Zonguldak: Yeniden yapılandırma özelleştirme demektir!

Geçtiğimiz haftalarda Enerji Bakanlığı’nın Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) özelleştirilmesi konusunda Zonguldak’ta bir anket çalışması yaptırdığı, bu anket sonuçlarının doğrultusunda da “Zonguldak yeniden yapılanma taslak planlaması” başlıklı bir rapor hazırlandığı ortaya çıktı.

TTK için hazırlanan bu taslak planın en dikkat çekici kısımlarında şu sorular ve tespitler yer alıyor:

·İşletme, özel–kamu işbirliği veya sadece özel sektör işletmesi mi olacak?

·TTK’da mevcutta çalışan işçilerin, (ocakları ayakta tutan sayı ile üretim yapan sayının) nasıl ve hangi modelleme ile diğer iş mecralarına aktarılacağı, bu aktarımlar yapılırken nasıl bir yol ve yöntem izleneceği, çalışan hakları, koşullarının nasıl düzenleneceği gibi sorularına cevap aranıp net bir eylem basamağının ortaya konması gerekmektedir.

·Şehrin yeni iş odakları oluşturularak madende çalışma alışkanlığı ve geleneğinin oranını düşürmeye çalışmak, şehrin verimini arttıracağı gibi hem de TTK’nın yeniden yapılanması sürecinde olası toplumsal kargaşa ve tepkiyi minimize edecektir.

Bütün bunların planlamasının yapılması için bir çalışma komisyonu kurulması önerilmiş. Bu komisyonun aynı zamanda bir çalışma takvimi oluşturup her 10 günde bir enerji bakanına sunum yapması da öneriler arasında. Yani enerji bakanının başkanlığında 10 günde bir toplanan bu komisyonun “TTK’yı hangi yolla özelleştirelim?” sorusuna cevap aradığı ortada.

Anketin gizli sorusu: “TTK özelleştirilsin mi?”

Anket deyip geçmeyelim. Anket çalışması sadece insanların ne düşündüklerini ortaya çıkaran bir yöntem değildir. Aynı zamanda insanların algılarını yönlendirmek için de kullanılan taktiksel bir araçtır. Bu da anket yaptığınız kişiye yönelttiğiniz sorularla ve işaretlenmesi gereken belirli cevap seçenekleriyle olur. Bu yüzden bir araştırmada ortaya çıkan sonuçlar kadar sorunun nasıl sorulduğu da önemlidir.

Bakanlığın hazırlattığı bu araştırmada eğer soru “TTK özelleştirilsin mi?” diye sorulmuş olsaydı, çok büyük bir oranda “Hayır” cevabının çıkacağı herkesçe malum. Bunun yerine insanların algılarını etkilemek için soru “TTK yeniden yapılanacak olsa en etkili model sizce nasıl kurulmalı?” şeklinde sorulmuş. Cevaplar ise şu şekilde sıralanmış: “Devlet eliyle”, “Özel Sektör eliyle” “Sendika eliyle”, “Özel Sektör-Sendika ortaklığıyla”, “Özel Sektör-Yerli Müteşebbisler ile”, “Rödovans”.

İlki dışındaki diğer seçeneklerin hepsi doğrudan özelleştirmeyi işaret ediyor. Belirtilen bu seçenekler çerçevesinde bir yeniden yapılandırmayla, öncelikle kurumun kamu niteliği ortadan kalkacaktır. Ayrıca, işçiler de serbest piyasa koşullarına terk edilmiş olacağından sadece iş güvencelerini kaybetmiş olmayacak aynı zamanda yaşamlarını da kaybetme tehlikesiyle daha fazla karşı karşıya kalacaktır.

“Devlet eliyle” seçeneği ise doğrudan doğruya özelleştirme anlamını yansıtmasa da, dolaylı olarak özelleştirmeye kapı aralayan bir sürece dönüşme tehlikesini içinde barındırıyor. Çünkü “yeniden yapılandırma” kavramı, kamu kurumlarının doğrudan özelleştirilmesi anlamı taşıdığı gibi, özelleştirme öncesi gerekli altyapı hazırlıklarının yapılması anlamına da geliyor.

Bu konuda sadece Türkiye Elektrik Kurumu’nun (TEK) başına gelenleri hatırlamak yeterli. Türkiye Elektrik Kurumu yeniden yapılandırılma adı altında 1993 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Türkiye Elektrik Üretim-İletim A.Ş. (TEAŞ) ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) adı altında iki ayrı İktisadi Devlet Teşekkülü olarak belirlenmiş ve bu süreç, daha sonra TEDAŞ’ın, 20 bölgesel elektrik dağıtım şirketine bölünerek özelleştirilmesiyle sonuçlanmıştı.

Yeniden yapılandırma, özelleştirme politikalarına karşı yükselecek toplumsal tepkiyi azaltmak için “özelleştirme” kelimesi yerine daha fazla kullanılan bir kavram haline gelmeye başladı. Hele Zonguldak’ta! Sermayenin ve onun siyasi temsilcilerinin 91 Büyük Madenci Yürüyüşü’nde ağzı yandı bir kere. 25 senedir özelleştirme yolunda bir adım atmak için fırsat kolluyor ama adını koymaya cesaret edemiyor. Şansını bu kez de “yeniden yapılandırma” adı altında denemeye çalışıyor. Fakat bir şeyin sadece ismini değiştirmek, sonuçları değiştirmiyor. Eğer TTK özelleştirilirse ya da özelleştirmeye gidecek bir yeniden yapılandırma formülüne müsaade edilirse, maden işçilerinin Soma’da olduğu gibi daha fazla katliamla karşı karşıya kalması kaçınılmazdır.

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ocak 2017 tarihli 87. sayısında yayınlanmıştır.