Fabrikalardan haberler
"Fabrikalardan haberler" köşesinde turizm işçisi, gıda işçisi arkadaşlarımızın iş yerlerindeki deneyim ve mücadelelerini aktarmaya devam ediyoruz.
Sezon biterken turizm işçisinin hali
Merhaba arkadaşlar. Türkiye'nin sezonluk turistlik şehir ve beldelerinde işsizlik sorunu başlıyor. Özellikle, Antalya, Marmaris ve Bodrum'da çalışan turizm işçilerinin çoğu işsizliğe mahkum olacak. Otellerin önemli bir kısmı Kasım'da kapanacak. Bazı işçilerin sözleşmeleri askıya alınacak, bazılarının ise sözleşmeleri son bulduğu için memleketlerine dönüp iş arayacaklar. Belki de turizm işçilerinin en büyük sorunu 5- 6 ay çalışıp 6 ay boyunca işsizlikle karşı karşıya kalmalarıdır. Bodrum'da çalışan bir turizm işçisi olarak 6 ay çalışıp 6 ay işsizlikle cebelleşmek istemiyoruz. Patron 6 ay boyunca milyonlarca lira cebe indirdikten sonra, biz işçiler binlerce liralık borcun altında kalmak istemiyoruz. Otellerin kaç ay çalışıp çalışmadığı bizi ilgilendirmez. Patronlar nasıl ki ceplerindekini bizimle bölüşmüyorsa, biz işçilerin de hakkı ve isteği 12 ay boyunca maaşlarımızın tam yatması ve sözleşmelerin de öyle yapılması olmalıdır diye düşünüyorum. Bu elbette dilekçeler yazılarak, fısıltılı fısıltılı konuşarak olmayacak. Kriz kapıda. Otel patronları diğer sezonda daha az işçi ile daha fazla kâr yapmak isteyebilirler. Onlara cevabımızı şu olmalıdır; Krizi biz yaratmadık fatura da bizi ilgilendirmez. Mücadele, mücadele, mücadele!
Bodrum'dan bir turizm işçisi
Krizi örgütlü mücadelemiz yenecek
Merhaba ben İzmir’den bir gıda işçisiyim. Yemekhane hizmeti verdiğimiz işyerinde, gıda ürünlerine gelen zamlardan dolayı patron kârından zarar etmeye başladı. Yemek verdiği birçok şirket battı, kimisinden de parasını alamıyor. Orta ölçekli bir işletme olan işyerinde, ekonomik kriz sebebi ile şirketin batması an meselesi. Fakat bu durumdan zararlı çıkacak olan yine biz işçileriz. Biz, ekonomik krizi en can yakıcı şekilde gıda sektöründen hissettik. Geçinmek için en gerekli giderlerimiz olan beslenme, barınma giderleri çok kısa bir sürede neredeyse %100 zamlanır hâle geldi. Uzun bir süredir zaten et yiyemiyorduk fakat artık sebze de tüketemez hâle geldik. İşçinin, emekçinin ucuz gıda edinebildiği tek yer olan pazarlarda bile fiyatlar el yakar hale geldi. Emeği sömürülen, açlık sınırında ücretlere çalıştırılan işçilere bir de ekonomik krizin yükü biniyor. Patron kriz var diye mesai ücretlerini kaldırıyor, maaşları geç yatırıyor ya da hiç yatırmıyor, işten çıkarıyor. Kıt kanaat geçinen bizler ise hepten açlığa mahkum oluyor, emeğimizin karşılığını almadığımız halde sırf işimiz var diye şükrediyoruz.
Kardeşlerim bu düzen böyle gitmez. Patronların, patron siyasetçilerinin, patronları koruyan devletlerin yarattığı krizin pisliklerini biz işçiler temizlemeyeceğiz. Bugün birlik olma günüdür. Çalıştığımız işyerlerine, fabrikalara sendikayı sokma zamanıdır. Sendikanın içerisinde yer alıp sendikayı denetleme günüdür. Sesimizin en gür çıktığı, yumruğumuzun en sert sıkıldığı zamanlar bu günlerdir. Şimdi o'cu bu'cu diye ayrışmanın değil, bizi açlık ile terbiye etmek isteyen bu kokuşmuş düzene örgütlü yumruğumuzu indirme günüdür!
İzmir'den bir gıda işçisi
Turizm sezonu kapanıyor
Her sene olduğu gibi bu senede turizm sezonunun sonuna geldik. Biz turizm işçileri için gene açlık ayları başlıyor. Türkiye işsizlik ordusuna nitelikli 6 milyon işsiz olarak katılacağız. Her sezon olduğu gibi bu sezonda elde avuçta beş kuruş olmadan evimizin yolunu tutuyoruz. Şanslı olanlarımız hemen iş bulacak ya da daha önceki kış dönemlerinde kullanmadılarsa ve 600 iş gününü bir şekilde doldurdularsa işsizlik maaşı alacak diğerlerimiz her şeyin pahalandığı ülkede geçen senelere oranla daha çok borcun altına girmiş olarak bir dahaki sezonu bekleyecek. Biz turizm işçileri artık her gün bunları düşünürken turizm patronları ise bizim tam tersimize her yerde bu sezon ne kadar güzel iş yaptıklarını anlatacaklar. Ama bu sezonu daha önceki sezonlardan farklı bir şekilde kapatıyoruz. Önceki sezonlarda hiç yoktan kıt kanaat bir şekilde geçinip borçlarımızı kapatırken bu sezon kapanışında ise tam tersine daha fazla borç ile sezonu kapatıyoruz. Bu sezon aldığımız üç kuruş para ile sezonda bile evimizi geçindiremedik. Biz daha sezonun ortasında iken temel gıdaların hepsi yüzde yüz pahalandı. Bırakalım borç ödemeyi var olan borçlarımızın üzerine yenilerini eklemeye başladık. Yani işin özü elde avuçta bir şey yok, borçlarla evimize geri dönüyoruz. Ne turizm patronları ne de onların iktidar temsilcilerinin umurlarında bile değiliz. Bizi ancak ve ancak biz anlarız. Turizm patronlarının kurduğu bu yokluk düzeninden biz turizm işçileri beraber hareket edersek kurtulabiliriz. Turizm patronlarına karşı sendikalaşıp mücadele etmeliyiz.
Antalya Belek'ten Bir Turizm İşçisi
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2018 tarihli 109. sayısında yayınlanmıştır.