Emeklilikte neye takıldık?
Emeklilikte yaşa takılanlar uzun süredir uğradıkları hak gaspının telafisi için kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. Mesele gayet açık. 1999’da prim günü ve hizmet süresi koşulları üstüne yaş koşulu getirildi. Yeni yasa geçmişe dönük kademeli şekilde uygulandığı için milyonlarca insan işe başladıkları tarihte sahip oldukları emeklilik hakkını, gerekli koşulları sağladıkları halde yaşa takıldıkları için kullanamıyor. Bu hak gaspını meşrulaştırmak için bir 38 yaşında emeklilik lafıdır gidiyor. 1999’dan önce bile ortalama emeklilik yaşı 50 olduğu halde ve bugün mağdur olanların da durumu bu şekilde iken insanlar 38 yaşında emekli olmak istiyormuş gibi bir hava yaratılıyor. Tekel işçisi de özlük haklarını istediği zaman 2.200 lira maaş alıyorlar diye yalan söylemişlerdi. İşçiler bordrolarını çıkartıp 1.300 lira maaş aldıklarını kanıtlamak zorunda kalmışlardı. Hep aynı oyun! Hakkı yenen, ezilen, sömürülen insanları birbirlerine karşı kışkırtmak!
Son olarak meclise İyi Parti’nin getirdiği yasa teklifiyle konu tekrar gündeme geldi. Tam bu sırada AKP-MHP arasına giren kara kedi sayesinde bir anda teklif MHP oylarıyla meclis gündemine gelince büyük bir beklenti oluştu. Sonrası malum, Bahçeli talimat verdi, MHP Grup Başkanvekili’ni görevden aldı, MHP’li vekiller çekimser kalınca tasarı yeterli oya ulaşamadı ve reddedilmiş oldu. Emeklilikte MHP’ye takılanlar esprileri yapılmaya başlandı. Geçtiğimiz Temmuz ayında Bahçeli’nin bilgisi dâhilinde MHP İstanbul Milletvekili de benzer bir teklif vermiş olduğu halde aldıkları bu tutum tam bir rezillik. Peki emeklilik hakkı gasp edilenler sadece MHP’ye mi takıldı?
Kara yasanın çıktığı tarihi hatırlayın 8 Eylül 1999! 17 Ağustos depreminden 3 hafta sonra. Hâlâ enkaz altında insanlarımız var. Sendikalar yas tutuyor. Yüzbinlerce kişilik eylemler durdurulmuş. DSP-MHP-ANAP hükümeti insanlığı da enkaz altına gömüyor ve bu yasayı çıkartıyor. Anayasa mahkemesi yasanın bazı hükümlerini iptal ediyor. 2002’de AKP bir daha bastırıyor ve yasanın bugünkü halini meclisten geçiriyor. Şimdi atıp tutanlar! Hepiniz oradaydınız!
Meclisteki tiyatroyu da gerçek zannetmeyin. Emekliler yaşa takılmaya devam edecektir. Çünkü aynı MHP gibi bu teklifi meclise veren İyi Parti ve CHP de yasanın geçmesini istemiyor. Daha ileri gidiyorum, yasa reddedildiğinde en çok sevinen CHP ve İyi Parti olmuştur. Çünkü onlar patron partisidir. Çıkarları milyonların emeklilikte yaşa takılmasında ve kamu kaynaklarının sermayeye aktarılmasındadır. Yasa teklifi reddedildiğinde hem çıkarlarına uygun bir sonuca varılmıştır hem de bu rezilliğin ihalesi AKP ve özellikle de MHP’ye bırakılmıştır. Nedense aklıma muhalefetin İsrail’le ilişkiler kesilsin önergesi geliyor. O önerge de reddedilince yeminli İsrail dostları derin bir nefes almışlardı!
Kanıtımız şudur. Bugün emeklilikte yaşa takılanlar sorunu, dolaysız bir biçimde mali disiplin sorununa bağlıdır. İktidarın tek argümanı eğer emeklilik bekleyenlere istedikleri verilirse mali disiplinin bozulacağıdır. Burada burjuva muhalefeti topu iktidarın istediği yere atmaktadır. Onların argümanı da aslında bu yasanın söylendiği kadar bütçeye yük getirmeyeceğidir. Erdoğan, bu işin yıllık maliyeti 26 milyar lira diyor. Karşılığında cevap olarak aslında o kadar değil de 8-10 milyar kadar, yaşa takılanlar 6 milyon değil 3 milyon kişi vb. cevaplar veriliyor.
Muhalefet tartışmayı meselenin özünden yani mali disiplin kavramının kendisinden kaçırıyor. Çünkü onlar AKP’den daha fazla mali disiplin savunucusudur. Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’nin ekonomi programının baş maddesi mali disiplindir ve AKP’yi en çok mali disiplini bozmakla eleştirmektedirler. İyi Parti’nin ekonomi kurmayı eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ise dünden bugüne hem eylemi hem söylemi ile adeta bir mali disiplin mücahididir. HDP’nin Eş Başkanı Sezai Temelli maliye hocasıdır, mali disiplinin ne menem bir şey olduğunu bilir ve anlatır da. Ama TÜSİAD’a gittiğinden beri o defter kapanmış durumdadır. Ayıca AKP’nin mali disiplini bozmakla eleştirmek Erol Katırcıoğlu gibi liberallerle HDP saflarında da prim bulmaktadır.
Yani emeklilik ne yaşa ne de tek başına MHP’ye takılmıştır. Emeklilik toptan sermaye düzenine ve onun muhafızı partilere takılmıştır. Hem mali disiplini savunup hem emeklilik bekleyenlerin hakkını savunmak mümkün değildir. Mali disiplin demek her şeyden kısıp bütçenin faiz ödemeleri için faiz dışı fazla vermesini sağlamaktır. Kaynak sorununun çözümü dış borcun reddindedir. Bu meselenin SGK’ya ne kadar yük getireceği değil SGK’nın yapısı tartışılmalıdır. SGK, sosyal güvenlik kurumu ise parababalarına para aktarmak için kemer sıkılacak yer değildir. SGK işçi yönetimine geçmelidir. Nihayet yaş konusu, bir sosyal güvenlik meselesi değil işsizlik meselesidir. Emekli olmak isteyenlere sen gençsin denmekte çalışmak istediklerinde de yaşlı muamelesi yapılıp iş verilmemektedir. Sorun yedek işsizler ordusunu çalışanların ücretlerini düşürmek için tehdit olarak kullanan kapitalist sistemin kendisidir. Çözümü de bellidir. Ama kapitalist sistem dairesinde mümkün değildir.
Sonuçta emeklilikte yaşa takılanlar bu sistem sorununu görmezse, kalabalığız, oy potansiyelimizi görmezden gelemezler diye düşünürlerse ve en kötüsü de aslında bu işin o kadar maliyetli olmadığını ispat etmeye çalışarak sermayeyi ve partilerini ikna etmeye çalışırlarsa daha çok beklerler.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2018 tarihli 110. sayısında yayınlanmıştır.