Sağlıkta dönüşümün sefaleti
AKP’nin 2003 yılında uygulamaya başladığı “sağlıkta dönüşüm programı” adı altındaki, sağlığı piyasa kontrolüne teslim eden dönüşümün son büyük icraatı şehir hastaneleri oldu. Herhangi bir ücret talep edilmeden özel şirketlere tahsis edilen kamu arazileri üzerine yapılan ve Sağlık Bakanlığı’nın hasta ve doluluk garantisi vererek kiracı olduğu şehir hastanelerinin bütçeye yükü Ocak ayında açıklandı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Muhasebat Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan bütçe verilerine göre Ocak 2017’de 0, Ocak 2018’de 85 milyon lira olan “bina kiralama giderleri” adı altındaki harcamalar Ocak 2019’da 374 milyon liraya ulaştı. Eski hazine Müsteşar Yardımcısı Ferhat Emil’in paylaştığı bilgilere göre, şehir hastaneleri kira ödeneği 2019 bütçesinde 3.6 milyar liraya yükseldi. Bu ödeneğin önümüzdeki yıllarda katlanarak artması bekleniyor.
AKP iktidarının neoliberal politikaları doğrultusunda gündeme gelen ve uygulamaya konan, bizim tabirimizle “kiracı kamu hizmeti” henüz taze sayılabilecek bir uygulama olmasına karşın tüm Türkiye’de büyük sıkıntılara yol açmış durumda. Sağlık Bakanlığı bütçedeki bu yüksek kira giderlerini dengelemek için çalışan sayısında daralmaya gitti ve sağlık personeli alımlarını ciddi oranda azalttı. Bu da kamu hastanelerinde aşırı yoğunluğa sebep oluyor. Sağlık Bakanlığı bünyesindeki hastanelerde tedavi olmak isteyen emekçi halk personel yetersizliği yaşanan kamu hastanelerinde ancak çok ileri tarihlerde ve oldukça kısa süreli randevular bulabiliyor. Yani emekçi halka özel sağlık kuruluşları işaret ediliyor. Asgari ücretli bir emekçinin herhangi bir sağlık probleminin tedavisini özel bir kuruluşta yaptırabilmesi mümkün değildir.
Tüm bunlar yaşanırken Şubat ayı başında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 19 Şubat’ta ilaç fiyatlarına yüzde 26,4 zam yapılacağını duyurdu. 19 Şubat’ta yeni tarife uygulanmaya başlandı ve hali hazırda kapitalizmin ve neoliberal sağlık politikalarının yarattığı sağlıksızlık ortamında kuruşun hesabını yapan, hayatta kalmaya çalışan emekçi halka böylece yeni bir tokat da ilaç zamlarıyla vurulmuş oldu.
Halkın sağlığı, piyasanın kârından daha önemlidir!
Tüm bu politikalarıyla AKP iktidarı halkımıza “bu krizde hasta olunmaz” mesajı vermektedir. Mevcut sağlıksızlığın çözümü oldukça basittir. Emekçi halkımız sağlık hizmetlerine ve ilaçlara ücretsiz ulaşabilmelidir. Bunu mümkün kılacak tek uygulama ise tüm özel sağlık kuruluşlarının kamulaştırılmasıdır. Bazıları, kamulaştırma ile özel şirketlerin mağdur olacağını öne sürecekler. Devletten bedelsiz arazi alıp hastane yapan ve yine devlete kiralayan şirketin, özel hastane sahiplerinin ya da ilaç şirketlerinin bu kamulaştırmadan doğacak mağduriyetinin, emekçi halkın bugüne kadar yaşamış olduğu mağduriyetlerin yanında hiçbir önemi yoktur.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2019 tarihli 114. sayısında yayınlanmıştır.