinin okurları. İşçi bayramında, 1 Mayıs’ta, ilk defa sahada bulunmanın gururuyla yazmak istedim. Her ne kadar bayram da desek aslında biz de varız, biz de haklarımızın peşindeyiz demenin bir sesli güçlü gösterisi 1 Mayıs. En çok hak eden sınıfın, düşük ücretlere çalıştırılan ve buna razı denilen kesimin sesini yükselttiği en coşkulu gün! Bu yüzden orada olmaktan oldukça gurur duydum diyebilirim. Lüleburgaz’da yapılan yürüyüşte yer alan işçi kadın olarak, hakları sömürülen yok sayılan birkaç arkadaşıma sizler için de buradayım diyerek yürüdüm. Bir kadın olarak, güçsüz sanılan ama her şeyin altından kalkan güce sahip kadınların yok sayılmasına karşı yürüdüm. Emekçi kadınlar en öne sloganında, yakın arkadaşlarım ve tanımadığım ama sorunlarımızın aynı olduğunu bildiğim binlerce kadın adına, onlar için en öndeydik. Aslında susturulmuş değil, sesini çıkarmaması için bastırılmış, ne değişecek ki denilerek yaşaması dayatılmış, orada olmak isteyip de olamayan kadınlar adına yürüdük. İsrail’in yaptığı soykırıma ses çıkarabilmenin onuruydu 1 Mayıs. Dünyada güçlülerin zayıfın ezilmesine göz yumması ve bu büyük soykırımı durdurmak için göstermelik değil gerçek adımların atılmaması karşısında, bu ikiyüzlülüğü de Filistin’le dayanışmayı da dile getirenin işçiler olması da çok onur vericiydi. Her konuda işçilerin sözünü söylemesini, biz de varız diyen işçileri gururla izledim. Birlikten kuvvet doğar, her günümüzü 1 Mayıs’ta yaşadığımız birlik hissiyatı ile doldurabilirsek, tüm zorlukları aşabileceğimizi, o güçte olduğumuzu gördüm. Birlik ve beraberliğin, ses yükseltmenin anlamını da görmüş oldum. Bize dayatılan çalışma şartlarına da yaşam şartlarına da baskılara karşı da daha güçlü hissediyorum 1 Mayıs’tan sonra! Tekrar sloganımızla da tüm emekçi kadınlara çağrı yapıyorum: Emekçi kadınlar en öne!
Velimeşe’den petro-kimya işçisi bir kadın