Hükümetten emekten yana bütçe isteyen sendikaların önce kendi bütçeleri emekten yana olmalı

Hükümetten emekten yana bütçe isteyen sendikaların önce kendi bütçeleri emekten yana olmalı

Mecliste 2022 bütçe müzakerelerinin başlamasıyla sendikalardan haklı olarak “sermayeye değil, emekçiye bütçe” talebi geldi. Türk-İş milyonlarca işçi ve emekçinin kanayan yarası olan vergi dilimi sorununu gündeme getirdi ve gelir vergisi oranlarının düşürülmesini talep etti. DİSK ise çok daha somut bir talep yükseltiyor. Asgari ücret ve tüm ücretlerde asgari ücrete denk düşen kısım için gelir vergisi sıfırlansın diyor. Ayrıca DİSK de emekten yana bütçe istiyor ve “pembe tablolar çizmeyi alışkanlık haline getiren siyasi iktidarı uyarıyor”, iktidarı “2022 bütçesi ve asgari ücreti belirlenirken ‘geçinemiyoruz’ diye haykıran halkın ekmeği için somut önlemler almaya” çağırıyor. 

Talepler doğru ve yerinde. Ama yine de bir sorun var. Sendikalar bu talepleri hükümetten istemekten fazlasını yapabilecek durumda. Her iki konfederasyon da birçok işletmede toplu sözleşme yapıyor. Bu sözleşmelerde gelir vergisi yükünü hafifletmek ve patronun üstlenmesini sağlamak mümkün. Örneğin Türk-İş’e bağlı Petrol-İş sendikasının yaptığı Trelleborg sözleşmesinde 1.000 lira tutarında bir iyileştirme yapıldı. MESS grup sözleşmesi süreci başladı. DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş’in sözleşme taslağında yüzde 15’i aşan gelir vergisi ödemelerinin işveren tarafından karşılanması talebi var. Türk Metal de Türk-İş’in çağrısı doğrultusunda taslağını revize ederek bu talebi sahiplenmeli.

Sendikalar bu talepleri hayata geçirecek güce de olanaklara da sahip. En azından en güçlü oldukları sektör ve fabrikalarda bunu yapabilirler. Ama bakıyoruz Türk-İş milyonlarca işçinin en yakıcı talebini “Cumhurbaşkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Vergi Konseyi Başkanlığına” yazılı olarak bildirmiş. Ne büyük iş! Cevap almayı bile beklediklerini zannetmiyorum. İstedik mi istedik! Türk-İş’in en güçlü sendikasının sözleşme taslağında vergi talebi yok! Hükümet seni niye ciddiye alsın? DİSK daha militan! Taleplerini Konfederasyon Genel Merkezi önünde pankart açıp slogan atarak bir basın açıklamasıyla dile getiriyor. “Vur vur inlesin” de Ankara dinleyecek mi?

Korkarım ki yakında aynı gösteriler asgari ücret meselesinde de sahnelenecek. “Açlık sınırı bu, yoksulluk sınırı şu, asgari ücret en az şu kadar olmalı…” Çok da yüksek perdeden konuşulacak. Mesela geçenlerde Pervin Buldan DİSK’i ziyaret etmiş en az 5 bin diyor. Doğru mu doğru. Ama esas önemli olan bunu almak için bizim ne yapacağımız değil mi? “Hak verilmez alınır” diye bağırdığımıza göre AKP’nin vicdan yapmasına ya da erken seçim için gözünü karartmasına bel bağlayacak halimiz yok herhalde. O zaman asgari ücret dönemi asgari ücret bu kadar olmazsa işçi geçinemez diyenler ona göre davranmalı. Sözleşmelerde, hiç grev kozunu kullanmadan, geçinmenin mümkün olmadığı, hele ki bu yüksek enflasyon ortamında hızla erimesi kaçınılmaz olan zamlara imza atmamalı.

Yine geldik eğri oturup doğru konuşmamız gereken yere. Türk-İş’in durumu trajikomik. Türk Metal’den beklentimizi yükseltecek bir neden göremiyorum. Ama DİSK tarafından bir hareket gelirse, fabrikalardan baskı olursa durum başka olacaktır tabii. Peki DİSK taleplerinin gerçekten arkasında duracak mı? Yoksa daha önceki dönemlerde olduğu gibi MESS sözleşmesinde yine vergi meselesini pazarlıkta ilk feda edilecekler arasına mı koyacak? Şimdiden enflasyonun altında kalmış olan zam talepleri revize edilecek mi? Yoksa gerçekçilik masalları mı devreye sokulacak?

Elbette ki esas mesele bu talepleri dile getirmek sözleşme taslaklarına koymak değil. Bunları almak için nasıl bir hazırlık ve örgütlenme yapılacağı önemli. Burası da zurnanın zırt dediği yer! Hükümetten emekten yana bütçe talep eden sendikalarımız kendi bütçelerini emek mücadelesinin gereklerine göre düzenliyor mu? Tek Gıda-İş dışında direnişçi grevci işçiye 3 bin lira para vererek, işçinin aidatlarıyla biriken fonları, işçinin bütçesini yine işçi mücadelesine harcayan var mı? Otellerde mi grev çadırlarında mı alınacak işçinin hakkı? Direnişçiye, grevciye para verirsek işçi patronla anlaşmaya yanaşmaz, direnişler grevler bitmez diyen kafa nasıl bir kafadır?

Her kavgada olduğu gibi sınıf kavgasında da yenmek de var yenilmek de… Ama örneğin MESS’e karşı greve hazırlık yaparken “siz grev derseniz sendikanız tüm gücünüzle arkanızda olacak” dediğinizde, “Birleşik Metal’in fonları yetmezse DİSK var” dediğinizde mi kazanma ihtimaliniz artar yoksa “iyi düşünün para mara yok” dediğinizde mi? Sözleşmenin stratejik fabrikalarında Türk Metal örgütlü, bunu biliyoruz. Ama DİSK ve Birleşik Metal hangi tutumu aldığında o stratejik fabrikalarda hareket yükselir, Pevrul Kavlak hangi durumda işçinin taleplerini almak konusunda daha fazla sıkışır?

Cevaplar belli. Yapılacaklar belli. Hükümetten emekten yana bütçe talep edenler önce işçinin aidatlarından oluşan sendikaların bütçesini işçi mücadelesi için seferber edecek. “Hak verilmez alınır” ise bu yapılacak. Mesele sözleşmelerdeki üç beş liralık kazanımlar değil, örgütlü gücüyle, üretimden gelen gücüyle hakkı için mücadele eden işçi ülkenin de kaderine etki edecek gücü elde eder. Ekmek ve hürriyet ancak bu şekilde kazanılır.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2021 tarihli 146. sayısında yayınlanmıştır. 

levent dölek kasım 2021 podcast