TÜVTÜRK’te sendika düşmanlığı

Araç muayene ve bakım işleri yapan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'na bağlı TÜVTÜRK istasyonunda Türk-İş'e bağlı Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (Tümtis) bir yıldır örgütlenme çalışması yapıyordu. Şubat ayında yasal çoğunluğu sağlayarak bakanlığa başvurdu. Ancak TÜVTÜRK, Kocaeli istasyonlarında çalışan işçilerin anayasal haklarına saygı göstermek yerine Gebze’de sekiz, Köseköy’de üç işçi olmak üzere toplam 11 işçiyi işten çıkarttı. İşten çıkarmalar ve baskılar karşısında geri adım atmayan işçiler 17 Mart'ta direnişe başladı. Aşağıda Tümtis örgütlenme sekreteri Muharrem Yıldırım ve TÜVTÜRK işçileriyle yaptığımız röportajı aktaracağız.

Gerçek: İşyerinizde yaşadığınız temel sorunlar nelerdi? Sendikaya geçme sebeplerinden biraz bahseder misiniz?

Direnişçi işçi: Daha iyi çalışma koşulları ve daha iyi ücret, sendikalı olmamızdaki temel nedenlerden. Burada çalışanların çoğu meslek lisesi ve yüksekokul mezunu yani kalifiye elemanlar, ayrıca işyerine alınırken iki aylık bir eğitim ve bir sınavdan geçiyoruz yani kalifiye bir iş yapılıyor. Ancak buna rağmen ücretler oldukça düşük ortalama 1200-1300 lira civarında bir ücret ödeniyor. Ben 5 yıldır çalışıyorum buna rağmen 1500 lira bir ücret alıyorum. Bunun dışında bahsettiğim gibi hiçbir sosyal hakkımız yok. Hiçbir ikramiye, yakacak yardımı benzeri bir destek almıyoruz.

Gerçek: İşten çıkarmalara karşı aldığınız tutum ne oldu?

Direnişçi işçi: İlk olarak işe iade davası açtık. İşveren elbette ki işçileri sendikal nedenden dolayı işten çıkardığını inkâr ediyor. Bu nedenle öncelikle yeni arkadaşlarımızı işten çıkarttı çünkü bu arkadaşlarımızın sözleşmesinde 6 aylık deneme süresi var. İşveren de bu süreyi bahane etmek istiyor. Bu nedenle işten çıkartılan arkadaşlarımızın hemen hemen hepsi, yeni ben hariç. Ben de 5 yıldır bu işyerinde çalışıyorum, beni de 2011 de yaptığım bir hatadan dolayı işten çıkardığını söylüyor. Hukuksal mücadelenin yanında işyeri önünde direniş nöbetimiz de sürüyor. Biz işverenle hiçbir arkadaşımızı pazarlık konusu yapmayacağız, isteyen bütün arkadaşlarımız sendikalı olarak işe devam edene kadar mücadeleyi sürdüreceğiz.

Gerçek: Sendikanız şimdiye kadar ki sürece nasıl bakıyor bundan sonrası için nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz?

Muharrem Yıldırım: Örgütlememizi tamamladıktan sonra toplu sözleşme için yetki isteyince 12 Eylülden kalma bir yasayla yetkiye itiraz edip dava açtı. Tabİi ki bir dava 2-3 ay sürüyor ve süreç uzuyor ancak ne yaparlarsa yapsınlar bu iş yerinde toplu iş sözleşmesi imzalama hakkını elde edeceğiz. Üyelerimizin direnişi de gayet iyi onlar işten çıkartılma pahasına mücadeleye devam ediyorlar. Biz patronların bu tutumuyla ilk defa karşılaşmıyoruz. Geçmişte UPS firması da benzer zorluklar çıkardı ancak kazanan işçi oldu, burada da kazanan işçi olacak. Bugün işverenin esasen kendisini de oldukça zor duruma düşürüyor. Burada günde 400 aracın muayenesi yapılırken şu an işten çıkarılan işçiler nedeniyle bu sayının 200-250 olduğunu biliyoruz. Bu durum haliyle vatandaşta tepkiye neden oluyor. İstasyonda kuyruklar sürekli uzuyor, şikâyetler artıyor. İşveren bu durumu düzeltmek için işçinin anayasal hakkını tanımak yerine şikâyetçi olmaması için sahte plakalar düzenleyerek hiçbir eksik yokmuş gibi gösteriyor. Biz bunlara karşı gerekli yasal başvuruları yapıyoruz hiç kimsenin yaptığı hak ihlâli yanına kâr kalmayacaktır. İşten çıkarılan üyelerimizin işbaşı yapması, sendikal örgütlenme hakkına saygı duyulması mücadelemizde bütün sendikaları, emek örgütlerini, meslek odalarını ve emekten yana olan kurum ve kişileri haklı mücadelemiz ile dayanışma içinde olmaya ve mücadelemizi desteklemeye çağırıyoruz.