Batan gemide kavga
Türkiye’de 15 Temmuz’dan sonra adım adım bir yarı askeri rejim hüviyetine bürünen iktidar, dışarıdan bir “tek adam” yönetimi gibi görünse de özünde çelişki ve gerilimlerle dolu bir iç bölünme üzerinde ayakta duruyor. İçişleri ve dış siyaset büyük oranda askeri kanadın elinde. İçişleri Bakanlığı (Polis ve Jandarma)-TSK-MİT ekseni, siyasal sözcülüğünü hükümet dışında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı bir güç odağı olarak, Erdoğan’ın inisiyatif alanını ekonomi ve diğer bazı tali alanlarla sınırlamaya çalışıyor. İktidarda kalmak giderek güçleşirken, iktidarda kalmak için birbirine sıkı sıkıya tutunanlar olası bir yenilginin faturasını birbirlerine çıkarmanın telaşına düşmeye başlıyorlar.
Erdoğan, Bahçeli’nin “askıda ekmek kampanyası”nı üstüne alındı
Devlet Bahçeli’nin “askıda ekmek kampanyası” bunun en açık örneği olarak karşımızda duruyor. Erdoğan ve Berat Albayrak istibdadın propaganda makinesini ekonomideki çöküşü gizlemek için seferber etmişken en büyük müttefiki Bahçeli ülkede açlık olduğunu ima eden bir kampanya ile çıkıp geliyor. Erdoğan’ın bundan ne kadar rahatsız olduğunu, Bahçeli’nin bu kampanyasını soran gazeteciye “bırakın bu işleri” diyerek çıkışmasından açıkça görüyoruz.
Bodrum’daki kontrgerilla pozu
Sabık kontrgerillacılar Mehmet Ağar ve Korkut Eken ile mafya lideri Alaattin Çakıcı ve eski MHP Milletvekili Engin Alan’ın Bodrum’da verdiği poz eski dostların buluşması değildir. Siyasetteki izdüşümü Süleyman Soylu, Hulusi Akar, Hakan Fidan ve Devlet Bahçeli’dir. Bir güç gösterisidir. Erdoğan’ın geçmişte müttefikleri ile ters düştüğünde neler yapabildiğini herkes gibi onun bugünkü müttefikleri de biliyor. Çok uzun zamandır bir kabine revizyonu olasılığından bahsediliyor. Bugün yeni anayasa uyarınca Erdoğan tek bir kararla Hulusi Akar’ı da Süleyman Soylu’yu da herhangi bir bakanı da görevden alabilir. Bu poz belki de bunun anayasada yazdığı kadar kolay olmayacağını göstermek içindir.
Soylu ile Erdoğan arasında AYM çatlağı
Süleyman Soylu’nun Enis Berberoğlu kararıyla ilgili Anayasa Mahkemesi (AYM) ile yaşadığı atışmada Erdoğan’ın sessiz kalması da dikkat çekicidir. Erdoğan bu çatışmaya doğrudan girmemiş TBMM Başkanı Mustafa Şentop’u öne sürmüştür ve Şentop, Süleyman Soylu’nun tam karşıtı bir tutumla AYM’nin kararını desteklemiştir. AYM ile çok defa ters düşen, tüm mahkemeler gibi AYM’yi de etki altına almaya çalışan Erdoğan’ın yargı bağımsızlığından yana olduğu düşünülebilir mi? Belli ki Erdoğan’ın tedirgin olduğu konu, yargı üzerinde kendisinden ayrı gördüğü bir odağın hâkimiyet kurma çabasıdır.
İstibdadın iç kavgasından medet umma! Kendi kavganı yükselt!
İstibdad cephesinde bu çatlaklar bir çöküşe de yol açabilir, iktidar içi güç odaklarının yeni bir dengeye kavuşmasıyla da sonuçlanabilir. Ancak bu çatışmalar dışarı gerçek değil çarpık biçimiyle yansıyacaktır. Düzen muhalefeti de istibdadın iç çatışmasında kendisini iktidara ortak etmeye hazır kim varsa onu halka bir ehveni şer olarak sunmak isteyecektir. Biz tüm bunların birer yalan ve aldatmaca olduğunu bugünden görmeliyiz. Emekçi halkın ekmek ve hürriyet mücadelesinin bağımsız bir odak olarak yükselmesi ve iktidardan pay kapma mücadelesi içinde eriyip kaybolmaması için bu son derece önemlidir.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2020 tarihli 134. sayısında yayınlanmıştır.