Ali Dehri yoldaşın ölümünün 10. yıldönümünde faşizm paneli
4 Ağustos Pazar günü Devrimci İşçi Partisi’nin İstanbul bürosunda Ali Dehri yoldaşın ölümünün 10. yıldönümünde, Türkiye’de ve dünyada yükselen faşizm tehlikesinin işlendiği “Dünden bugüne faşizm” başlıklı bir etkinlik gerçekleştirildi.
Devrimci İşçi Partisi Genel Başkanı Sungur Savran’ın konuşmacı olduğu etkinlik, 10 Ağustos 2009’da kaybettiğimiz yoldaşımız Ali Dehri şahsında Türkiye’de ve dünyada işçi sınıfının evrensel kurtuluşu ve sosyalist dünya devriminin zaferi için mücadelede hayatını kaybeden bütün yoldaşlarımız için saygı duruşu ile başladı.
Hayatını mücadeleye adayan, örnek bir devrimci
Saygı duruşunun ardından DİP Genel Başkan Yardımcısı Levent Dölek söz alarak Ali Dehri yoldaşımızı anlatan bir konuşma gerçekleştirdi. Ali Dehri’nin devrimci hayatının eninde sonunda devrimci Marksizm ile buluştuğunu, ancak onun hiçbir zaman geçmişte içinde yer aldığı geleneğin devrimci yanlarına yüzünü çevirmediğini söyledi. Bu tavrın Devrimci İşçi Partisi’nin programında da görülebileceğini söyleyen yoldaşımız, bu toprakların devrimci geleneğinin bütün ilerici yanlarını savunmanın, devrimci Marksizm ile bunları buluşturmanın hepimizin görevi olduğunu söyledi.
Levent Dölek’in ardından Ali Dehri’nin 40 yıllık yoldaşı, mücadele arkadaşı olan Feryal Vatan söz aldı. Ali Dehri’nin Türkiye devrimci geleneğinin tarihinde oynadığı rolü ve tüm genç devrimcilere örnek olması gereken devrimci hayatını anlattı. Ali Dehri’nin önderliğini yaptığı TKP (M-L) içerisindeki siyasi tartışmalarda nasıl bir etkisi olduğunu, pek çok dönemeçte belirleyici olduğunu ifade etti. 12 Mart darbesinden sonra sıkıyönetim koşullarında hareketin sürekliliğini sağlamak için büyük bir fedakârlıkla çalıştığını, 12 Eylül darbesinden sonra askeri diktatörlük altında sürdürdüğü kaçak yaşamını, o dönemde yaptıkları okumaları ve devrimci Marksizm’le buluşmasını her devrimcinin sahip olması gereken bir mütevazılıkla aktardı.
Dünden bugüne faşizm
Daha sonra sözü faşizm tehlikesi üzerine partimizin perspektifini anlatmak üzere Sungur Savran aldı. Konuşmasında ilk olarak Ali Dehri yoldaşımıza değinen Savran, yoldaşımızın Türkiye devrimci geleneğinin geçtiği bütün dönemeçlerde siyasi olarak doğru bir seçim yaptığının altını çizdi. Ali Dehri’nin Devrimci İşçi Partisi’nin harcını karanlardan olduğunu vurguladı.
Faşizm üzerine partimizin perspektifini anlatan yoldaşımız, faşizmin kapitalist uygarlığın çöküş döneminde kendi içinden ürettiği barbarlık olarak yalın bir biçimde tanımlanabileceğini söyledi. Stalinist geleneğin sahiplendiği faşizm tanımının enstrümantal olduğunu, faşizmin bilimsel bir tahlilini içermediğini söyleyen Savran, devrimci Marksizm’in faşizm tanımının üzerinde durdu. Dimitrov’un “Finans kapitalin en kanlı, en gerici, en terörist diktatörlüğü” olarak yaptığı bu tanımın burjuvazinin demokrat kanadıyla ittifakın, Halk Cephesi politikasının teorik gerekçesi olarak kullanıldığını söyledi. Bu teorik bulanıklığın en önemli sonucunun devrimcilerin faşizm tehlikesinin karşısında doğru mücadele yöntemlerini kavrayamaması olduğunu vurguladı. Gerici veya baskıcı bütün rejimlere faşizm etiketi yapıştırılmasının, gerçek tehlikenin üstünü kapattığını söyledi.
Devrimci Marksizm’in faşizm tahlili ve faşizmin tarihi üzerinde duran Savran, konuşmasında Türk faşizminin tarihine, Nazilerle organik bağlarına işaret ederek bugün yine teşkil ettikleri tehlikenin de üzerinde durdu. Günümüzde dünyada yükselen faşist ve ön-faşist hareketlerden, bunların özgül yanlarından bahsetti. Faşizme karşı devrimci Marksizm’in politikasının Birleşik İşçi Cephesi olduğunu söyleyerek, Birleşik İşçi Cephesi’ni anlattı.
Sungur Savran’ın sunumunun ardından etkinlik dinleyicilerin katkı ve sorularıyla devam etti. Ön-faşizmin özgül yanları, bugün Türkiye’de de göçmenlere yönelik yükselen ırkçılık, Türkiye solunun faşizm karşısındaki tavrı gibi pek çok konu üzerine yapılan verimli tartışmalarla panel sona erdi.