Metal işçisi işbirlikçi sendikacılığa karşı

Renault işçileri, Bosch işçilerinin Mart ayında yükselttiği mücadele yoluna yeni taşlar döşedi. Sarı sendika Türk Metal’in yıllardır dayattığı işbirlikçi sendikal anlayışa karşı bayrak açtı, hatta bir bölümü yüzünü Birleşik Metal İş Sendikası’na döndü. Bu mücadelenin süreklilik kazanabilmesi, Türk Metal’in ihanetlerinden bıkmış diğer metal işçilerine de yayılabilmesi için metal işçisi ile dayanışmaya!

2012 yılının bahar aylarında bir deprem etkisi yaratan mücadeleleri ile öne çıkan metal işçileri, Kasım ayının ilk yarısında bir kez daha mücadele sahnesine adım attı.

Metal işkolunda MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası) ile toplu iş sözleşmesi görüşmeleri süreci yaklaşırken, işçilerin arasında, patronlar ile işbirliği içinde metal işçisine yıllardır defalarca ihanet etmiş olan Türk Metal’e yönelik tepki de artmaya başlamıştı. İlk kıvılcımı 9 Kasım’da Arçelik işçileri çaktı. Onların ardından Tofaş işçileri, Türk Metal’e karşı güvensizliklerini ve kızgınlıklarını ifade eden eylemler yaptılar. Ama asıl sarsıcı mücadelenin odağı Bursa’da bulunan Renault fabrikasının işçileri oldu.

 

Renault’ta işçiler “Eskisi gibi olmaz” diyor

Renault işçileri, çok düşük ücret artışları ve yan haklara ilişkin çok sınırlı bir teklifle patronlarla toplu sözleşme masasına oturmaya hazırlanan Türk Metal sendikasına tepki içinde fabrikayı işgal ettiler. Eylemin birçok talebi vardı. Ama en ilginci, kafası kızan işçilerin sendikadan istifaya kalkışmalarıydı. Fabrikaya noter gelip de Türk Metal’den istifaları için işlemler tamamlanınca işgal eylemini sona erdireceklerdi. Bir grup işçi bunu aynı zamanda Birleşik Metal’e geçme olarak algılıyordu. Bahar aylarındaki depremin mimarı olan Bosch işçileri de kendileri gibi Türk Metal’e karşı ayağa kalkan sınıf kardeşlerine desteğe gitti. Karşılarına sadece polis değil, onlardan da önce Türk Metal’in eli sopalı çeteleri çıktı. Türk Metal’in çeteleri, hem fabrikayı boşaltan Renault işçilerine, hem de onlara desteğe gelen Bosch işçilerine saldırdı. Bazı işçiler yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Renault işçilerinin mücadelesini bastırmak için patron hemen işten atma kozunu kullanarak 22 işçiyi işten çıkardı. Eylemlere katılmaya devam etmeleri durumunda diğer işçileri de işten atacağı tehdidini savurdu. Burjuva basını ise yaşanan olayları, iki sendika arasındaki anlaşmazlık gibi gösterdi. Ama ortada Renault işçisinin rekabet halindeki iki örgütü değil, onları bugüne kadar şovenist ideoloji ile uyutmaya, sermaye adına kontrol altında tutmaya çalışan gangster bir sarı sendika ile bugün sendikal haklarına sahip çıkmak amacıyla yüzünü döndüğü Birleşik Metal var.

 

Yeni yükselişlere hazırlık yapmak gerek

Şu an mücadelenin ilk günlerdeki ateşi biraz düşmüş gibi görünse de toplu sözleşme süreci boyunca yeni patlamaların yaşanması, mücadelenin başka fabrikalara sıçraması ihtimali geçerliliğini koruyor.

Birleşik Metal İş Sendikası da Kasım sonunda toplamda 35 işyerini kapsayan 2012-2014 grup toplu iş sözleşmesi teklifini MESS’e iletti. MESS, teklifi üyelerine gönderecek, değerlendirmelerin ardından görüşmelere başlanacak. Bu 35 işyeri arasında Mart-Nisan aylarında Türk Metal’den istifa ederek Birleşik Metal’e geçen Bosch Rexroth, Bosch Fren ve Cengiz Makine de yer alıyor. Bu işyerlerinde BMİS ilk kez toplu sözleşme yapacak. Ve elbette işçiler şimdi yapılacak toplu sözleşme görüşmesi sürecini, geçmiş dönem yapılanlarla kıyaslayacaklar. Yeni dönemin getirileri, metal işkolundaki tüm işçilere örnek teşkil edecek. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Renault’da, Bosch’ta, Arçelik’te, Tofaş’ta ya da başka fabrikalarda yeni patlamalar yaşanabilir.

 

Metal işçisi ile dayanışmaya!

Bugün herkese düşen görev, metal işçisinin metal patronlarına karşı mücadelesinde ve yıllardır onlara hizmet eden sarı sendika Türk Metal cenderesinden kurtulmak için verdiği kavgada, metal işçisiyle dayanışmayı yükseltmektir. Çünkü metal işçisinin bugünkü mücadelesinin kazanması, önümüzdeki dönem etkilerini derin bir şekilde hissedeceğimiz ekonomik krize işçi sınıfının daha avantajlı bir şekilde girmesi demektir. Ama daha da önemlisi bu mücadele, 12 Eylül’ün sendikal alanda kurduğu genel olarak sınıf mücadeleci sendikacılığın kuşatılmasına, özel olarak da DİSK’in köşeye sıkıştırılmasına dayalı güçler dengesini değiştirecek bir atılımı tetikleyebilir.

 

Birleşik Metal metal işçisinin önüne düşmeli

Metal işçisi, sarı Türk Metal sendikasının yönetimine ilk defa isyan etmiyor. Daha önce 1998’de de hemen hemen bütün büyük metal fabrikalarını etkisine alan bir başka isyan daha yaşanmıştı. O dönemde Birleşik Metal’in yönetiminde olan ekip, bu isyanın başına geçmekten ürkmüş, hiçbir ciddi girişimde bulunmamış ve dolayısıyla Türkiye işçi sınıfı için çok önemli bir olanağı heba etmişti. Bunda o dönemde ÖDP’ye hâkim olan sol liberallerin sendika yönetimi üzerindeki nüfuzu da etkili olmuştu.

Bu sefer metal işçisinin isyanı dalga dalga geliyor. Bahar aylarında ayağa kalkan Bosch işçisini Birleşik Metal örgütlemeyi başardı. Ama Alman patron, sarı sendika, işçi düşmanı hükümet birleştiler, işçiyi birçok zaafından yakalayarak kısmen Türk Metal’e geri çektiler. Bütün bu basınca rağmen Bosch’un ana fabrikasında yetki hâlâ tartışmalı. Bosch’un yan dallarındaki fabrikalarında, yani Bosch Rexroth ve Bosch Fren’de ise Birleşik Metal artık yetkiye sahip!

Bu büyük başarının ardından Kasım isyanı geldi. Üstelik bu isyan tek bir fabrika ile sınırlı da kalmadı. Toplu sözleşme süreci ilerledikçe de üçüncü bir dalga muhtemelen gelecek. Öyleyse, Birleşik Metal, 1998’in hatalarının derslerini çıkarmalı, ayağa kalkan metal işçisinin önüne düşmeli, işçiyi sarı sendikanın ve devletin pençesinden kurtarmalıdır. İkinci bir olanağın daha harcanmasına izin verilmemelidir.

 

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Aralık 2012 tarihli 38. sayısında yayınlanmıştır.