Çözüm: Türkiye Taşkömürü Kurumu’na toplu işçi alımı!
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) bugünlerde yeniden özelleştirme saldırısı altındaysa, bunun nedeni devletin uygulamış olduğu politikalardır. Genel olarak özelleştirmeye yönelik bu politikalar çok açık ve bilinçli bir şekilde sermaye sınıfının, patronların çıkarları doğrultusunda belirlenmiştir. Kılavuzu TÜSİAD’dır, IMF’dir, Dünya Bankası’dır, Avrupa Birliği’dir. TTK özelinde ise bu politikanın bir gereği olarak uyguladıkları yöntem, yıllar içerisinde kurumun işçi sayısının düşürülmesi olmuştur.
TTK’yı özelleştirmek için 20-30 yıl önceden planlanan bu saldırı karşısında verilecek mücadele de doğru talepler ve uygun mücadele yöntemlerini gerektirir!
Hükümetle, muhalefetle değil işçiyle!
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) yönetiminin bu dönemde izleyeceği uygun politika diplomatik görüşmeler olamaz. Karadon müessesesini özelleştirme kapsamına aldığını yazılı olarak bildiren, işçi alımı konusunda hiçbir adım atmayan ve tepkileri yumuşatmak için özelleştirme kelimesi yerine “yeniden yapılandıracağız” diye açıklamalar yapan bir hükümetten maden işçisinin lehine bir çözüm çıkmayacağı ortadadır. İktidar ve sermaye adına çıkacak çözüm kurumun bir kısmını değil tamamını özelleştirmek olacaktır.
Sendika yönetimi defalarca deneyip en ufak sonuç dahi alamadığı bu diplomatik görüşmeler yerine yüzünü kendi tabanına, Zonguldak havzasına, işçiye, işçinin taleplerine dönmelidir. İşçinin talebi ortadadır: Toplu işçi alımı! TTK’ya işçi alımını sağlayacak olan maden işçisinin örgütlü gücü ve bu yoldaki kararlı eylemleridir. Bu doğrultuda doğru mücadele hattını çizecek ve işçileri harekete geçirecek olan sendikadır. Sendika, bu talep etrafında ve bir bütün olarak özelleştirmeye karşı işçileri birleştiren bir hat izlemelidir.
Emekçiler hazır, Zonguldak havzası hazır!
Zonguldak, sadece maden işçisiyle değil, diğer sektörlerdeki işçisiyle, memuruyla, yöre halkıyla bu mücadeleye hazır olduğunu farklı zamanlarda çeşitli yollarla göstermiştir. Maden işçisi özelleştirmeye karşı olduğunu ve bu konuda mücadeleye hazır olduğunu 14 Temmuz’daki miting ve yürüyüşle, attığı sloganlarla göstermiştir. Zonguldak halkı da maden işçisinin mücadelesini desteklediğini, TTK’nın özelleştirilmesine karşı olduğunu “kuruma en kısa sürede ve yeterli sayıda işçi alınsın” talebinin yer aldığı, “TTK özelleştirilemez, kapatılamaz” diyen 45 bin kişinin imzasını taşıyan metinle göstermiştir.
Tabanda işyeri komiteleri kurulmalı!
GMİS, Başkanlar Kurulunda alınan işyeri komiteleri kurulması kararını hızlı bir şekilde hayata geçirmeli ve kuruma işçi alımı kampanyası için etkili bir şekilde faaliyetlere başlamalıdır. Bu süreçte işyeri komitelerinin oluşturulması hayati bir öneme sahiptir.
Maden işçisi, kendi işi ve geleceğiyle ilgili, sendikasındaki, çalıştığı kurumla ilgili gelişmeler konusunda bilgi sahibi olabilmek için söylentilere, dedikodulara ve sosyal medyaya terk edilemez. Gerçeklere ulaşmak maden işçisinin hakkıdır! Ayrıca sendikanın alacağı ve uygulayacağı kararların denetlenmesinde ve işçi iradesinin sendikaya yansıtılmasında bu komitelerin etkin bir şekilde çalıştırılması da önemlidir.
Maden işçisi ancak bu şekilde bir taban örgütlenmesiyle kararların alınmasında aktif olabilir, gerçeklere doğrudan komitesi aracılığıyla ulaşabilir ve alınan kararların uygulanıp uygulanmadığını denetleyebilir.
Madenciler, metal işçileri, turizm emekçileri, öğretmenler ve alın teriyle geçinen herkes omuz omuza verse…
İşçi sınıfını bekleyen tehlikeler büyük. Özelleştirme bir yandan sıkıştırıyor, kapıdaki ekonomik kriz diğer yandan. Kıdem tazminatının gaspı bir koldan ilerletilip kamu emekçilerinin iş güvencesi yok edilmeye çalışılırken bir koldan da taşerona kadro yalanı büyütülüyor. Filmin sonu belli, işçi sınıfı kendi yolunu çizmezse hali yine harap olacak.
Metal işçilerinin, taşeron işçilerin, diğer emekçilerin mücadelesi de maden işçilerinin mücadelesiyle aynıdır. Bu derelerin birleşip ırmak olması şart. Tüm işçiler ve emekçiler birlik olsa karşılarında duracak güç yok. İşte o zaman ne özelleştirme gündemi kalır ne kıdem tazminatının gaspı ne de iş güvencesinin adım adım her yerde yok edilmesi söz konusu olabilir.
Öyleyse yolumuz belli: Birleşik İşçi Cephesi!
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Aralık 2016 tarihli 86. sayısında yayınlanmıştır.